Savaş Sonu

138 5 33
                                    

yazardan: bu sefer tam zamanında atıyorum bölümü seviyorum sizi bakın.

Önceki Bölümde

Lucifer beni yere doğru çekti, cama bomba patlatıldı ve kulağımda bir süre *biip* sesi yankılandıktan sonra her şeyin gerçek olduğunu, ve gelen yardım çığlıklarını, acınası sesleri daha net duyuyordum. Savaş gezegene geldiği için uyarı sirenleri çalıyordu.

    Ekipmanlarımızı tamamen hazırladığımızda okuldaki ordu da hazırdı. İki ayrı grup vardı. Hava savaşçıları ve yer savaşçıları. Grupların başlarında Nathaniel ve Trix vardı. Arka tarafta Mimiyle ve Chris'le birlikte 7 kişi vardı. Her ne kadar Mimi büyü pek bilmese de büyü grubunda olacaktı çünkü onlar büyü yaparken birinin onları koruması gerekirdi. Lucifer cehennemden iblislerini toplayıp getirmişti iblisler en önde Lucifer arkalarında ardından okul grubu en arkada da biz vardık. Malbonte ve ben. İkimiz havalandık ve tüm ordunun bizi görmesini sağladık. Sesimizin  okulun avlusundan dışarı çıkıyordu. Bağırmamız herkesi cesaretlendirmeliydi. Hem askerlerimizi, hem halkımızı.

Malbonte: Burada sizlere 1 aydan fazladır bir eğitim yaptırdık! Her şey anlaşmaya uymasa da bizler hazırız. Söz konusu anlaşmayı bozanlar onlar. Neden duruyoruz burada. Sizler bizim ve bu halkın tek umudusunuz! Belki dünyada ve belki de burada bir aileniz vardır, sizin yoksa eğer, küçük çocuklar, masum insanlar... söz konusu onlar ve bu dünya, YAŞADIĞIMIZ YER! BUGÜN BURADA, BU SAVAŞIN GALİBİ, ONLAR OLAMAYACAK!

Askerlerin tekrar etmesi için elimdeki kılıcı havaya kaldırdım ve de kendi içimden geçeni söyledim.

Viki: GALİBİ ONLAR OLAMAYACAK!

Hep bir ağızdan birkaç kez: GALİBİ ONLAR OLAMAYACAK! GALİBİ ONLAR OLAMAYACAK!

Malbonte de kılıcını kaldırdı: BİZ KAZANACAĞIZ!

Herkes: BİZ KAZANACAĞIZ! 

Sesler kale duvarlarını yıkıp geçiyordu. Biz onay verdikten sonra Lucifer, iblislere gitmek için işaret etti. Aşağıya indim koşarak Lucifer'ı bileğinden yakaladım ona sıkıca sarıldım, biraz uzaklaşıp alnımı alnına koydum ve titrek bir sesle fısıldadım...

Viki: Oğlunu görmeden sakın bizi bırakma. Sen Cehennete geçemezsin, şeytanın oğlusun, lanetlisin, oraya geçemezsin, ölümsüzler mezarlığına... (birkaç saniye sessizlik oldu.)  seni kaybedemem. Hele ki oğlumuzu, sensiz asla büyütemem, o yüzden bana bir söz ver, bu savaşta ölmeyeceksin, ne şimdi ne sonra.

Lucifer önce kanların, cesetlerin, kurşunların olduğu tarafa baktı. Sonra arkadaşlarının olduğu tarafa. Sonra, elini karnıma koydu gözlerimin içine baktı.

Lucifer: Sana söz veriyorum, oğlum benim ellerime doğacak. Onu görmeden hiçbir yere gitmek yok bana. Sizleri bırakmayacağım. (Arkadaşlarımızın olduğu yöne baktı) Her ne kadar yılışık olsalar da, benden şimdilik kurtuluşu çok beklesiniz.

Dedi. Ardından nazikçe Vikiye yaklaştı. Hafifçe alt dudağını öptü. Bir kez daha... Ama bu Vikiye son öpücükmüş gibi hissettirdi. Onun öleceğini hissediyordu, bu istediği son şey bile olamazdı. O da Lucifer'ı öptü. Gözünden yaş geldi. Aşkını kendi elleriyle 2. kez savaşın ortasına gönderiyordu. Ve bu sefer karşı taraf gerçek bir düşmandı. Viki, daha fazla bu şekilde kalmak istedi ama Lucifer'ın artık gitmesi gerekiyordu. Viki'yi yavaşça bıraktı. Kaba, kırmızı kanatlarını açtı, havalanırken gerçek şeytana dönüşüyordu. Viki ise onu bıraktığı yere çökmüş gözlerinden yaşlar süzülüyordu. Malbontenin sesiyle kendine geldi. Gözyaşlarını sildi ve diğerlerinin yanına gitti. 

--

Dünya Saatiyle Gece 5 Civarı


İblisler yorulmuştu, okulun ordusunu gönderme zamanı gelmişti, bir işaretle bu belirtildi. İblisler, düşmanı olabildiğince püskürtmüştü. Düşmanı dünyanın sınırına kadar geri çekilmeye zorlamışlardı. Zemindeki düşmanlar abartılacak kadar olmasa da hala vardı. Okulun hava ordusu iblislere yardıma gitti. Eğer atmosfer dışına çıkılırsa asıl savaş meydanına gidilmek zorunda kalınacaktı. Hem bizim için hem de onlar için.

--

Okulda yalnızca büyü takımı kaldı Malbonte ve ben de diğerlerinin yanına uçtuk. Atmosferden çıkmaya yalnızca birkaç kilometre kalmıştı bu demek oluyordu ki eğer dünya saatiyle 6 ya kadar hiçbir şey olmazsa ve dayanırsak destek birlikler gelecekti ve tahmin ettiğimiz gibi savaş bizim lehimize dönecekti. Şu anda sayıca onlarda binlerce kişi azdık. Nasıl ayakta kaldığımızsa Chris'in bizlere hazırlamış olduğu büyü sayesindeydi. Hem bu gezegende yaşayanları güçlendirecek hem de yabancılar illüzyonlar, halüsinasyonlar göreceklerdi. Bu bizlere yardıma gelecekler için de geçerliydi, bu yüzden elimizi çabuk tutup onları bu gezegenden çıkartmalıydık. Chris ve Mimiye haber gönderdik ve savaşa büyü grubunu da çağırmaları gerektiğini belirttik. Onlar ne kadar yaklaşırsa halüsinasyonlar o kadar ağırlaşacak ve zulüm gösterileri çoğalacaktı bu da bizi bir adım öne alırdı.

--

Düşmanları gezegenden atmıştık ama hem vücutlarımız hem de zihinlerimiz yorulmuştu. Destek birlikler geldiğinde 2 saat ateşkese karar verildi. Bu süreçte aşağıya indik. Halkıma baktım cesetlerin arasında yürüyordum. Gördüğüm tek şey cesetler, kopmuş vücut parçaları, yaralılar, kan kokusu, lağımların patlamış boruları ve iğrenç kokusu, fareler, kana üşüşmüş sinekler, atmosferde açılan delik nedeniyle fazla gelen sıcaklığın oluşturduğu koku... Evet bunlar gözükenlerdi ama benim bildiğim yerde yatanlar, dünya için kendini feda edenlerdi, karısını, çocuğunu düşünmeden ölenlerdi...

Bir hafta sonra

Gezegen uğruna verilen birçok asker, birçok dost... Son bir amacımız kalmıştı. Savaşı kazanalı 1 gün olmuştu. Peki ya bizim amacımız ne olacaktı? Amacımız o gezegenin yöneticisinin kafasını patlatmaktı. Onun dostlarımın kafasını patlattığı gibi... O bitmek bilmeyen savaşın gazileri ve sıyrıklarla kurtulan iblisler toplandı. Bizim için değerli tek bir kişi ölmüştü. Diğerleri bizimleydi.

Bizlerin yas tutmaya vakti yoktu düşmanın güçlenmesini bekleyemezdik. Kurul başkanı olarak Lucifer, Mimi ve İblisleri de beraberimizde alarak Oculto gezegenine saldırıya doğru yola çıktık. İblisler dışarıda beklerken üçümüz birkaç görevliyi indirip üniformalarını çaldık. En merkeze kadar sürekli üniforma çaldık çünkü mevki yükseldikçe kıyafet değişiyordu. Merkez binaya yani gezegenimizi mahvetmek isteyen uzaylının binasına ulaşmıştık. Birkaç kat sonra artık merkezde olan kapıya ulaşmıştık. Bizi kapıda, tüm o bayıltıp kurtulduğumuz görevliler değil, yapay zeka robotu ogga yakalamıştı. İçeri girdiğimizde bizi karşılayan kişiye oldukça şaşırmıştık.


yazarınız: Merabalaar bu bölüm biraz uzun oldu kusura bakmayın olur mu :)

-Lucy ve Mimi'nin ölmediğini sezonun ilk bölümünde söylemişim zaten o yüzden onları yazdım bi kere. Eee o zaman kim öldü sizce? Kim öldü de bu kadar hırs yaptılar da gezegeni bastılar?

-bizimkileri kim karşıladı sizce?

-ölen kişinin kim olduğu hakkında size seçme şansı da vereyim;

=Chris (eğer ölürse mimiyi de düşünün)

=Erones (Malbontenin karısı eğer ölürse sonuçları olacaktır)

- neyse dostlar bu bölümün de sonuna geldiniz :))  *final yaklaşıyor ona göre* 

OY VERMEYİ FİKİRLERİNİZİ YORUMLADA YAZMAYI UNUTMAYIN BABAY CANISILAR <3

Göklerin Sırrı-CehennetWhere stories live. Discover now