BÖLÜM - 5

12.8K 1K 251
                                    

بِسْــــــــــــــــــمِ اﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

DÜĞÜN GÜNÜ (!)

Bugün anne ve babamın evinden telimle duvağımla gelin çıkmıştım ben. Annemle öyle bir sarılmıştık ki gözlerimi açtığımda abimin kahve hareleri kızarmış, hüzünle bize bakıyordu. Birden annemden ayrılıp abime atıldığımdaysa hıçkırıklarım daha da artmıştı. Güzel abim parmaklarıyla tek tek yaşlarımı sildikten sonra vedalaşacak kimse kalmadığında beni evden çıkarıp kocama, Ömer'e teslim etmişti. Şimdi konakta, gelin sandalyesinde oturmuş adet gereği hiç istemesem de çalınan davulu zurnayı dinliyordum. Resmi nikahımızsa gelir gelmez kıyılmıştı konakta.

Ömer'se cazgırın "Damat beyi halaya alalım." diye bağırması üzerine gitmiş, sadece erkekten oluşan halay takımına katılmıştı.

Biz kadınlar konağın ikinci katındaki büyük terasta otururken erkekler aşağıda eğleniyorlardı. Bizim eğlencemiz kına gecesinde olmuştu ne de olsa. Böyle çalgılı olması içime sinmese de erkek kadın karışık bir eğlence olmadığına şükrediyordum en azından.

Avluya arkası dönük oturan beni yabancı hiçbir erkek görmemişti. Bunu özellikle ben istemiştim Ömer'den, onun da işine geldiğine emindim tabii bu durumun. Bu yüzden aşağıda oynayan adamları da görmüyordum.

"Damadın tek erkek kardeşini de halaya bekliyoruz."

Duyduğum sese ister istemez kulak kabarttığımda bir aydır hiç denk gelmediğim kaynımı merak eden tarafım gün yüzüne çıkmıştı. Bu merak öyle masumaneydi ki, onu da abimden farksız göreceğime emindim.

Bilmediğim her şey beni ne de huzurlu kılıyormuş meğer...

"Ooo, komutanım! Çok şıksınız."

Tam arkama dönüp aşağı bakacağım sırada yan tarafımda oturan görümcemin koluma dokunması ile yeniden önüne dönüp sorarcasına tebessüm ettim Ayşe'ye.

"Eşim mesaj attı, yukarı gelemiyorlar malum. Halayda abim söylemiş. İsterse halayı durdurup mevlide geçebiliriz artık, diyormuş."

Kara kavisli kaşlarını kaldırıp anlayışla bana bakan kadına usulca başımı salladım.

"Olur, iyi olur."

"Tamam hemen yazıyorum."

Halay bitip Ömer tekrardan yanıma geldiğinde gözlerindeki heyecan ona olan mahcubiyetimi artırmaktan başka bir işe yaramıyordu. Evet, içime sinen biriyle evleniyordum ama onun gibi sevmeyi, onu hissettiklerini, ona hissetmeyi ne çok isterdim. Lakin bunun için zaman gerekiyordu. Zamanla onun gibi iyi yürekli ve itiraf etmem gerekirse yakışıklı bir adamı elbet bir gün severdim, İnşaAllah.

Zaman... Zaman her şeyin ilacıydı.

"Herkes gelinliğini böyle diktirmeyi nasıl akıl ettiğini konuşuyor yengeciğim." diyen Ayşe'ye ışıl ışıl gülümseyip "Duyuyorum görümceciğim." dedim.

Tesettür üzere özenle diktirdiğim gelinliğe bugün kaçıncı övgüyü aldığımı hatırlamıyordum. Elbette övenler kadar gömen, küçümseyici bakışlar atan kadınlar da olmuştu. Lakin kimse aşiret ağasının gelinine kötü bir söz edecek cesarete sahip değildi.

Sağ tarafıma kayan bakışlarım Ömer'le kesiştiğinde gözlerinde gördüğüm derinlikten utanıp harelerimi avuçlarıma indirdim. Bu adam hep böyle bakacaksa işimiz vardı!

Antep'in kıdemli imamı Hüseyin amca mevlidi okumaya başladığında hepimiz sustuk ve ellerimizi semaya kaldırıp yaradana sığındık.

Antep'in kıdemli imamı Hüseyin amca mevlidi okumaya başladığında hepimiz sustuk ve ellerimizi semaya kaldırıp yaradana sığındık

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
K.Ö.Z  [ ✓ ]Where stories live. Discover now