Bir anlığına film projektöründen yansıyan ışıkla gözlerim kısıldı. Üstümde örtülü onlarca battaniyenin arasından kayıp gittiğimi hissettim. Yavaşça bahçenin ortasına kadar taşınmış kanepenin içine gömüldüm. Vücudum sıcaktı hatta sıcacıktı, yanımda duran oğlanla bedenlerimiz soğuk havaya meydan okurcasına dipdibe iç içeydi ama yüzüm aksine soğuktan kızarmıştı bile. Burnumun aktığını hissettim, önümdeki eski karton kutunun üzerindeki vişne suyuna uzandım. Annesinin sırf bizim için hazırladığı ılık meyve suyu biraz yavanda olsa içimi ılık edivermişti.
Yazın geçebilecek en soğuk geceydi sanirsam ya da benim ateşim çıkmıştı. Üstüne yoktan gelen bir hapşurukla yanımdaki çocuğun dikkati çekmiştim sonunda. Filmin başından beri bana dönmemişti, oysa ben film yerine onu izlemekle meşgul olmuştum. "İyi misin?" diye sordu, burnumu çekip kafamı salladım. O ise benimkine kıyasla daha sıcak olan elleriyle yanaklarımı kavradı.
Elleri yanaklarımın üzerinde büyük bir zerafetle dururken ben ne onları ittirmeye çalıştım ne de kalmalarını istedim. Ajax gözlerimin içine baktı, ilk başta bir şeyler söyleyeceğini sandım sonra susup dudaklarını birbirine bastırdı. "Bir sorun mu var?" dedim. Anlını anlıma yasladı bıkkınlıkla nefesini verdi. "Yok... yok sadece.." konuşmasına devam etmesini bekledim ama doğru kelimeleri bulamamışcasına bir şeyler mırıldanıp sustu.
Kafasını biraz geriye çekti fakat elleri hâlâ yanaklarımdaydı. Gözlerimin içine bakarken çoktan beni yiyip bitirmişti. Daha fazla gözlerine bakmak istemedim , ona bakarken çırılçıplak kalmıştı bedenim. Gözlerimi kaçırdığım anda ağzında gevelediği kelimeler dökülüvermişti.
"Öpebilir miyim seni? Eğer bir sakıncası yoksa..?"
Sözler başta kuvvetle çıksa da sona doğru iyice kasvetli ve umutsuz devam etmişti. Oğlan daha soruyu sorarken pes edivermişti. Güldüm bu haline, o ise bir kaç dakikaya panik atak geçirecek gibiydi. İlk öpücüğümün kime gittiğinin bir önemi yoktu fakat bu heyecan dolu beceriksiz gencin ilkim olmasını da sorun etmezdim.
"Öpebilirsin, sadece heyecandan bayılma."
Sözlerimin bittiği anda karşımdaki oğlanın gözündeki parıltıya ve ilk kez gördüğüm bir ifadeye şahit oldum. Her zamanki halinin aksine ciddi bir ifadeye bürünmüş ve irkilmeme sebep olmuştu. Dudaklarımız saniyeler içinde birleşmiş çocuğun elleri yanaklarimdan enseme doğru ilerlemişti. Soğuk kanlılığımı korumaya çalıştım ama ne fayda, çoktan nefessiz kalmıştım. Bu gidişle bayılan ben olacaktım.
Oğlanın yumuşak dudakları benim soğuktan çatlak çatlak olmuş dudaklarımla dans edercesine hareket etti. Ellerim onun boynuna istemsizce sarılırken ajaxın üstümde kurduğu hakimiyet gitgide artmıştı. İyice nefessiz kaldığımda çaresizce saçlarını çekiştirdim , o ise beni çoktan altına almıştı. Gözlerim dolarken sonunda onu ittirmeyi başarmıştım, soluklarımız birbirini tutana kadar ikimizde konuşamadık. Yanaklarım şimdi üşümekten ziyade yanıyordu, hatta alev almıştı. Özür dileyerek beni koltukta doğrulttu , altında olmaktansa yanında olmayı yeğlerdim. "İyi misin?" diye sordu. Burnumu çekip kafamı salladım. O ise benimkine kıyasla daha sıcak olan elleriyle yanaklarımı kavradı.
"Çok güzelsin" dedi.
"Güzel olan sensin" dedim.
İki yanağıma küçük öpücükler kondurdu. Gecenin sessizliğinde öpücüklerimiz kalmıştı.
...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
