Ne Oldu Foton Gitti -GAY- TEXTİNG

66

" Bizim koğuşta Zafer diye biri vardı."

Babür iki elini başının arkasında bağlayıp yatağa uzanmıştı. Gözleri tavanda bir şeye takılmış gibi havaya bakıp askerlik anılarından birini anlatmaya başlamıştı.

" İlk defa bir erkekle birlikte olmuş. Çok değişik bir deneyim dedi bana. Sonra deli gibi gülmeye başladı. Önce anlayamadım."

Rıdvan sırtı yatak başlığına dayanmış şekilde otururken elinde tuttuğu kitabı komidine bırakıp gözlüğünü çıkardı.

" İğrendiğini, o andan nefret ettiğini söyledi sonra. Adamın sekste kötü mü olduğunu sordum. Gözlerini dikip bana baktı ve tekrar güldü. Bahçedeydik, herkes bize döndü birden."

Tüm dikkatini Babür'e vermiş merakla onu dinliyordu Rıdvan. Hikayenin sonunun iyi olmadığını hissetmişti bir şekilde.

" Meğer ben homoseksüel değil heteroseksüelmişim, dedi. Şaşırdım tabi. Ulan o zaman niye adamla birlikte oldun dedim. Yönelimini anlamak için sevişmek gerekmez,  zaten ona karşı duygun isteğin var diye sevişirsin. Seviştikten sonra his beklemezsin, dedim."

Gözleri hala tavanda bir şeyler arar gibi bakınıyordu Babür'ün.

" Bana herkes gay yakıştırması yapardı. Öyle baskı gördüm ki bende herhalde öyleyim diye düşünmeye başladım. En sonunda denedim, dedi. Kendinden tiksinirmiş gibi baktı vücuduna. İrkildim birden."

O anları tekrar yaşarmış gibi vücudundan bir titreme geçti Babür'ün. Rıdvan elini onun omzuna koydu destek olmak ister gibi.

" Kendinden iğrendiğini, o geceyi hiç unutamadığını, artık geri dönüşsüz bir yola girdiğini söyledi. Ne yaparsa yapsın temizlenemezmiş artık. Ben hep üstte olan taraf oldum,  sana kadar hiç altta olmamıştım. Daha mahrem bir şey altta olmak, daha savunmasız hissettiriyor seninle olunca anladım. Hetero bir erkeğin baskılar yüzünden bu yöne itilmesi, sevmediği ilgi duymadığı biriyle, hiç sevemeyeceği ilgi duyamayacağı cinsiyette biriyle beraber olmasını anlamam mümkün değil."

İkisi de bir süre sustu.

" Sonra ne oldu? O askere yani?"

Rıdvan onu sıkmak istemese bile merakına yenik düşmüştü. Babür hafifçe gülümseyerek bakışlarını tavandan çekti. Tek elini başının altından çıkarıp Rıdvan'ın yanağına koydu.

" Bir sabah uyandığımızda tuvaletin kapısından sızan kanları gördük. Kendini kesmis.  Çok kan kaybetmiş. Sonra bir ton prosedür. Şimde nerede ne yapıyor bilmiyorum. Ama iyi olmadığına eminim. "

Anlattığı şeyin ağırlığı çökmüştü ortama. Diyecek sözleri kalmadığı için birbirlerine sarılıp uyumayı tercih ettiler. Sımsıkı sardı Rıdvan Babür'ü. Çoğu zaman güldüren askerlik anıları bu sefer Rıdvan'a ağır gelmişti.

" Benimle beraber olduğunda ne hissediyorsun?"

Tek kelimeyle cevap verdi Rıdvan.

" Arzu."

" Keşke hiç tanışmasaydım o zaman bir erkekle olmamış olurdum dedin mi hiç."

" Onu demedim ama keşke daha akıllı biriyle beraber olsaydım demeye başlayacağım artık."

" Seni sevdiğim gibi sev beni."

" Şuursuzca mı?"

" Hayır nedensizce. Öyle birden bire, çokça da zamanla içine işleye işleye. Bırakırsam ölürmüşsün gibi değil de, iyi ki yaşıyorum dedirtircesine sev beni. Çok sev."

" Seni senin gibi değil özlemle seviyorum. Her gittiğinde döneceğin umuduyla, yanımdayken gideceğinin özlemiyle seviyorum. Senle ben aynı olmadığımız gibi başkaları da biz değil. Bizim yaşadıklarımızı asla kıyaslama bir daha."

" Beni sevdiğini söyle."

" Bir şuursuzu sevemem şuan başka kapıya."

Rıdvan Babür'ün kafasını göğsüne çekerken Babür atmıştı şaplağı göbeğine.

" Kindar yarim."

" Uyu asker."

" Emredersin rehberlikçim."