tevbe

38 9 3
                                    

Şehrin manzarası adeta bir kartpostaldan çıkmış gibi duruyordu. Bugünün dirilerini yarın göğsüne saklayacak topraklar bembeyaz kar ile süslenmişti ve havada tatlı bir soğuk vardı.
Iki katlı kafenin ikinci katında ki sandalyesine kurulan genç adam manzaradan gözlerini çevirip karşısında oturan genç adama baktı.
Az evvel izlediği huzur verici manzara karşısında yeni odağı ağladığı ilk bakışta anlaşılan, göz altları şişmiş genç adamdı.
Genç adam derin bir nefesi ciğerlerine armağan etti.
Ağır bir yükten kurtulmuscasına hafiflikle son sözlerini sarf etmeye başladı.
- Ben yıllarca rabbime ihanet ettim razı olmayacağı bir hayat yaşadım, sen benim yolumu takip etme. Ben tevbe ettim son nefesime kadar bağışlanma dileyeceğim.

Genç adam sözleri henüz bitmemişti ki ayağa kalktı. Nacizane dinleyici de ona eşlik ederek ayağa kalktı.

- Bu beni son görüşün çünkü bu benim yeni hayatımın ilk eski hayatımın son günüdür. Unutma! Rabbinin şah damarından daha yakın olduğunu unutma! Yüreğin daraldığı, dünya üstüne üstüne geldiği vakit rabbinin bie inşirah ferahlığı ile sana rahatlık vereceğini unutma! Seni her an izlediğini, hiç kimsen kalmadığı düşündüğün anlarda rabbinin seni yalnız bırakmadığını unutma! Tüm dünya senden vazgeçse bile rabbinin senden vazgeçmediğini unutma!
Genç adam sözlerini bitirdi ve veda dahi etmeden gitti. Arkasında darmadağınık aslında hiçbir zaman olmadığı kadar toparlanmış bir adam bırakıp gitti.

Dünyadan soyutladı. Dalgınca arka cebinden çıkardığı cüzdandan masanın üstündeki çayların parasını çıkardı ve masaya bıraktı. Cüzdanı eski yerine koyup yanaş adımlarla binadan çıktı.
Yıllarca alni secdeye varmamış bir baş, zikir çekmemiş bir dil, namahremle hemhal olmuş gözler, harama geçmiş bir boğaz ile oradan oraya savruluyordu.
Artık hiç birşey eskisi gibi olamazdı. İnşirah ferahlığı yüreğe bir kere girdi mi o yürekte ıman baş tacı olurdu. Ömrünün geri kalanını  elif gibi dimdik geçirmeli yalnızca secdede vav gibi eğilmeliydi.
Genç adam tüm geçmişini yok edip deniz kenarına geldi. Denizi iyi giren bir banka oturdu, kar usul usul yağıyordu.
Abisi gibi gördüğü adamın tüm nimetlerini, eşini,kızını, işini ve sonunda da sağlığını da kaybettikten sonra asıl nimet olan rabbini bulma hikayesini anımsadı.
Allah bazen kullarindan nimetlerini geri alarak onları sınar hakkı bulmalarını sağlardı.
Abisi gibi gördüğü adamın hayat imtihanın da böyle olmuştu ama kendi böyle olmak zorunda değildi. Sübhanallah diyerek denize baktı.
Gücü hiç bir şeye yetmeyen insanın sunun tek damlasını dahi yapması mümkün değildi.
Eserlerin arkasında gizli ama bir o kadar da açık bir vaziyette büyük bir sanatkar vardı.
Tekrar hayrete düştü.
Eserler müthiş, sanatkar mükemmel
-Sübhanallah   
-Sübhanallah
-Sübhanallah

kurs günlüğüWhere stories live. Discover now