Bir dilek tut Part 1

85 10 50
                                    

Öncelikleeee DOĞUMGÜNÜN KUTLU OLSUN MERVEMMM :) Umarım seversin hediyeni :)))

İkinci olarak da, ne hallere düştük sevgili fandom :'( Neyse bu hikaye biraz karışık, ilerleyen bölümlerde netleşecek belirsiz olan kısımlar.

Son olarak, görsel: Frigg

İyi okumalarrr...

********************

"Frigg, aşağıdaki deli yine kaçmaya çalıştı, haberin olsun."

Sinirle iç geçirdi kadın yemeği tabağına atıp sandalyeden kalkmadan önce. Geceyi döven dalgalar ve kamaradan çıktığında yüzüne vuran rüzgar da ortak olmuştu sanki öfkesine.

Kaçıncı olmuştu bu? Daha adamı esir alalı beş gece dönmemişti ama şimdiden yedi kere kaçmaya çalışmıştı! Üstelik üçünde de Frigg son anda müdahale etmese başarılı olmak üzereydi. Türkler'in inatçı olduğunu duymuştu pek çok kez ama açıkçası bu kadar eziyete direnmesini beklememişti hiçbirinin. Diğer bütün esirler pes etmiş, bu deli hala vazgeçmemişti.

Güvertede fırtınayla baş etmek için çabalayan arkadaşlarının yanında oyalanmadan aşağı indi kadın. Koridor epey loş olsa da zorlanmadan buldu yolunu.

"Yine kaçmışsın?" dedi duvarın kenarına çökmüş adama yaklaşarak. Sesi gayet sakin çıksa da içinde gizli tehlike Savcı'nın dikkatinden kaçmamıştı.

Bakışlarını kadına dikmeye çalıştı ama nafileydi. Bir gözünü karşısındaki yaratık deşmişti ilk kaçma girişiminde. Tedavi edilmediği için de iyice şişmiş, tamamen kapanmıştı. Ötekini ise güvertede yediği dayaktan sonra açık tutmakta zorlanırdı.

"Son olmayacak." Ağzındaki kanı tükürdü adam kadının olduğu yöne doğru. Gemi sürekli sallandığı için denk getirebilmiş miydi emin değildi.

Frigg gözü kararırken hızla yaklaştı yerde bağlı oturan adama. Yanına diz çökerken belindeki bıçağı kavradı, kolunu adamın boğazına dayayıp bıçağını uyluğuna saplamadan önce.

Kısa bir inilti koptu Savcı'nın dudaklarından. Kadın bıçağını bacağında döndürürken kesik nefesler alarak sakinleşmeye çalıştı ama nafileydi. Yaşadığı ana aykırı bir çiçek kokusu doldurdu aniden ciğerlerini.

Dağ çiçeği...

Dikkati bir an için dağılsa da toparladı kendini, hızlı hareket etmeliydi.

Kadın daha ne olduğunu anlayamadan adam elindeki bıçağı bacağından çekip almış, Frigg'i altına almıştı.

Ne ara çözdü bu lanet herif ipleri?

Boğazına dayanan bıçağa hamle etmeye çalışsa da adam bütün ağırlığını onun üzerine verdiğinden koca cüssesiyle yere sabitlemişti Frigg'i.

"Öldürecek misin beni?" Gözlerini yakınlıklarına rağmen zor seçtiği, kana ve kire bulanmış yüze dikti ve en şuh sesini kullandı Frigg.

Savcı aniden yakınlıklarının farkına varmış gibi çekti kendini. Kadının beklediği tepki bu olmasa da işine gelmişti. Bacaklarını kendine çekip Savcı'yı sıkı bir tekmeyle üstünden itti. İkili hızla doğruldu birbirlerini izlerken. Savcı'nın hem bacağı yaralıydı hem de sallantılı zemine alışkın değildi, tek üstünlüğü cüssesiydi. Frigg de bu durumun farkındaydı.

"Gardiyanlar!"

Savcı sevimsiz bir gülüş takındı yüzüne.

"Fırtına var, duymaz mısın? Güvertede çalışmayanlar odasına çekilmiştir, kimse alamaz seni elimden pis vahşi!"

Frigg dişlerini göstererek hırladı adama. "Bu fırtınada sen nereye kaçacaksın peki?"

Adam da bilmiyordu açıkçası ama cevap vermesine gerek kalmadan aniden vuran sert bir dalga Savcı'yı üzerine savurdu kadının. İkili beraber duvara çarparken Frigg başını sertçe vurmuş, aniden yere yıkılmıştı.

Savcı duvara elini koyup nefeslendi yüzü kara boyalarla kaplı kadını izlerken. Odaklanmakta hala zorlansa da duvara bulaşan kanı seçebilmişti, epey sert çarpmıştı kafasını yaratık anlaşılan.

Uzanıp kadının baltasını ve boynuna sarılı kumaşı aldı kendine gelince. Önce kumaşı sardı bacağındaki yaraya, sonra kaldırdı baltayı kadının boynuna geçirmek için.

Koku geri gelmişti...

Anlamlandıramadığı çiçek kokusu buram buram etrafını sararken huzursuzlukla indirdi baltayı. İçini garip bir his kaplamıştı nedense.

Oyalanacak vakti yoktu. Hızla diğer mahzenlere geçip arkadaşlarını kurtardı. Tek şansları gemiyi ele geçirmekti ama vahşilerin en azından bir kısmını öldüremezlerdi. Denizlerin öfkesine alışık değildi hiçbiri, azgın dalgalarla tek başlarına savaşamayacaklarının farkındalardı.

Sessizce çıktılar güverteye, etrafta bulabildikleri her şeyi silaha çevirip gecenin karanlığında, fırtınanın ortasında saldırdılar vahşilere. Ama boşa bir çabaydı. Deniz köpürüp dururken, adam akıllı silahları yokken, günlerce eziyet görmüşken, daha dengede bile duramazken yenilmişlerdi çok geçmeden.

Savcı'nın pes etmeye niyeti yoktu ama. İnatla devam etti savaşmaya, birkaç vahşiyi de indirdi köşeye sıkışmadan önce.

"AAAAAĞĞĞĞĞĞ!" Aniden tepesine binen kadınla birlikte yere yuvarlandı adam. Anlaşılan aşağıdaki manyak o kadar da sert çarpmamıştı kafasını.

Boğuşmaları yağmura bulanmıştı. Ayakta durmakta zorlansalar, sürekli etrafa savrulsalar da buluyorlardı birbirlerini yine. Savcı elindeki baltayı defalarca kadına savursa da bir türlü denk getirememiş, en sonunda ıslanan balta elinden fırlayıp gitmişti savururken.

Kıyasıya dövüşmeleri ikisini de mahvetmişti ama durmak yerine daha da hırslanıyorlardı. Uzun bir vakit sonra savcı geminin kenarına dayadı kadının kafasını. Bir eli Frigg'in ensesinde kadını zapt ederken diğeri de can havliyle tutunuyordu gemiye.

Frigg eğildiği pozisyondan kurtulmaya çalışsa da elleri arkasındaki adama yetişmiyordu. Fazla çırpınınca ensesindeki el saçlarına kaydı sinirle. Yolunan tutamlara aldırmadan tekmeler savurdu arkasındaki adama gelişigüzel.

Savcı ayakta durmak için deli gibi çabalasa da çok yorulmuştu. Elinin altındaki vahşi kedinin kafasını gemiye vura vura ezmeye karar verdiği anda ayağını kaydıran tekme ve gemiyi sallayan dalga dengesini alt üst etti adamın. Aniden denize düşerken buldu kendini. Can havliyle tutunduğu saçlar Savcı'yı kurtarmak yerine Frigg'i de peşinden sürükledi denize.

Buz gibi sular sardı aniden ikisinin de etrafını. Savcı alışkın değildi denize, çırpınmaya başladığında Frigg'in saçlarını bıraktı, kadın yüzeye yaklaştıkça o dibi boylardı.

Frigg yüzeye vardığında kalbine çöken ağırlıkla daldı tekrardan denize. Aslında boğulsa daha iyiydi, başlarına beladan başka bir şey getirmemişti Türk esiri. Ama bedeninin kontrolü onda değil gibiydi, ne yaptığını, neden yaptığını sorgulayamadan kavradı debelenen adamı.

Savcı kollarını sıkı sıkı Frigg'e sarmış, nefes almaya çalışırdı. Frigg ikisini de yüzeyde tutunmak için çabalamaya hazırdı ama fırtına geldiği gibi ani yok oluvermişti birden. Ne olduğunu anlayamayan kadın etrafa bakınırken hem onun yüzündeki kara boyaların hem de adamın yüzündeki kir ve kanın silindiğinden habersizdi.

Sonunda Savcı nefesini toparladığında, Frigg de deli dalgaların geçtiğinden emin olduğunda aniden buluştu bakışları. Ay ışığı yüzlerini parıl parıl aydınlatırken yaşadıkları şok ikisinin de gözlerinden okunurdu.

"Saltuk?"

"Freya?"

Destan - SalPanWhere stories live. Discover now