Pt.1:Artemisinkolyesi✨

2.8K 141 572
                                    

____________________________________

"Arzular ve hırslar aklın sesini duymazlar."
____________________________________

W.Shakespeare
.
.
.

God's Pov;

Ölüm, savaş, insanlar, cansız bedenleri, kan, daha çok kan, et parçalarına saplanmış iri keskin çelikler, kılıçların çarpışma sesleri, acı dolu çığlıklar, ağıtlar, intikam ve zevk dolu kahkahalar...

...

Ellerinde parmaklarından aşağı süzülen koyu kırmızı sıvıyı boş bakışlarıyla takip ederken kulakları uğuldamaya başladı.

Oturduğu yerde dizlerinin üzerine kalkıp ağır postallarından tekini ayağa kalkmak için ileri attığında altında kalan kan gölünden damlalar sıçrayarak kirletmişti temiz yüzünü. Burnuna dolan yoğun kan kokusuyla dudaklarının kenarı yavaş yavaş kıvrılmış, gömleğinin kolunun ters tarafıyla burnuna çenesine ve dudaklarına dağılmış kızıllığı temizlemişti.

Yeni bir savaş başlatmış, yaralanmış, yaralamış, dinlemiş, zevk almış ve yine kazanmıştı.

Üzerinde her zaman olduğu gibi onun için taşıması kolay yüklü bir gurur ve bunun beraberinde getirdiği ukâla bir gülümseme vardı.

Az önce yüzünü parçaladığı adamın kılıcını cansız parmaklarından çekip aldı.

Kendi kılıcını kınına yerleştirip ayağa kalktığında terden yüzüne yapışmış uzun tutamlar rüzgarda geriye doğru savrulmuş zevk dolu ifadeyi ağırlayan yüzünü açığa çıkarmıştı.

Yavaş adımları belli bir yönü işaret ediyor, hedefine yaklaştıkça dudaklarındaki sırıtış gittikçe büyüyordu.

Ağır çamur ve kan lekeleri ile dolu postallar kurumuş otların üzerinde diz çöken bir bedenin yanında durduğunda kendinden emin bir kıkırtı çıkmıştı dudaklarından.

"Kaybettin."

Dizlerinin üzerinde can çekişen bedenin tıslamalarını duyarken az önce aldığı kılıcı gözlerini kırpmadan olağanüstü bir güçle kendine nefretle bakan bedenin katlanmış bacaklarının arasından sert toprak zemine geçirmişti.

Etin ikiye ayrılma sesi kulaklarına çalınırken acıyla bağıran bedenin yanına çökmüş fazla kan kaybından hareket dahi edemediği için uzun ince parmaklarını adamın boynunda asılı duran iri parlak mor taşlı mücevhere atmış, sert bir çekişle avcunun arasına almıştı.

"Ve ben kazandım."

Her zaman olduğu gibi...

Pürüzsüz taşı parmaklarının arasında sıkıp yerinde doğrulmuş, fiziksel olarak bütün gücünü kaybetmiş olan bedenin burnuna sertçe postalın topuğunu geçirmiş, tamamen bilincini kaybetmesini sağlamıştı. Beden arkaya doğru devrilirken yüzünde yer etmiş küçümseyici bakışlarını üzerine dikmiş kendi kendine fısıldamıştı.

"Pislik herif."

Uzun kemikli parmaklarının arasından taşın bağlı olduğu paslanmış zincir sarkarken, arkasına bile bakmadan terketmişti sonunu getirdiği bu yeri. Ne de olsa yıllardır peşinde olduğu mücevheri bulmuştu.

iasis || hyunho 'sWhere stories live. Discover now