Son Gülüş ( Part 1 )

151 54 129
                                    

                   Son Gülüş ( Part 1 )


24.12.2023

Bir, iki, üç. Bir, iki, üç. Bir, iki, üç. Adım sesleri. Tok ve yavaş.
Hissediyorum kötü şeyler olacak. Hem de çok kötü şeyler.

Bir, iki, üç. Bir,iki, üç. Adım sesleri yaklaştı. Hissediyorum canım yanacak. Hem de hiç yanmadığı kadar.

Bir, iki, üç. Adımlar durdu. Derin bir soluk verdi kapının ardındaki. Hissediyorum kapının ardındaki kötü biri. Hem de çok kötü biri.

Anahtar sesi. Hemen ardından kilit sesi. Bir, iki, üç, dört, beş. Altıncı saniyede kulp yavaş yavaş aşağıya doğru iniyor. Kapının ardındaki neden beş saniye bekledi ki?

Kapı açıldı. Depo aydınlandı. Karanlığa alışan gözlerim acıdı. Gözlerimi hemen yumdum.

Bir, iki, üç, dört, beş, altı. Tam altı saniye sonra kapı pat diye kapandı. Kilit sesi doldurdu tekrar kulaklarımı.

Adımlar iyice yaklaştı. Durdu, tam önümde. Sesli bir soluk koyverdi.

"Bir küçücük aslancık varmış. Çöllerde ko-koşup oynarmış." Sesi ürkütücüydü. Histerik bir şekilde güldü.

"Aç gözlerini yavru ceylan. Uyumadığını biliyorum." Yumduğum gözlerimi açtım. Görüş açımda burnu sivri, arka kısmında hafif topuğu olan, bağcıkları kurdele şeklinde bağlanmış simsiyah bir çift ayakkabı vardı.

Bir,iki, üç. Eğildi ve oturdu. Yüzüme baktı ilk önce ve ardından arsızca süzdü vücudumu. Tekrarladı. "Bir küçücük aslancık varmış. Çöllerde ko-koşup oynarmış."

Tekrar yüzüme baktı. Anlamdıramadığım şekilde korkutucu bakıyordu.

Yüzünün sağ tarafında derin bir yara izi vardı. Alnından çenesine kadar. Sanki bıçakla bırakılmıştı o iz. Saçları, kirpikleri, kaşları, sol gözü beyazdı. Sanırım albinoydu. Sağ gözü sol gözüne inat buz mavisi rengindeydi.

Tekrarladı."Bir küçücük aslancık varmış. Çöllerde ko-koşup oynarmış."
Şarkıyla alıp veremediği neydi?

Yine güldü. Kahkahalarla hem de. Korkutucuydu, fazlasıyla.

Gülüşü soldu."Çok güzelsin, yazık olacak." Gözlerinin içine baktım. Nefret vardı. Hırs vardı.

Elini havaya kaldırdı. Bedenimi geriye çektim ve ellerimi yüzüme siper ettim. Sesini duydum. "Benden korkma yavru ceylan." Ellerimi hala yüzümden çekmemiştim. Korkuyordum. Hem de çok korkuyordum.

Kendisinden beklenmeyecek bir yavaşlıkla, elini saçıma indirdi. Her hareketinde kasılıyordum. Usulca saç tellerimin Her bir tanesini okşadı.

Ellerimi indirdim. Göz göze geldik. Tekrar kahkaha attı. Bu adam hastaydı. Tedavi edilmesi gereken bir hasta.

"Ya da korkmalısın yavru ceylan." Dediği cümle beynimde zelzele etkisi bırakırken saçlarımın üzerinde olan elini yumruk yaptı ve birden saçlarımı çekti. Dişlerimi dudağıma geçirdim.

"Bağır hadi, ne duruyorsun?" Biraz daha sert çekti saçlarımı. Canım yanıyordu. Yinede ona istediğini vermedim. Bağırdı. "Acıdan bağır hadi. Hadi!"

Elini saçımdan çekti. Enerjisi bitik vücudum onun elinde bir oyuncak gibiydi. Kollarımdan tutarak oturur pozisyona getirdi. Karşı gelamedim.

Gözlerimi yere diktim. Çeneme baş parmağıyla baskı uygulayarak kendisine bakmamı sağladı. Aniden yüzüme indirdiği okkalı bir tokatla, sağ gözümden yaş süzüldü.

"Acıdı mı?" dedi ve durdu. "Acıması için yaptım." Ayağa kalktı. Kapının yanında duran uzun, paslanmış demir parçasını eline aldı. Onunla ne yapacaktı? Korkuyordum. Hem de çok. Yardım edecek biri yok muydu?

Bulunduğum noktadan zorlukla kalktım. Üzerime doğru gelen adama inat dimdik durdum.

Yaklaştı, yaklaştı, yaklaştı. Aramızdaki mesafeyi sıfıra indirdi. Kulağıma nefesini üfledi. Ürperdim bir anda. Dudaklarını hareket ettirdi.
"Acıyacak yavru ceylan. Acıyacak." Hissediyordum canım acıyacaktı. Hem de hiç olmadığı kadar.

Geri çekildi. Demir parçasını yere dayadı. Sanki uzunluğunu kanıtlamak istiyordu.

Hamlesini beklerken meydan okurcasına gözlerine bakıyordum. Göz temasımız bozulmadan bacaklarımda elini hissettim. Diz kapağımın arkasına dokundu eli ve durdu. Gülümsedi.

"Vurursam acır mı yavru ceylan?" Başımı hayır anlamında salladım. Kaşlarını çattı."Yalan söylemek sana hiç yakışmıyor ama yavru ceylan. Bunun bir cezası olmalı değil mi?"

İlk önce ayaklarına baktım sonra gözlerine. Ardından küstahça gülümsedim. Bu hareketim onu kızdırmışa benziyordu.

Bakışları keskinleşti. Demiri diz kapağımın arkasına sürttü. Kısa bir süreliğine demir parçasını vücudumdan uzaklaştırdı.

Yüzündeki sırıtışla beraber acımadan diz kapağımın arkasına demirle vurdu. Sendeledim. O ise güldü. Acıdan gözlerin doldu. Kendimi toparlamama fırsat vermeden kahkaları eşliğinde tekrar vurdu. Bir daha, bir daha, bir daha...

Yerde ceset gibi yatıyordum artık. O ise hala elindeki demir parçasıyla vücuduma darbeler indiriyordu. Acıdan vücudum uyuşmuştu.

Gözlerim ağlamaktan acıyordu. Uzun bir süredir bana vuruyordu.

"Son kez yavru ceylan." dedi. Bakışları durgunlaştı. Gözlerime baktı. Güldü. "Sesin hiç çıkmıyor ama." Durdu. "O ağzını açmam gerek." Gözlerine baktım yapma dercesine. Demir parçasını havaya kaldırdı. Ağzımın ortasına sert bir şekilde vurdu.

Acıdı. Hem de hiç olmadığı kadar.
Gözlerimdeki yaşlar patır patır düştü. Kolumu kıpırtadacak halim kalmadı.

Güldü tekrar. "Canını yaktım, ağlıyorsun ve bu beni eğlendiriyor."
Hastaydı bu adam. Tedavi edilmesi gereken bir hasta.

"Sen şimdi benim yapacağım eyleme karşı da koyamazsın. Öyle tadı çıkmaz ki yavru ceylan. İyileşmen lazım." Elindeki demir parçasını ileriye doğru savurdu. Tok bir ses yankılandı depoda. Ayağa kalktı. Kapıya doğru yürüdü. Kilidi açtı ve çıkıp gitti. Kapıyı arkasından tekrar kilitlemedi. Kaçamayacağımı iyi biliyordu.

ÎKİ DEFA ÖLÜM(Düzenleniyor)Where stories live. Discover now