1• Yeni Bir Başlangıç

18 3 2
                                    

Okulun ilk günüydü. 11. Sınıfa geçmiştim o yüzden heyecanlıydım. Okulda tanıdığım insan sayısı azdı. O yüzden ilk hedefim yeni sınıfım da arkadaş edinmekti. Ailem iş için farklı şehirlere ve ülkelere gittiğinden evde genellikle yalnız olurdum.
Ailem liseli bir kızın evde uzun süre yalnız kalmasından korkmuyor nedense ama ben bundan şikayetçi değilim.

Çantamı sırtıma taktım ve anahtarı alıp evden çıktım. Okul evime yakındı o yüzden geç kalsamda sıkıntı olmuyordu.

Okula yaklaşırken öğrenciler çoğalmaya başladı. Arkadaşları ile yürüyenler, gülüşenler vardı ve kendimi ilerde onların yerinde görebiliyordum.
Belki başkaları tarafından durumum tuhaf görünebilir ama aslında hiç tuhaf değil. Tabii ki konuştuklarım var ama arkadaşım yok. Olmamasıda benlik bir durum değil sadece etrafımdaki insanların gerçekten bir arkadaşım olacak kadar bana samimi gelmemesi. Belki bu sene bu durum farklı olur. Açık konuşmak gerekirse bu sene samimi gelsin gelmesin, mutlaka çevre edineceğim çünkü durumumdan ben de sıkıldım.

Yeni sınıfımın kapısında durdum ve tabelaya baktım.

"11-D..."  Kendi kendime söyledim ve sınıfa girdim. Ortalardan bir yer seçmek istiyordum o yüzden direkt oralara bakmaya başladım.

Tam orta sırayı boş gördüğümde hissettiğim bu yıl güzel geçecek duygusunu size anlatamam. Oraya doğru ilerledim ve tam oturacakken birisi sandalyenin üstüne çantasını koydu.

Bu çantayı nerede görsem tanırdım...
Yavaşça başımı kaldırdım ve çantanın sahibine baktım.

"Merhaba Miona.." sahte bir şekilde gülümsedim.

"Merhaba MC, bu yılda beraberiz ne güzel. Sanırım bu yere oturmak istiyordun?" Dedi. Büyük halka küpeleri ve yaptığı pembe göz makyajı gözlerimi kamaştırmaya yetmişti.

"Evet uh...istiyordum."  dedim.

"Tüh, yazık oldu." Dedi ve sıraya oturdu.

Etrafa başka boş bir yer var mı diye bakındım ama biz Miona ile konuşurken diğer kalan yerler tamamen dolmuştu. En son gördüğüm sıra duvar kenarı en öndü.
Sosyalleşmek için en berbat yer.

İç çektim ve o sıraya gidip oturdum.
Tüm bu yıl güzel geçecek modum uçup gitmişti. Şu anda en iyisi sınıf içinde aktif olmaktı. Derslerde olsun öğretmenlerle konuşurken olsun olabildiğince aktif olmam lazım ama insanın canını sıkmayacak bir şekilde.

---

Öğle arasına girmiştik ve ben her hangi bir girişim yapamadım.
Ne yapacağımı düşünmek, uygulamaya koymaktan daha basitmiş. İnsanların benim hakkımda ne düşündüğüne fazla önem veriyorum sanırım.

Midem guruldamıştı. Bu rezilliğimin üstüne gidip yemek yemek istiyordum. En azından açlığımı yatıştırayım.

Yemekhaneye gittim ve atıştırmalık bir şeyler bakmaya başladım. Yemekhanenin yanında küçük atıştırmalık satan bir yer vardı, oradan bir şeyler alacaktım.
Canım tatlı şeyler çektiği için keklere yöneldim. Keki almak için elimi uzattığımda başkasının eli ile çarpıştı. Anlaşılan ikimizde o keki almak istemiştik. Elin sahibine baktığımda kızıl saçlara sahip olduğunu gördüm.

"Ö-özür dilerim.. senin alacağını görmemiştim." Dedi kızıl saçlı çocuk ve elini çekti. Çok kibardı. Sarı gözleri bana güneşi hatırlatmıştı.

"Sıkıntı değil, istersen sen alabilirsin." Dedim ve gülümsedim.

"Ah, hayır sen al. Ben içecek bir şeyler alacağım." Dedi ve o da gülümseyip yanımdan ayrıldı.
Nazik olmasının yanında, gülümsemesi de çok tatlıydı.

Bulmacadaki Düğüm | 707 x MC (Lise) Where stories live. Discover now