Melike Hanım ve kızı Ceren apartmana taşınalı 1 hafta olmuştu. Hafta boyunca Merve Hanım'la hiç karşılaşmamışlardı. Melike Hanım akşam için yemek yapıyordu ama yoğurt tamamen bitmişti. Ceren'i çağırdı ve Merve Hanım'dan bir kase yoğurt almasını söyledi. Ceren elinde küçük bir kaseyle Merve Hanım'ın kapısına dayandı. Birkaç defa kapıyı tıklattı. Merve Hanım, bornozlu bir şekilde kapıyı gecikmeli de olsa açıyordu ve Ceren'e gülümseyerek bakındı. Birkaç saniyelik bakışmalar sonrasında:
Merve Hanım: Selam, konu nedir?
Ceren: Bir kase yoğurt alabilir miyim?
Merve Hanım: Tabi, istersen içeriye gelebilirsin.
Ceren: Memnuniyetle. (Gülümsüyordu.)
Merve Hanım, Ceren'in elindeki kaseyi alıp mutfağa doğru yönelerek ilerledi. Ceren'de peşinden ilerliyordu fakat Merve Hanım'ın banyodan yeni çıkmış bacaklarının hafiften ıslak ve nemli görünümü Ceren'i çok etkiledi. Özelliklede her yere bastığında oluşturduğu ıslak ve kusursuz ayak tabanının izlerini takip ederek mutfağa ulaşmışlardı. Ceren ayak izlerine o kadar dalmıştı ki, Merve Hanım'ın yoğurt dolusu kaseyi ona uzattığını bile fark edemedi. İzler Ceren'i hayal dünyasına götürmüştü.
Merve Hanım, Ceren'e kaseyi vermişti ve "hadi daha benim işleri çok" diyerek Ceren'i hızlıca evden dışarıya çıkarmıştı. Dış kapıyı kapatarak düşünmeye başladı. "Az önce Ceren nereye bakıyordu ki?" anlamı hiç yoktu. Garipsemişti. "Siktir et" diyerek yeniden banyosuna dönüyordu. Ceren'de dalgın ve düşünceli bir şekilde evine dönerek Melike Hanım'a
elindeki yoğurt dolu kaseyi uzatarak odasına doğru giderek kapısında kapatmıştı. Melike Hanım, kızını merak ederek odasına yöneliyordu ve kapısına birkaç kez vurdu. İçeriden "müsaitim" cevabıyla içeri girmişti:Melike Hanım: Bir sorun mu var?
Ceren: Ne gibi? Anlamadım. (Hüzünlü bakıyordu.)
Melike Hanım: Senin bu yaşta ruhunda deli taylar koşmalı, sen odana kendini kapattın ve çok sessiz bir şekildesin. Seni üzen bir şey mi var?
Ceren: Bilmem. Bu ev, bu hayatı beklemiyordum. Yeni ve alışamadım.
Melike Hanım: Gel buraya maymun suratlı. (Sarıldı.)
Ceren: Sen iyi ki benim annemsin. (Tebessüm etti.)
Melike Hanım: Dram yapma. (Kahkaha attı.)
Melankolik bir dramın tam ortasındayken birden kapı çalındı. Gürültü eşliğinde sesler geliyordu. Melike Hanım ve Ceren kapıya yöneldi. Çok anlamsızca görünen birisi kapıdaydı. Anne ve kız aynı anda ''kimsiniz'' diyerek sordu. Kapıda siyah kısa saçlı, uzun ve yırtmaçlı bir siyah gece kıyafeti, son olarak en az 15 cm uzunluğunda siyah topuklu ayakkabılı birisi (Banu Hanım) vardı. Biraz korku dolu sözlerle ''içeri alır mısınız?'' diye bakındı. Melike Hanım, onaylarca kafasını aşağı yukarı sallamıştı:
Banu Hanım: Çok teşekkür ederim.
Melike Hanım: Sorun nedir? Anlamadım.
Banu Hanım: Eşim, her zaman olduğu gibi çalışmama karşı çıkıyor ve kötü bir şey yapıyormuşum gibi beni aşağılıyor. Zor kaçtım evden, ben alt komşunuz Banu ve sizinle böyle tanışmak istemezdim. (Ağlıyordu.)
Ceren, o anlarda Banu Hanım'ın omzundaki ve kolundaki morlukları gördü. Kadına şiddet, kabul edilemez bir şeydi. Ceren tamamen sinir olmuştu. ''Bu gece bizde kalır mısınız?'' diyerek Banu Hanım'a sordu. Cevabını dahi beklemeden ''kalırsınız kalırsınız'' dedi. Salonu güzelce hazırladılar ve o gece kadına şiddet mağduru Banu Hanım'ı misafir ve memnun edip, kadına şiddeti sonsuza kadar kınadılar. Bölüm sonu. ツ