'gül'

191 20 2
                                    

Fakülteden çıkan çocuk etrafına bakmadan sinirli adımlarla otobüs durağına ilerliyordu. O kadar siniri bozuktu ki yürürken yanından geçen insanlara çarpmıştı ve bunu fark edememişti bile. Sebebi de Changbin'in söyledikleriydi elbette. Açıkça görüntüsünü küçümsemişti. Böyle görünmeyi o seçmemişti.

Changbin ile tanıştıkları günden beri atışıyorlardı. Fakülte de birbirlerini gördüklerinde yollarını değişiyorlar, dil çıkarıyorlar ya da göz deviriyorlardı. Pek uyuşmuyorlardı yani.

Buna rağmen söyledikleri sanki çok yakından tanıdığı ve sevdiği biri söylemiş gibi canını yakmıştı çocuğun. Nedenini o da bilmiyordu ama özel birşeye de bağlamıyordu. Yani kim ona insandışı varlık dese kırılırdı.

Otobüs durağına yaklaştığında omzuna dokunan elle arkasını döndü. Karşısında Changbin'i görmesi onu şaşırtmış ve sinirlerini alt üst etmişti.

"Ne yapıyorsun burada?" Normalden daha kalın olan sesiyle konuştuğunda Changbin korkudan arkasına bakmadan kaçabilirdi. Ancak gönlünü alması gereken bir Felix vardı ve bu işleri daha da çıkmaza sürükleyecekti.

"Özür dilemeye geldim." Felix kaşlarını çattı ve biraz uzaklaştı. Aynı zamanda otobüsün gelip gelmediğini kontrol ediyordu.

"Ne için?" Changbin onun bu tavrıyla daha da gerilirken derin nefes aldı. Arkasında sakladığı gülün sapını biraz daha sıktığında Felix ona hala korkunç ifadesiyle bakıyordu.

"Bugün ki konuşma için. Beni yanlış anladın. Seni kırmak istemedim iltifat etmeye çalışı-"

"Kırmak mı? Beni kırabileceğini mi düşünüyorsun Changbin? Sadece 1 aydır tanıdığım bir insansın. Bendeki yerin ne ki beni kıracaksın?" Kırmıştı. Hem de fazlasıyla.

"Kırılman için beni tanımana veya sevmene gerek yok Lee." Söyledikleri Changbin'i de sinirlendirmişti. İlk önce olayı yanlış anlıyordu. Sonrasında aslında ona iltifat eden Changbin kendi dersini asarak ona ettiği iltifat yüzünden özür dilemek zorunda kalıyordu. Aldığu karşılık bu muydu?

"Sadece özür dilemek için geldim."

"Bir özür söylediklerini geri almaz. Ayrıca neyi yanlış anladım acaba? insan dışı varlık dedin bana. Ne anlaman gerekiyordu? Bereket perisiymiş de iltifat etmeye çalışıyormuş da. İltifat etmeyi bile beceremeyen beceriksizin tekisin Seo! Eğer böyle iltifat ediyorsan hayatının sonuna kadar sussan yeridir. Gerçi ne bekliyordum ki? Okulda ki tavrından anlamlıydım senin nasıl biri olduğunu. Jisung'un arkadaşısın diye sana önyargılı yaklaşmamaya çalıştım. Ama belki de hak ettiğin buydu." Feix ağzından çıkan sözlerin açacağı yarayı düşünmeden konuşuyor ve Changbin'in yüzünde ki hayal kırıklığını önemsemiyordu.

Changbin söylediklerinin bitmesini beklerken yıllar geçmiş gibi hissediyordu. Ve o anki pişmanlığı üstüne bunlar eklenince Felix'in söylediği herşey doğruymuş gibi gelmişti.

"Pekala buraya senden beni yanlış anlayan sen olmana rağmen dersimi asarak özür dilemeye geldim. Beni yanlış anladığın için özür dilerim. Aslında insan dışı varlık derken bir meleğe benzediğini söylemeye çalışıyordum ve sana bereket perisi derken seni küçümsemeyi amaçlamadım. Bunu senin için almıştım ama büyük ihtimalle kabul etmeyeceksin." Changbin gülü ikisinin arasına yere bıraktığında Felix sadece onun ne yaptığını izliyordu.

Yaklaşan otobüs ile Changbin ilk önce arkasını döndü. Sonrasında tekrar Felix'e baktı. "Otobüsün de geliyor zaten. İyi günler." Changbin yüzündeki nazik gülümsemeyi arkasını döndüğü an silmişti. Ellerini cebine koyarken kırılmış kalbi ve ezilmiş gururu ile birlikte açtığı yarayı toparlaması uzun sürecek Felix'i kendisiyle ve pişmanlığıyla baş başa bıraktı.

Felix eğlip yerdeki gülü aldığında çocuğun arkasından bakmakla yetindi. Onu durduracak yüzü yoktu.

Otobüse binip boş bulduğu koltuğa otururken aynı zamanda atışmalarından sonra hiç bakmadığı telefonu çıkarıyordu. Gördüğü mesajlar ile daha da utanırken kafasını kaldırıma sürtmek istiyordu. Belki de hareket eden bu otobüsten atlasa utancı azalırdı.

O gün ikisi için de pişmanlık ve hayal kırıklığıyla bitti. İkisi de kırgındı. İkisi de kızgındı. İkisi de pişmandı. Ve ikisi de bu kavgayı sonlandırmak istiyordu.

hyunjin in your area canım anladınWhere stories live. Discover now