slow down

1.3K 53 231
                                    

öncelikle söylemem gerekirse, tamamen edebiyat ödevim için şarkı ararken aklıma gelen bir kurguydu tamamen gelişi güzel yazıp düzeltmeyeceğim, hataları mutlaka olur fakat geri dönüp okumayı bile düşünmüyorum o yüzden saçma kısımlar bile olabilir.

tamamen şarkının bana hissettirdiği şeyleri yazdım, eğer taekook bu şarkıyı yaşasaydı böyle yaşardı.

umarım tatmin eder.

...
Boş ve karanlık sokaklar. Her bir köşesinde farklı bir şey oluyor. Kimisi sokağın en karanlık kısmında öpüşüyor, elliyor birbirini. Kimisi ise kendisini zehirleyecek bir şeyler alıyor birilerinden.

Ben ise benim olana gidiyorum.

Karanlık sokağın bir köşesinde o da buradaki herkes gibi. Tahminimce sabah aldığı içkiyi yudumluyor şuan, ben de uyuşturucuya biraz para harcadım, onun yanına gidebilmek için.

Her zaman oturduğu yere yönelttim adımlarımı, manzarayı izlemeyi severdi. oturduğu kaldırım taşının arkasından onu izledim biraz. Elindeki büyük şişeyi tutmakta bile zorlanırken uzun saçlarını karıştırdı rüzgar, ardından elleriyle düzeltti tutamlarını.

Daha fazla izlemeye dayanamadım benim olanı, bir adım daha atarak kaldırımın diğer tarafına geçtim ve yanına oturdum küçüğümün. "Biraz ister misin" diye sordu kısılmış fakat parlaklığından ödün vermeyen gözlerini yüzüme dikip, elindeki büyük şişeyi göstererek. "İmkanı yok" diyerek reddettim onu isteksizce gözlerimi izlediğim manzaran çevirmeden. Esrarın üzerine içersem kendime gelmem zor olurdu tahminimce.

Gözlerini üzerimden ayırdığında ise ben izlemeye başladım onu tekrar. Rüzgar saçlarını karıştırıyor, zincirli küpesinin saçına karışmasına neden oluyordu. İnce parmaklarıyla birlikte düzeltmeye koyuldu siyah tutamlarını, özellikle yüzüne gelenleri oldukları yerden alıyor, onu izlediğimin farkında olan hareketleriyle kendini bana gösteriyordu.

Yüzünden ayırdığı siyah tutamları yüzünü açtığında bir kez daha inceledim suratını, yüzündeki minik yara izi dışında her şey aynıydı, bakışları kısılmıştı içkisi yüzünden, yanakları kızarmıştı bir de. Gözlerine yaptığı makyaj hafiften akmaya başlamıştı. Kim bilir ne kadar zamandır buradaydı. Her şeye rağmen giydiği güzel elbisenin içindeki beden benim için yaşıyor, benim için bekliyordu.

"Arabanla mı geldin" dedi izlediği manzaraya ara vererek gözlerime baktığında.

Bende ona cevap verirken siyahlıklarımı onunkilere sabitleyerek konuştum. "Hayır çok esrar aldım, çok geç oldu"

"Ne tesadüf ben de çok içtim" dedi gözlerini benimkilerden çekmeden elindeki büyük, bitmiş şişeyi göstererek gülümsedi.

Onun gülümsemesiyle ben de güldüm ona. Gülümsememi sağlayan tek şey onun gülümsemesiyken, yaşadığım her an boyunca onun gülümsemesiyle güleceğime dair yeminim vardı.

"Gidelim" dedi oturduğu kaldırımdan kalkarken. Elindeki şişeyi her zaman yaptığı gibi uçurum sayılabilecek yerden aşağı yuvarladı ve cam şişenin kırılma seslerini dinledi. Şişenin tamamen parçalandığından emin olduğunda ise adımlarını oturduğumuz yerden uzaklaştırmaya başladı. Ve bende onun arkasından gittim.

"Araban yok, benim de motorum yok Taehyung, evime götüreceğim seni" dedi arkasına bakmadan. Yüzüme bakmayı pek sevmezdi sanırım, belki de sevmediğindendir yüzümü, onun kadar güzel olmadığımdandır belkide. Yola bakarak yürürdü hep, otururken ise manzarayı seyrederdi. Ben ise onun yanına, oturur arkasından yürürdüm. Konuşurduk aynı zamanda. Konuşmasak bile anlardık birbirimizi, çoğu zaman konuşmazdık da zaten.

slow downحيث تعيش القصص. اكتشف الآن