۳۲

4.1K 294 176
                                    

'kara, kara zehir gibi delirtir aşk beni,
bu defa başka.
yedi, sekiz, dokuz kere diriltti aşk beni,
bu defa başka.'


Cemre

"Kime çektin anlamıyorum ki!"

Genç kız annesinin bağıran sesiyle irkilip bakışlarını saatlerdir konuştuğu çiçekten çevirdi.

Kapıda sinirli bir şekilde dikilen, işe gitmeye hazır ve garip bir şekilde kendisine bakan annesiyle karşılaşmıştı.

"Ne oldu?"

"Ne demek ne oldu Cemre? İki saattir sana sesleniyorum, cevap yok. Geliyorum bakıyorum, çiçekle konuşuyorsun. Kızım senin sorunların mı var?"

Cemre bu soruyu ciddiye almayıp geri çiçeğine dönmüştü. Yapraklarındaki tozu temizleyip geri annesine döndü.

"Ne için seslenmiştin?"

Annesi oflayarak üzerindeki gömleği düzeltmişti. Kızının onu takmadığını anlayınca yaslandığı yerden doğruldu.

"Siyah kabanımı gördün mü diyorum, geç kaldım zaten. İki saattir onu arıyorum."

Cemre o kabanın halini hatırlayınca biraz gerilmişti. Yağmurda koşarak gezdiği için her yeri çamurdu, rengi artık siyah bile değildi.

"Aa, o mu? Yok görmedim, hem geç kaldıysan onu giyme boşver. Ben bulurum sonra onu."

Annesinin gözlerini kısmış şekilde ona bakışlarını hiç görmüyormuş gibi çiçeğe döndü.

"Cemre! Ya sen niye benim en güzel şeylerimi çarpıp duruyorsun? Gerçekten herkes çocuk doğurmamalı ya!"

Aniden duyduğu şeyle düz tutmaya çalıştığı ifadesini bozup seslice güldü. Bunun daha da sinirlendireceğini biliyordu ama kendini tutamamıştı.

"Bu biraz kırıcı oldu bayan."

Annesinin onu umursamadığını fark edip çiçeğiyle uğraşmaya devam etti.

"Neyse ben çıkıyorum. Diğerini giyerim artık, bak bir nasıl olmuşum?"

Cemre kadını baştan aşağı süzdü. Üzerine tam oturmuş dar beyaz gömleği, kumaş pantolunu ve topuklu botlarıyla gerçekten çok güzel olmuştu. Annesinin güzelliği onu hep etkilerdi, hayran olurdu. Kadın, genç yaşta hamile kaldığı için çok yaşlı değildi. Kırklarının başında olmasına rağmen genç bir kadındı.

Cemre, genlerine şükrediyordu.

"Güzel olmuşsun da, nereye gidiyorsun bakayım sen? Benden izin aldın mı?"

Annesinin alaylı gülüşlerine gözünü devirdi.

"Özgün ile buluşacağım. Ayrıca sen benden izin alıyor musun?"

Hayır, almıyordu.

"Özgün kim?"

Kaşlarını çattı. Adsay'ı aldattığını düşünebilirdi ama annesinin bunun için çok iyi bir insan olduğunu biliyordu.

"Hocan, Cemre. Adsay. Nasıl bir öğrencisin sen ya? Neyse gidiyorum ben. Hadi görüşürüz."

Adsay'ın isminin Özgün olduğunu hatırlayınca güldü. Gerçi çok umrunda da değildi.

Umrunda olan tek bir hocası vardı.

Cemre aklına gelen kadınla gülümsedi. Kafasında canlanan anılarla daha da güldü.

Yanlış? (g x g)Where stories live. Discover now