XLVIII | u z a k l a r

29.4K 3K 10.3K
                                    


Merhaba canım Hükümran ailesi.
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım, satır aralarımız boş kalmasın. Keyifli okumalar dilerim. ✨

29 Ekim'de Antalya kitap fuarında olacağım. Tekrar hatırlatayım. Hepinizi bekliyorum. 🖤

Dedublüman - Belki
Sezen Aksu - Sen Ciddisin

HÜKÜMRAN

48

"UZAKLAR"


Palermo'da geçirdiğim onuncu ayı da geride bırakırken, Lorenzo Martini'nin aslında Mustafa Kayhan olduğundan emin olmuştum. Bu konuda herhangi bir kanıtım yoktu fakat artık şüphem de yoktu. Lorenzo Martini geçmişte Mustafa Kayhan'dı ve başka bir ihtimal, söz konusu olamazdı.

Yine çetrefilli bir yalanın, iç içe geçmiş tuzakların tam ortasındaydım. Şimdiye kadar hep durmak zorunda kalmıştım fakat artık beni burada olmaya mecbur eden bir sebep kalmamıştı. Ne zaman kurtulacağımı bilmiyordum fakat nasıl kurtulacağımı biliyordum.

Elimde Lorenzo'ya karşı güçlü bir silah olmalıydı.

Lorenzo Martini'nin, Mustafa Kayhan olduğunu ispat etmek zorundaydım.

Aklımda birden çok soru vardı. Lorenzo'nun neden böyle bir yola girdiği, neden kendi hayatından tamamen vazgeçmek pahasına bambaşka biri olmayı seçtiği, neden Kartal'ın hayatını mahvettiği ve dahası... Hiçbirinin kesin bir cevabı yoktu fakat öğrenecektim. Şimdilik hiçbir şeyin farkında değilmişim gibi davranmaya devam etmekten başka bir çarem yoktu.

Rafet Ercüment'le tanıştığımız akşam, Feza'yı yolda tesadüfen görmem, neyin içine düştüğümü anlamam için gönderilmiş bir işaretti. O akşam farkına vardığım gerçek sadece bir ihtimalden ibaretti fakat zaman geçtikçe emin olmuştum.  Günlerce Mattias'ın evinde kalmam bile bir delildi. Lorenzo, Feza ile karşılaşmamı istememişti.

Bir şekilde harekete geçmem gerektiğini anladığımda, yaptığım ilk şey internete bağlanabileceğim bir cihaz aramak oldu. Mattias'ın evinde kaldığım günler boyunca hem telefonuna hem de bilgisayarına göz dikmiş ve şifresini çözmeye çalışmıştım ama başaramamıştım. Bilgisayarında çok haneli karmaşık bir şifre vardı. Daha önce birçok kez şifreyi gözümün önünde tuşlasa da ne olduğunu çözememiştim. Telefonu ise yüz tanıma sistemiyle açılıyordu. Şifreyle açtığına hiç denk gelmemiştim. Fakat pes etmemiştim. Bir şekilde internete erişim sağlamam gerekiyordu. Aklıma gelen ikinci yol ise, daha önce denediğim yol olmuştu.

Bir akşamüstü evde oturmaktan çok sıkıldığımı ve dışarı çıkmak istediğimi söylediğimde Mattias beni akşam yemeği için güzel bir mekana götürmüştü. Oturacağımız masayı ben seçmiştim. Havadan, sudan ettiğimiz sohbetler sırasında sürekli lavaboyu gözetlemiş ve lavaboya giden yaşlı bir kadın olduğunu fark ettiğimde lavaboya gitmek için müsaade istemiştim.

Mattias o akşam dışarı çıkma sebebimizin ne olduğunu anlamamıştı.

Yine aynı taktiği kullanarak telefonunu kullanmak istediğim kadın, telefonunu tereddütsüzce vermişti. Hiç oyalanmadan  Mustafa Kayhan'ın adını aratmış ve ölümüyle alakalı haberlere tıklamıştım fakat bir tuhaflık vardı ki hiçbir sitede konuyla alakalı detaylı bir haber yoktu. Olan haberlerde de kendisinden önce babasının adı geçiyordu. Esas aradığım şey, Mustafa'nın vurularak öldürüldüğü günün detayları değil, ona ait bir fotoğraftı ve aradığımı bulmam birkaç dakikaya bedel olmuştu. Bu nedenle fotoğrafa uzun uzun bakamamıştım. Kadın işini bitirip telefonunu istediğinde telefonu vermek zorunda kalmıştım.

HÜKÜMRAN (KİTAP)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin