altı

855 109 82
                                    

Elindeki kartı açık bir şekilde sehpanın ortasına koyup ayağa kalktı. Sehpanın etrafındakiler karta bakarken o kalkıp Sunoo'nun yanına doğru gitmeye başlamıştı. Kartın üstündeki yazıyı okuyup ne yaptığını anlayanlar şaşkınlıkla Heeseung'a döndüler birer birer. En son dönen ise Sunoo'ydu. Hangisi için geldiğini bilmiyordu. Gerçi shot attığına göre meydan okumayı yapacak gibiydi. Ama sırrını söyleme cesareti gelmesi için o kadar çok içmesi gerekmiş de olabilir.

Yani, sırrını söylemek için mi, yoksa öpmek için mi gelmişti?

Sunoo ona merakla bakmaya devam ederken Heeseung onun önünde durdu ve yere çöktü. Her baktığında içinde kaybolduğu gözlerin derinlerine baktı. Aklını başından alıyorlardı. Heyecandan bozulmuş nefesini düzene sokmaya çalıştı bir süre. Ardından tilkinin gözlerindeki bakışları yavaşça aşağı indi. Güzel burnunu şimdilik es geçti ve doğruca dudaklarına baktı. Dudaklarını zaten çok özlemişken geçenlerde onu öpmesi resmen özleminden yanıp tutuşmasına sebep oluyordu. Düzene sokmaya çalıştığı nefesi tekrar karıştı. Heyecanını kontrol edemiyordu. Her seferinde olduğu gibi yine sanki ilk öpücükleriymiş gibi heyecanlanıyordu.

Sunoo'nun da ondan çok farklı olduğu söylenemezdi. Karşısındaki çocuğun dudaklarındaki gözlerine bakıyordu. Yapmasını istemiyordu. Çünkü bir kere öperse her şeyin daha garip bir hâl alacağını hissediyordu. Daha da kötüsü Heeseung'ı geri isteyebilirdi. Bu ikisi için de pek iyi olmazdı.

Sadece oyun için. Hiçbir anlamı yok. Sadece, oyun... diye geçirdi içinden. Sertçe yutkundu ve olacakları bekledi. Heyecanını görmezden geldi. Kendini kandırmatan başka bir şey yapmıyordu.

Heeseung yavaş yavaş yaklaştı Sunoo'ya. Muhtemelen o kadar da yavaş değildi ama o ikisi için sanki yavaşlamıştı her şey. Heeseung ellerini öpmeye doyamadığı yanaklara koydu. Aşık olduğu suratı kendine doğru çekti. Ve en sonunda da dudaklarını onunkilerle buluşturdu. Heeseung'ın yeni içtiği içkisinin tadını ve kokusunu almıştı Sunoo. Nazik ve yavaşça öpüyordu. Tek yapmaları gereken küçük bir öpücükken ikisi de kendini alıkoyamamıştı. Onlar için uzun, olayın dışında kalanlar için çok kısa bir öpücüğü durduran ise elini yanaklarındaki elin üzerine koyup diğerinden uzaklaşan Sunoo olmuştu. Heeseung bir süre gözleri kapalı orada durdu. Kendine geldiğinde ise panikle kalkıp yerine döndü. Bu sırada Sunoo da afallamış kendine gelmeye uğraşıyordu.

Diğer altı kişi de beklemedikleri olayın etkisinde kalmış kendilerine gelmeye çalışıyorlardı. Bir süre garip bir sessizlik oldu, kimse konuşmadı. İlk konuşan ve hiçbir şey olmamış gibi davranan ise her zamanki gibi Sunoo olmuştu. "Hadi Jake, senin sıran." Jake bir anlık afallamış ardından sıradaki kartı çekerek oyunu devam ettirmişti.

---

Sonunda sıra Sunoo'ya gelmişti. Kendisinden önce Riki'nin bir dakika boyunca amuda kalkması gerektiği için biraz da olsa korkuyordu. Sıradaki kartı çekti ve içinden okudu.

En son ilişkin nasıldı ve neden bitmişti?

Bu soruyu cevaplayabileceği son ortamdı burası. O yüzden hemen altındaki meydan okumaya baktı.

Eski sevgiline onu hâlâ unutamadığını söyle.

Sunoo uzun bir süre boş boş kağıda baktı. Ondan öncekileri çok basit ve normal şeyler gelirken ona gelen kart resmen kazıktı. Ne yapacağını düşünmeye başladı. İki seçenek de onun için aynı kapıya çıkıyordu. Ve az önce Heeseung'ın yaptığı görevden sonra ikisini de yapmak istemiyordu.

Kartta eski sevgilinin hangi eski sevgili olduğu belirtilmediğini fark etti. Belki diğerleri bu konuda itiraz etmezse Heeseung'a değil de başkasına yazabilirdi.

ex || heesun ✓Donde viven las historias. Descúbrelo ahora