1. BÖLÜM

36 4 0
                                    

Kovulma.

Lise öğrencileri için en korkunç kelime buydu ve büyükannesinin arabasından okul binasına yaklaşırken Thea Harman ın aklından bir türlü çıkmıyordu .

''senin için'' dedi Büyükanne Harman sürücü koltuğundan seslenerek ''son şans! Farkındasın , değil mi?''

Büyükannesi kaldırıma yaklaşırken konuşmaya devam etti. ''Son okuldan neden kovulduğunu bilmiyorum. Aslına bakarsan bilmekte istemiyorum ama okulda en ufak bir belaya  bulaşırsan bil ki artık pes edeceğim ve ikinizi birden Ursula teyzenize göndereceğim. Böyle bir şey olmasını istemezsiniz , öyle değil mi?''

Thea başını şiddetle salladı.

Ursula teyzenin evi , aslında bir manastırın , ıssız  bir dağ tepesindeki gri kalenin kod adıydı. Her yanı taş duvarlarla kaplı , kasvetli manastırda  yaşayan incecik dudaklı Ursula teyze , gözlerini kimsenin üzerinden ayırmazdı . Thea oraya gitmektense ölmeyi tercih ederdi.

Arka koltukta yanında oturan kuzeni Blaise de başını iki yana sallıyordu ama Thea , onun konuşulanları dinlemediğinden adı gibi emindi.

Thea bile odaklanmakta zorlanıyordu. Fena halde başı dönüyordu ve kendisini bir türlü toparlayamıyordu. Sanki hala bir yarısı New Hampshire Lisesi nde , müdürün ofisinde oturuyordu . Adamın iki kuzeni kovmak üzere yüzüne kondurduğu ifade Thea nın gözlerinin önünden bir türlü gitmiyordu.

Ama bu sefer en beteriydi. Okulun dışında bekleyen polis arabalarının camlara vuran mavi kırmızı ışıklarını yada küle dönen müzik sınıfından yükselen dumanları , hatta polisin yaka paça götürdüğü Randy Marik in çığlıklarını bir türlü aklından çıkmıyordu.

Tabii birde Blaise in sürekli gülümsemesi vardı. Sanki olan biten herşey bir oyunmuş gibi Blaise muzaffer bir şekilde gülümseyip durmuştu.

Thea yan yan kuzenine baktı.

Blaise ölümcül güzellikte görünüyordu; bu elbette onun suçu değildi. O hep böyle görünürdü. İçin için yanan gri gözleri ve sanki donakalmış bir dumana benzeyen saçlarıyla göz alıyordu. Thea nın yumuşak sarışınlığıyla uzaktan yakından ilgisi yoktu, üstelik güzelliği sürekli başına dert açıyordu ama Thea , yine de onu sevmekten geri kalmıyordu.

 Her şeyden öte kardeş gibi büyümüşlerdi. Ve kız kardeşlik bağı , özellikle cadılar söz konusu olduğunda daha da önem kazanıyordu .

 Ama yine de kovulamayız. Buna izin veremeyiz. Şu anda her şeyi en baştan alabileceğini düşündüğünü ve Tatlı Theacığın senin yanında olacağına inandığını biliyorum. Ancak bu sefer yanılıyorsun. Bu sefer seni durdurmam gerekecek.

''söyleyeceklerim bu kadar ,'' dedi büyükanne, talimatların sonuna geldiğinde aniden '' Ekim ayının sonuna kadar burnunuzu beladan uzak tutun , yoksa çok üzülürsünüz. Şimdi , çıkın arabadan. Sonra şöförün koltuğuna değneğiyle vurdu. '' Eve gidiyoruz , Tobias ''

Şöför , büyükanneyle bir kaç gün geçirmiş tüm çaylaklar gibi şaşkın ve ezik bir ifadeye sahip , kıvırcık saçlı , genç bir çocuktu. Kadını duyar duymaz '' Elbette yüce hanımım '' diye mırıldandı ve vitesi değiştirdi. Thea kapı kolunu kavrayıp aceleyle arabadan sıvıştı. Blais de hemen arkasındaydı.

Antika Lincoln Continental modeli araba hızla uzaklaştı. Thea ve Blaise sıcak Nevada güneşinin altında durup iki katlı binaya bakıyordu. Lake Mead Lisesi .

Thea gözlerini bir kaç kez kırpıştırdı. Beynini uyandırmaya çalışıyordu. Sonra kuzenine döndü.

''Bana söz ver '' dedi acı çekercesine , '' burada da aynı şeyi yapmayacağına söz ver ''

ΔBÜYÜLÜ AŞKΔHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin