and

385 54 0
                                    

#03

yağmurlu sonbahar akşamı. günler, saatler, dakikalar ve düşünceler birbirini bozulmuş plak misali tekrarlıyor. soğuktan ısınmak adına girdiğim bir kafede içeriyi kaplayan kahve kokusu oksijen gibi kaplıyor tüm akciğerlerimi. tüm gerçekliklerden kaçmak adına okuduğum kitaplar önümdeki masanın üzerinde düşüncelerim misali dağınık şekilde dizilmişti. küçük bir göz gezdirdiğimde william shakespear'in kitaplarıyla karşılaşıyorum. romeo ve juliet, hamlet, othello, antonius ve kleopatra gibi bir çok imkansız aşkları kendinde taşıyan o kitaplar kaçmak istediğim gerçeklikleri tekrar tekrar beynimin içinde yankılanmasına neden oluyordular.

"Gojo..." diye mırıldanıyorum ve siyah bakışlarım camdan dışarıya kaydırıyorum. yağmur o deniz kıyısına gitmememi istercesine yağıyordu, özlem duygusu zehir gibi tüm bedenimi ele geçirirken çaresizce derin bir iç çekiyorum. öylesine sipariş ettiğim kahveden bir yudum alıp oturduğum koltukta geriye yaslanıyorum. aşk bana yasaklanmıştı, benim gibi bir günahkar sevemezdi kimseyi ama.. ama ben bozuyorum tüm bu kanunları ona ulaşmak adına.

sevgilim, senin varlığın
ilacıdır bedenimdeki her hastalığın

yorgunluktan kapanacak dereceye gelen siyah bakışlarımla etrafı seyderken karşılaştığım şeyler tüm tesadüflere inanır hale geliyorum. nerede görsem tanırdım ben onu, sesini nerede duysam tanırdım, tüm varlığını ezberlemişti şu lanetli kalbim ve işte şimdi onu, Gojo Satorunu gördüğümde mutluluk dediğimiz o nadir bulunan duygu tüm bedenimi kaplıyor. kafasını masaya koymuş uyuyordu melekleri andıran genç, yorulmuş olmalı diye düşündüm kendi kendime ve ayağa kalktım. onu yakından görmek istiyordum, tekrar tekrar izlemek istiyordum. huzur denilen şeyi tatmak istiyordum onunla beraber, her adımımda daha da yaklaşıyordum o sevdiğim adama, amma velakin içimi bir huzursuzluk kaplıyordu. buna rağmen yaklaştım satoru'ya ve hep yumuşak olduğunu hayal ettiğim saçlarını okşamak adına eğildim ona doğru, parmaklarımı usulca uyuyan gencin saçları arasından geçirirken kalbimde beni delmek istercesine atıyordu.

daha fazla eğildim, daha fazla ve daha fazla, yüzüne yaklaştığımdaysa durdum. onu beyaz tenini kendi lanetlenmiş bedenimle kirletmek isteği artıyordu içimde, kana susamış bakışlarım onun mavi gözlerinde huzur bulurdu belki ve onun dudaklarını belki benim dudaklarıma mühürlersem tamamen benim olur düşüncesi yiyip bitiriyordu içimi. varlığı, karşımdaki gencin varlığı benim var oluş nedenimdi.

seni sevmek
bana verilen bir ceza mıydı?

kirli düşüncelerimin farkına vardığımda duraksadım, kendime küfürler ederek Satoru'yu uyandırmamaya çalışırken karşısında geçip oturdum. onu izlerken tekrar tekrar kendime sinirleniyorum. bir anda önümde hareketlilik seziyorum ve bakışlarım dönüyor o tarafa doğru.

"Vaay, çok iyi uyudum." diye esniyor ta ki karşısında beni görüp donana kadar. parmağıyla beni gösterirken bir taraftan şaşırmış yüz ifadesiyle bakıyor bana. "sen kimsin ve ne zamandır burada oturuyorsun?" sorusuna karşılık cevap vermek için sessizce bekliyor beni.

"bu yakınlarda şemsiyeni vermiştiniz bana ve biraz önce geldim, sizi görünce şemsiyenizi geri vermek istedim." biraz önce onunla bağlı olan düşüncelerim tamamen hiç düşünmemişim gibi davranarak yanımdaki şemsiyeyle beraber ona döndüğümde sevdiğim o mavi gözleriyle karşı karşıya geldim, yutkunamadım bir an. sanki beni tüm gerçekliğimle beraber tanıyormuş gibi bakıyordu. kendine çeken bir gücü vardı ve ben kapılırsam her an kaybolacakmışım gibi hissediyordum.

"ha hatırladım evet teşekkür ederim." diyor hafif bir gülümsemeyle ve elimdeki şemsiyeyi alırken bakışlarındaki garipliği seziyorum.

"rica ederim Satoru."  ağzımdan kaçırdığım ismi karşısında yüzünde şaşkınlık mı yoksa mutluluk mi anlamadığım belirsiz bir ifade alırken ikimizin de telefonuna mesaj geliyor ve işte o an anlıyorum içimdeki huzursuzluğun nedenini. anlıyorum o an kaderin benim için hiç iyi yollar çizmediğini ve işte o an anlıyorum dünyaya cezalandırılmak adına gönderildiğimi.

ne haince bir oyundu bu oynamak için,
bana böyle hissettirmek için
ne haince bir şeydi yaptığın,
seni düşünüp durmama izin verişin

ocean eyes¦satosuguHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin