4.Bölüm; Yıkım

164 40 24
                                    

Selammlarrr
Dilhunuda 10. Günümüzü tamamladık
250 okuma 40 oy almışızzz.
Yepyeni bir bölümle sizlerleyim.
Bol ağlamalı bir bölüm hazır olunnnn.
...

🌺

......

Bir telefon geldi. Arayan Burcu'ydu. Telefonu açtım. Beni ailemden kaçıran, yalan bir hayat yaşamaya mecbur eden kadının doktoru. Ne kadarda kaba bir kelimeye dönüşmüştü "kadın" , anne kelimesi dururken.

"Efendim?"

"Anneni kaybettik."

......

Dünyası başına yıkılmıştı. Zavallı kız ne tepki vereceğini bilmiyordu. Üçüncü kayıbınıda vermişti. Ağlasa mıydı? Ağlamak gelmiyordu içinden. Ne yaşaması gerektiğini, hangi duyguyu yaşaması gerektiğini bilmiyordu.

Yaşamalı mıydı?

Acı çekiyordu. Kalbinin derinlerinde bir nefrette filizlenmişti. Ne yapacaktı? Bir boşluktaydı. Acısını yaşaması gerekiyordu. Annesi ölmüştü. "Annesi olarak tanıdığı kişi" ölmüştü.

Hak etmiş miydi bu ölümü?

Daha iki saat olmamıştı onu göreli. Veda edememişti. Ne yapacaktı? Akrabaları yoktu. Bildiği kadarıyla. Tüm bildikleri de yalan değil miydi zaten?!

Kocaman bir boşluktaydı. Durmak istedikçe daha hızlı koşmak gibiydi. Tersti hayat. Terse dönmüştü.

Ceyhun'un ölümünü kazadan bir hafta sonra öğrenmişti. Uyutmuşlardı onu.
Öyle gerekliymiş.

.....

Kazanın üzerinden bir hafta geçmişti. Dilhun'u uyutmuşlardı. Azel gelmişti Amine Hanım'ın yanına. Dilhun'un odasındaydılar.

"Rasim Ağa torununu öldüren kadının kesinlikle mezarına gelip dua etmesini istemiyor. Benimle gönderdiği bu mesajını Dilhun'a söylersiniz."

Dilhun Azel'in yüzünü görememişti. Bulanıktı görüntü onun için.

Rasim Ağa dedesiydi. Bahsetmişti Ceyhun. Kim ölmüştü? Hangi torunu? Cevabı biliyordu ama kabullenemiyordu.

Çok ağladı, bir çok doktorla konuştu. Çok fazla terapi gördü. Hiçbir şey onu düzeltmedi.

......

Boş bir banka oturdu. Hep geldikleri parktı burası. Dilhun arkadaşlarıyla oynar, Amine Hanımda arkadaşlarının annesiyle konuşurdu.

Salıncaklar boştu. Yüreği gibi bomboştu. Kalbine saplanan ağrı ile durdu. Ne yaşıyordu? Neydi bu olanlar? Neydi bu gerçekler?

Koca bir boşluk düşünün ağlasanız boşa, gülseniz boşa. Ağlamak ve gülmek. Bu iki kelime arasında takılı kalmıştı Dilhun.

Bazen boş gelir bize hayat. Anlamsız. Sıradan. Kaybedişlerimiz olur, kazanışlarımız. Her şey anlık yaşanır. Tekrarı olmaz. Boşluk kelimesi çok özel bir kelimedir. Hiçliktir. İçinde bir varlığın, nesnenin olmamasıdır. Çok anlamlıdır. Dilhun'da şuan boşluk içindeydi. Varla yok arasında. Nefes alıyor, ama yaşamıyordu.

Annesinin avukatı aradı Dilhun'u. Ne dicekti ki?

"Merhaba Dilhun Hanım. Annenizin ölümü ile ilgili aradım, haberi aldım. Başımız sağolsun."

"Sağolun."

"Dilhun Hanım sizi rahatsız etmemin sebebi şu; anneniz cenazesinin Mardin'e gömülmesini istemiş. Vasiyet namesi önümde ve geç olmadan bu maddeyi sizlere bildirmek istedim."

DilhunTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang