3

198 40 28
                                    

Loki yatakta gelişigüzel bir şekilde yatmış, tavanı izliyordu. Isaac'in yanında kalmaya başlayalı birkaç ay olmuştu. Adamın kişiliğini az çok çözmüştü. Neşeli, şakacı ve hiperaktif bir mizacı vardı. Loki'ye karşı nazik davranıyordu. Çocuk rolü yapmak yerine erken olgunlaşmış bir çocuk rolü yapmayı tercih etmişti. Aslında o kadarda kötü sayılmazdı. Onu zorlayan tek şey Isaac'in fazla enerji dolu olmasıydı. Loki daha çok sessiz sakin ortamları ve yalnız kalmayı tercih ederdi. Ama maalesef ki şuanda böyle bir seçeneği yoktu.

Birlikte geçirdikleri zamanda Isaac ona büyücü dünyası hakkında bilgi vermişti. Çoğu adamın zihninde gördüğü şeylerdi. Bu yüzden sadece biraz rol yaparak sevgili amcasını kandırmıştı.

Loki kısa sürede bulunduğu bedene alışmıştı. Dış görünüşü çocukluğuna fazlasıyla benziyordu ve bu yüzden belli bir derecede göz aşinalığına sahipti. Adını da Loki olacak şekilde değiştirdiği için pek sıkıntı olmuyordu. Tabi Isaac'in onun diğer isimlerini kullandığı gerçeği görmezden gelinirse.

Loki, Ravenclaw kütüphanesinde oturmuş kitap okuyordu. Bu dünyadaki zayıf sihir hakkında bilgi edinmesi fena olmazdı. Hayır, fanileşmiyor. Sadece ortama ayak uydurmak denen şeyi yapıyor. Diğer bir deyişle adaptasyon. Okumaya devam ederken önünde beliren ev ciniyle kafasını kitaptan kaldırdı. Ev cini saygıyla eğildi ve Loki kalkmasına izin verdiğinde konuşmaya başladı.

"Genç efendi, lord sizi yemek salonunda bekliyor."

"Anladım. Gidebilirsin."

Ev cini bir kez daha saygıyla eğildi ve ortadan kayboldu. Loki elindeki kitabı kapattı ve kütüphaneden çıktı. Cisimlenebilirdi ama yürümeyi tercih etmişti. Bu zayıf vücudu biraz güçlendirmezse daha kılını kıpırdatamadan ölmüş olurdu. İkinci kez ölmek yapılacaklar listesinde yoktu. Asgard'daki saray kadar şaşalı olmasa da malikanenin koridorları epey süslüydü. Belli ki büyücülük dünyasında asil soylara önem veriliyordu ve Ravenclaw hanesi de Loki'nin öğrendiği kadarıyla oldukça köklü bir haneydi.

Yemek salonunun önüne geldiğinde düşüncelerini kafasının bir kenarına attı ve içeri girdi. Isaac çoktan salona gelmiş, onu bekliyordu. Açık olmak gerekirse Loki Isaac'e amca demeyi reddediyordu. Kendisi ondan binlerce yıl büyükken bu adama amca demeyi gururuna yediremiyordu. Koskoca kötülük tanrısı 30'larında bir adama amca mı diyecekti? Kesinlikle utanç verici olurdu.

"Otursana Loth."

Loki, Isaac'in konuşmasıyla ikinci kez kapıldığı düşünce dünyasından çıktı ve sofraya oturdu. Sofra çeşit çeşit yiyecekle bezenmişti.

"Kütüphaneyi epey sevdin sanırım."

"Mhmm. Oldukça geniş ve içinde her çeşit kitap var. Sevmemek elde değil."

"Sevmene mutlu oldu ama arada bir oradan çıkmayı unutma. Kardeşim gibi işkolik bir kitapkurdu olmamanı tercih ederim."

Loki, Remus'tan haberi olmasına rağmen bilmiyormuş gibi davranarak kafasını kaldırdı ve sordu.

"Kardeşin?"

"Evet. Teknik olarak yarı kardeşim ama o kadar da önemli değil. Remus Lupin adında bir amcan daha var. Kendisi şuan bir görevde olduğu için İngiltere'de değil. Birkaç yıl daha da burada olmayacak gibi duruyor. Dumbledore'a ne kadar bağlı olduğu ve ne kadar işkolik olduğunu düşünürsek muhtemelen sen Hogwarts'a gidecek yaşa gelene kadar ancak burada olur."

"Gerçekten o kadar meşgul mü?"

"Tam olarak bilmiyorum. Dumbledore onun ne yaptığı hakkında tek kelime etmiyor ve Remus'ta Dumbledore'un istediği gibi bu konuda sessiz kalıyor. Sana bir sır vereyim Loth. O ak sakallı bunak oldukça manipülatif biri. Eğer sana yaklaşmaya çalışırsa onun oyunlarına sakın kanma."

Ondskans återkomstHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin