17. DY

916 62 11
                                    

Uzun zaman sonra düz yazı yazıyorum kötü olmuşsa kb :""

♤♡◇♧
METE

Evden adeta fırlayarak çıktım. 10 dakikaya çıkmam gereken işten son dakika gelen müşterilerler sayesinde çıkamamıştım ve eve geçip duş almam, hazırlanmam uzun sürmüştü. Ee doğal olarakta geç kalmıştım.

Nefes nefese buluşmak için kararlaştırdıgımız yere gelince etrafa bakındım. Aradıgım yüzü bulamayınca elimi cebime attım.

Telefonum yoktu.

Geç kaldım endişesiyle evde unutmuş olmalıyım. Bu benim için yeni bir şey değildi çogu zaman unutturdum illa bir şeyleri.

Nefes alış verişlerimi düzene sokmak için gözlerimi kapatmıştım ki omzuma dokunulmasıyla hızla gözlerimi arkaya çevirdim.

"Selam"

Rüzgar. Yüzüne boş boş bakarken tebesümü hafif silinmişti. "Mete iyi misin?"

"Hah! Pardon, dalmışım kusura bakma rüzgar. Selam bu arda"

"Sorun degil. Seni aradım ama açmadın?"

Aklıma gelen detayla yüzümü buruşturup offladım.

"Geç kaldım diye evden aceleyle çıktım. Sanırım evde unutmuşum."

Küçük bir çocuk gibi çıkan sesime gülmüş ve elini saçlarıma atmıştı. Bir an irkilsemde kendimi geri çekmedim.

"Belli saçlarını kurutmamışsın bile. Hasta olucaksın içeri girelim."

Kafamı onatlar niteliginde sallayıp yürümeye başladım. O da saçlarımdan elini çekmiş yanımda yürümeye başlamıştı.

İlk başta biraz tedirgindim aslında sonuşta hoşlandıgım çocukla resmen date çıkmıştım. Tabi bu onun için sadece arkadaş bulışmasıda olabilirdi ama bana göre date di işte.

Şuan aşırı gergin oldugum için konuşamıyordum. Rüzgar da konuşmamayı tercih etmiş olucak ki avm'nin içine girene kadar sessizligimizi korumuştuk.

Nasıl davranmam gerektigini bilemezken onun rahat hareketleriyle kendimi kasmayı bırakıp bende kendimi akışa bıraktım şuanlık karşımdaki kişinin hoşlandıgım çocuk oldugunu görmezden gelmeliydim. Tabi bu pekte mümkün görünmüyordu ama en azından deneyebilirdim.

İçeri girdikten sonra rastgele bir mağzaya girip saçma buldugumuz ürünleri birbirimize gösterip gülüşmüştük. Böyle böyle bir kaç mağzayada girip çıktıktan sonra kozmetik ürünleri satan bir mağzayı gözüme kestirip rüzgar'ı sürükleyerek girdirdim.

İlk yine ürünlerler dalga gaçtikten sonra ojelerin oldugu yere gelince dalga geçmeyi bırakıp güzel bir oje olup olmadıgına bakmaya başladım.

Rüzgar önce garip garip bana bakmış sonra o da bana uyup ojelere bakmaya başlamıştı.

"Rüzgar sence bu mu güzel bu mu?"

"Hmm bence bu"

Elimdeki turuncu ve kuyu turuncu ojelere bakmaya bile tenezzül etmeden eline aldıgı pastel renkli mavi ojeyi bana göstermişti. İkinci kere düşünmeden elimdeki ojeleri bırakıp mavi ojeyi aldım.

Evde birkaç tane mavi oje olmasını şuanlık umursamadım sonuçta rüzgar seçmişti tabiki bunu alıcaktım.

"Tamam bunu alıyım o zaman."

Önce şaşırmış sonrada gülmüştü.

Saç boyalarının oldugu reyona gelince yan tarafta asılmış boydan aynadan saçlarıma bir bakış attım. Mavi saçlarımın rengi iyicene akmıştı. Hazır gelmişken boya da alsam iyi olucaktı.

"Saçlarımı kırmızı yapmayı düşünüyorum ne dersin yakışır mı?" Kırmızı saç boyasına uzanırken konuşmuştum.

Hafif alayla sormuştum soruyu ama rüzgar sanırım ciddi oldugumu düşünmüştü.

"Ne? Hayır. Ciddi misin?"

"Tabiki de hayır şapşal. Rengim akmış da tekrar boyıycam." Diyerek gülmüştüm.

"Huh bir an korktum. Saç rengini seviyorum."

Yanaklarımın yavaştan kızardıgı hissediyordum. Elimdeki kırmızı boyayı bırakıp mavi boyalardan birini aldım. Bu da iş görürdü sanırım ama risk almak istemedigimden her zaman ki aldıgım boyayı bulmak için raflara göz gezdirmeye başladım.

"Mete?"

"Hm?"

"Bende mi saçımı boyasam acaba."

Boyalarda olan bakışlarım rüzgar'a döndü. Elleriyle saçlarını karıştırıyordu.

"Lütfen şaka de"

"Neden yakışmaz mı?"

"Yakışır, yakışır da ne gerek varki orjinal saç rengini bozma bence."

"Sen neden bozdun o zaman?"

"Bir heves işte"

"Sadece uçlarını o zaman."

"Mesela?"

Eli boyaların üstünde gezinmiş sonra benim saçıma kısa bir bakış atıp eline mor boyayı almıştı. Göz hizama getirip iki kere salladı.

"Nasıl sence yakışır mı bana? Hem senin saçınla uyumlu. Gönül isterdi ki pembe yapıyım ama götüm yemedi."

Sonuna doğru gülerek konuşmuştu. Ben ise benimkiyle uyumlu oldunu söyledigi cümleye takılı kalmıştım. Bozuntuya vermeden bende güldüm.

"Saç boyamayı biliyor musun?"

"Hmm hayır. O yüzden bana yardım etmelisin."

"Önce saçını açmamız gerekiyor ki saça daha güzel girsin rengi. Saç açıcısıda alalım."

"Emredersiniz komutanım"

Göz göze gelince gülmeye başlamıştık. Mağzadan alıcaklarımızı almış ve yemek yemek için en üst kata çıkmıştık. Günün devamı ise sıradan bir şekilde geçmişti. Tabi bu onun için geçerli bir şeydi çünkü ben kalp krizinden ölebilirdim.

O fark etmesede bazen birbirimize fazla yakınlaşmamız, ellerimizin birbirine çarpması, arada sırada bana dedigi iltifatlar hepsi kalp sağlıgıma iyi gelmeyen şeylerdi. Bu heycanımı belli etmemek için çok fazla çaba harcıyordum.

Artık ayrılma vaktimiz gelmişti şimdi de rüzgar'ın otobüsünün gelmesini bekliyorduk.

"Gerçekten güzel bir gündü. Daha çok buluşmalıyız."

Ne diyecegimi bilemedigimden tebessüm edip kafamı salladım.

"Bencede."

Otobüs gelince ben daha ne oldugunu anlamadan rüzgar kolarını boynuma sarmıştı. Gözlerim sonuna kadar açılırken kalbim beni şaşırtmayarak hızla atmaya başlamıştı bile.

İki yanda sallanan ellerim donup kalırken ne yapıcagımı şaşırmıştım. Sonra bu fırsatı kaçırmayarak ellerimi beline doladım. Gözlerim otomatik olarak kapanırken kokusundan derin bir nefes çekmiştim.

Ben daha kokusuna doyamamışken rüzgar geri çekilmiş ve hızla el sallayıp otobüse binmişti. Ben ise hâlâ salak salak arkasından baka kalmıştım.

♤♡◇♧

Huhhh umarım güzel olmuştur.

yaban mersini ~bxb~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin