-8

70 11 21
                                    

14/09/1890// Sevgili Günlük;

Hayatımın en berbat, iğrenç, boktan gününü yazmaya geldim 'sevgili günlük'.

Hatırlıyor musun dün yazmıştım, bir flaş patlama sesi gelmişti. Ertesi gün gazetelerde boydan boya fotoğraflarımız vardı. El ele tutuştuğumuz, evde öpüştüğümüz, dün Mike'ın beni sokakta öptüğü fotoğraflar. Her anımızı çekmişlerdi. Gözümden bir damla yaş gazeteye düştü.

Mike tırnaklarımı batırdığım elimi açtı ve sıkıca tuttu. "Sakin ol Will. Kaçacağız buradan, hayatım üzerine yemin ederim ki kurtulacağız buradan" diyerek daha sıkı tuttu elimi, güven verircesine. Sözüne inanmasamda ona güveniyordum, o her zaman bir çıkış yolu bulurdu değil mi? Bizi kurtarırdı değil mi?

Hızlıca eşyalarımızı toparladık, birazdan çıkacakmışız. Gözlerim ağlamaktan şişmiş bir şekilde yazmak acı verici. Mike ikide bir perdeden dışarıya bakıp duruyor. Kasabalılar her yerde bizi arıyorlarmış, buradan da insanlarından da nefret ediyorum.

Mike'ın çok tedirgin olduğu her yerden belli oluyor resmen. Tırnaklarının kenarlarındaki etleri koparıp duruyor, sürekli kıpırdanıyor. İkimiz de acınası haldeyiz, ne için? Aşık olduğumuz için saklanmak kadar acı verici bir şey yok. Bunları yazarken bile ağlıyorum, ağlamaktan başka hiçbir şey gelmiyor elimden. 

Aradan birkaç saat geçti, hava kararmaya başladı. İnsanlar evlerine girdiğinde bu lanet kasabadan ayrılacağız. Nereye gideceğimizi bilmiyoruz, sadece kaçacağız.

...

O sırada günlük sayfasının arasından kenarları yırtılmış, silik bir gazete parçası yere düştü. Max yere eğilip kağıt parçasını aldı. Bu bir fotoğraftı, Mike ve Will'in fotoğrafları. Tam öpüştükleri zaman, biri arkalarından çekmişti bu fotoğrafı.

...

Evden çıkacağız günlük. Eğer buraya birdaha yazmazsam, bil ki ya yakalanmışımdır, ya da ölmüşümdür. Kendine iyi bak günlük. Ben bakamasamda sen kendine iyi bak, görüşmek üzere, tabii bir daha yazabilirsem

diary -byler-Where stories live. Discover now