"Aşırı korkuyorum rezil olmaktan..."

98 10 150
                                    

Medya; Can Ozan - Sar Bu Şehri

•••

Satır aralarında buluşalım..!

Keyifli okumalar 🫶🏻

💥💧💥

Kumral çocuk için son damla olmuştu bu artık. Sarışın kızın gözlerinin önünde eriyip gitmesine izin vermeyecekti. Berrak'a çok fazla tolerans göstermişti. Artık bitecekti. Sarışın kızı orada o vaziyette bırakıp kantinde olduğundan emin olduğu bilinmeyenin yanına gitmek için ayrıldı çatı katından. Takip edildiğini bilmeden...

💥💧💥

Sarışın kız, Berrak, elindeki içecekten bir yudum aldı keyifsizce. Bu durum onu mutsuz ediyordu. Canını sıkıyordu. Elbette Berk'in onu köşeye sıkıştırmasından bahsediyoruz. Kabul etmek istemese de müdürün oğlu zeki çıkmıştı. Ve tek bir şey bile yapamamıştı dünden beri. Sadece bir piyon gibi kumral çocuğun yeni hamlesini bekliyordu.

Sıkıntıyla karışık derin bir nefes aldı. Cebindeki telefonunu çıkarırken kantinin kapısında bir gürültü koptu. İfadesi çatılırken bakışları oraya döndü. Kumral çocuk büyük bir hırsla içeri girdi. Yanına ilerlemeye başlarken kaşları şaşkınlıkla havaya kalktı. Ne diyeceğini merak etmiyor değildi açıkçası.

Ancak sarışın kızın tahmin ettiğinin aksine kumral çocuk hiçbir şey söylememiş onu kolundan tuttuğu gibi dışarı doğru sürüklemeye başlamıştı. Sarışın kız afallamış elindeki içecek kutusu yeri boylamıştı. "Ne yapıyorsun ya? Bıraksana kolumu.." Mırıltısının aksine çocuk onu bir saniye bile dinlememiş peşinden sürüklemeye devam etmişti.

O an Hazal'ın durumundan dolayı içeride pek bir kişi yoktu. İçeride olanlar da dışarı çıkmıştı zaten.

Kumral çocuk kızı bahçeye doğru sürüklüyordu. Fakat koridorun ortasında kolunu sertçe kendine çekti kız. Oğlanın da durmasına sebep olmuştu bu. "Ne yapıyorsun sen ya?" Kumral çocuk aralarındaki bir adımlık mesafeyi kapatıp konuştu. "Asıl sen ne yapıyorsun Berrak? Ne yaptığını sanıyorsun ya?" Sert bir sesle mırıldanmaya devam etti. "Ben sana tek bir şey daha paylaşmayacaksın demedim mi Berrak? Demedim mi?"

Sarışın kızın kaşları çatıldı. "Ne paylaşmasından bahsediyorsun sen?" Oğlanın kendine has gülüşü duyuldu etrafta. Telefonunu çıkarıp kızın gözüne sokarcasına gösterdi paylaşımı.

Genç kız endişeyle kafasını iki yana salladı. "Bu-bunu ben paylaşmadım..." Bakışlarını çocuğa çevirdi. "Yemin ederim. Yazıyı da ben yazmadım. Yani yazdırmadım. Hesabın sahibiyle en son dün görüştüm. Haberim yok böyle bir şeyden..." Kumral çocuğun kahkahası hafif bir tebessüme dönüştü. Dudaklarını ısırırken kafasını iki yana salladı. "Kötü bir yalancısın! Ben sana zaten bir kere kandım. İkinci kere aynı hatayı yapmam. O yüzden..." Kıza aşağılayıcı bir bakış gönderdi.

Onun niyetini anlamıştı zaten kız. Çocuk gitmek için bir hamle yaptığında yapıştı koluna. "Sana yalan söylemiyorum." Sert bir sesle fısıldadı. "Bir şey yapmadım ben. Senin sayende. Bağladın elimi kolumu. Azdı bile yaptıklarım. Yaşadıklarımın bin mislini yaşatacaktım ona. Hepsini hak ediyor. Hep-" Sözlerini kesen kumral çocuğun soğuk cümlesiydi. "Ölmeyi de mi?" Kızın bakışları değişti. "Söylesene! Ölmeyi de mi hak ediyor? O kız bugün senin yüzünden çıktı bu binanın tepesine... Atlayacaktı! Öldürecekti kendini! Senin yüzünden!" Az önce dingin olan halinden eser kalmamış çoktan sinirleri  bozulmuştu. Öfkesini kusacağı kişi de elbette sarışın kızdı. "Ben de gerekeni yapacağım elbette... Bunun bedelini ödeyeceksin..."

ÇağHaz ( Ara Verildi )Where stories live. Discover now