15 • Üç Yanlış Bir Doğruyu Götürür Peter (III)

713 69 54
                                    

"Tony..."

Steve, Tony'i teselli etmeye çalışmaktan yorulmuştu. Onun da gücü yoktu ki, ne diye uğraşıyordu ki zaten? Tony'nin sırtını sıvazlıyor, bir şeyler yapmak istiyordu. Onu nasıl mutlu edebileceğini ilk defa bilemiyordu. Ortada büyük bir hata yapılmıştı ve büyük de bir sorun vardı. Ne tür bir teselli Tony'i mutlu edebilirdi ki zaten?

"Merhaba Bay Stark, şey... biz Peter için gelmiştik de."

Ava, Danny, Luke ve Sam odaya girdiklerinde herkes bir iki saniyeliğine onlara bakmıştı. Göz temasları bitmeye başlarken Tony ise dirseklerini dizlerine yaslamış, başını da ellerine dayamış oturuyor, hiçbir şey demiyordu. Yere odaklanmış bakıyor, gözlerini bile kırpmıyordu.

Steve ayağa kalkıp derince bir nefes aldı. İçindeki tüm sıkıntı stresi temizlemek istercesine, buna inanırcasına nefes aldı. Genç ve amatör kahraman grubunu yönlendirdi. Herkes oradaydı ama sanki kimse yokmuş gibiydi. Ne çıt çıkıyor ne de bir muhabbet dönüyordu.

"Bu güzel sessizliği bozmak haddime değil ama"

Stephen bir anda portaldan içeri girdi. Tony'e ithafen konuşuyordu ama Tony ona bakmıyordu bile.

"beceremeyeceğin işlere bulaşmamanı söylemiştim."

Tony -sinirden- gülerek alnını dayadığı ellerini saçlarına daldırdı. Hışımla ayağa kalktı.

"Gerçekten tek söylemek istediğin şey bu mu? Geçmiş olsun dileklerinde bulunmak veya siktiğimin olayının nasıl olduğunu sormak değil de, sadece bu işi hiç yapmamam gerektiğini mi söylemek istiyorsun?"

Tony'nin öfke ve doluluktan kaynaklı yüksek çıkmaya başlayan sesine karşılık Stephen kaşlarını çatmıştı fakat Stephen bağırmıyordu. Her zamanki gibi sakin ve tane tane -ama iddialı bir şekilde- konuşuyor, bunun karşısındakini daha çok sinirlendirdiğini bilerek yapıyordu.

"Evet, çünkü pişman olacak olduğun şeyler yaptın ve şu an da tam olarak pişman olman gereken kısımdayız."

"Sence yeterince pişman değil miyim?"

"Öyle misin?"

Stephen Tony'nin üstüne yürüdü.

"Gerçekten ona bir daha bağırmayacak kadar pişman mısın?"

Tony sustu. Hala öfkeliydi ama sustu. Çünkü olay bağırmak değildi ki sadece. Bunu anlatmaya değer bulmadı, Tony şu an Stephen'dan ölesiye nefret ediyordu.

"Pişmanım desem mutlu olacak mısın? O sıçtığımın büyücü kıyafetleriyle Cinco De Mayo* dansı falan yapacak mısın?"

İkisi de sustu. Kimse neden Stephen'ın böyle davrandığını bilmiyor, anlam veremiyordu. İlk günden beri karamsar şeyler söyleyip duruyordu. Peki ya bu ulu büyücü kılıklı şeyin bir bildiği var mıydı?

Belli bir süre sonra S.H.I.E.L.D.'ın özel doktorlarından biri odadan çıktı. Başta Tony olmak üzere herkes başına toplandı.

"Düşerken herhangi bir şeye tutunmaya çalıştığı, buna bağlı olarak da tutunmaya çalıştığı şeyin kırılıp vücudunda yara açtığı teşhisine vardık. Kan kaybının bu kadar çok olması da bu yüzden. Düşme onu fazlasıyla sarsmış olmalı ki birkaç organı iç zarar görmüş. Maalesef ki kan kaybı da biraz fazla."

Art arda gelen kötü haberlerin sonucunda Tony'nin artık eli ayağı titremişti. Doktor, gözlüğünü çıkarıp cebine koydu. Elini Tony'nin omzuna atıp sıvazladı.

"Merak etmeyin Bay Stark, kurtarılamayacak gibi değil."

Tony ani umudun gelmesi ile kendini toparlamaya çalıştı. Herkesin ona baktığını fark edince tüm bu olanların etkisi ile birleşince daralmış, cama doğru yaklaşıp hava almaya başlamıştı.

This Is Him Trying ||Irondad AU||Where stories live. Discover now