-Softcore-

144 21 69
                                    

Sınıftan çıktığım gibi sırt çantamın ağırlığını tamamen unutmuş ve koşmaya başlamıştım. Deponun önüne geldiğim anda ellerimi dizlerimin üzerine koyup soluklanmaya çalışmıştım derin derin nefes alıp verirken bir anda arkamdan belime sarılan küçük bedenle irkilmiş ve hızlıca yerimde dikleşmiştim. Arkamdan gelen tanıdık kıkırdama sesleri ile hızlıca arkamı dönmüş ve gördüğüm yüz ile gülümsemeye başlamıştım. Soğuktan pembeleşmiş yanakları ve koştuğu gayet belli olan alnına yapışmış sarı saç telleriyle her zaman ki gibi müthiş görünüyordu.

Sun; Hoonie~ Bugün depo dışında bir yere gitmeye ne dersin?

Her zaman olduğundan çok daha fazla neşeli çıkan sesiyle sorduğu sevimli soruyu hiç düşünmeden kabul etmiş ve kendimi Sunoo'nun kontrolüne teslim etmiştim.

Hoon; Tabi olur güneşim.

Sunoo okulda ki diğer öğrencileri hiç takmadan elimi tutmuş ve beni okulun kapısına doğru sürüklemeye başlamıştı. Bugüne kadar hiç ilişkimizi konuşmadığımızın hatta birbirimiz hakkında neredeyse hiç konuşmadığımızın farkındaydım ve bugün her nerede olursa olsun bu konuyu açacaktım.

Hoon; Sun...

Sun; Aa...efendim Hoonie?

Hoon; Bisikletimle gidebiliriz gitmek istediğin yere.

Belliki bir bisikletim olduğunu bilmeyen Sunoo şaşırmış bir şekilde olduğu yerde kalırken bende onu belinden tuttum ve bisikletimi bağladığım yere doğru ilerlemeye başladım. Hesaba katmadığım şey ise bizimkilerin de orada olup kendi bisikletlerini alıyor olmalarıydı. Kendi bisikletine oturmuş Jake'in kendisininkini çözmesini bekleyen Heeseung Hyung ve yere çömelmiş Jake'e nasıl olupta şifresini unutacak kadar salak olduğunu soran Jay. Evet bizim tayfanın da olaysız günü olmuyordu ben ne yapabilirdim ki? Sunoo'nun elini hiç bırakmadan bizimkilerin yanına kadar gelmiştim artık.

Hoon; 151102 denedin mi??

Jake'in sonunda şifreyi hatırlayıp sevinç nidaları çıkarmasına mı yoksa Jay'in seninle arkadaş olurken ki beynimi sikiyim bağırışlarına mı Heeseung'un hayvan gibi kahkahalarına mı gülsem bilemiyordum. Sunoo'dan tarafa baktığım zaman onunda en az benim kadar eğlendiğini fark etmiş ve mutlu olmuştum. Sonuçta sevdiğim kişinin arkadaşlarımı sevmesi gerekti öyle değil mi? Arkadan Sunoo'nun isminin söylenmesi ile hepimizin bakışları o tarafı bulmuştu.

Niki; SUNOO HYUNG!

Won; Bağırma zaten iki adım ötede...

Sunoo koşarak arkadaşlarının yanına gitmiş ve sırıtarak onu izleyen beni kendi ekibimle tek başıma bırakmıştı.

Jay; Ohoooo bizimki çok aşık olmuş.

Jae; Harbiden haa sırtışa bak şunun.

Hee; Ahh birde en küçüğümüz, küçük kardeşim benim...

Jae; Biraz daha öyle baktığını görürsem Sunghoon'dan hoşlandığını düşünücem.

Hee; Çocuğum o benim.

Sunoo sonunda yanıma geldiği zaman bende bisikletimi çözmüş ve bisikletin önüne binmiştim minik bedende arkamdaki yerini aldığı zaman ellerini belime koymuş ve bisikletin pedallarını çevirmeye başlamıştım.

Hoon; Nereye gidiyoruz güneş?

Sun; Haha, çalıştığım kafenin oraya gideceğiz!

Rüzgardan dolayı duyulmayan boğuk sesi ile gideceğimiz yeri söylediği zaman bende yönümü güneşimin istediği yere doğru çevirmiştim. Arkadan gelen melodik güzel ses şarkı söylemeye başladığı zaman bende artık şarkıya eşlik ediyordum.

°•You've been my muse for a long time
You get me through every dark night

I'm always gone, out on the go
I'm on the run and you're home alone
I'm too consumed with my own life

Are we too young for this?
Feels like I can't move

Sharing my heart
It's tearing me apart

But I know I'd miss you, baby, if I left right now

Doing what I can, tryna be a man
And every time I kiss you, baby

I can hear the sound of breaking down•°

Softcore-The Neighbourhood

𝐋𝐢𝐬𝐳𝐭𝐨𝐦𝐚𝐧𝐢𝐚//•𝒔𝒖𝒏𝒔𝒖𝒏•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin