4

219 18 15
                                    

Demir ve her zaman yanında takılan arkadaşları her zamanki gibi Yavuz'un pastanesinde oturmuş çay içiyorlardı. Demir'in kafası son bir iki gündür rahattı çünkü her an dibinde bitip onu deli eden Ayaz ortalarda gözükmüyordu. Allah'tan başka ne isterdi bilmiyordu.

"Seninki uzun zamandır ortalarda yok ha." Dedi masaya çayları bırakan Yavuz. Melih ve Ahmet güldüğünde, Demir şimdiden sinir olmaya başlamıştı. 'O bücür oğlan yanımda yokken bile kendini hatırlattırıyor.' Diyip tuzlu kurabiyeyi aldığı gibi geri yerine bıraktı.

"Nereden benimki oluyor Ayaz, kardeşim?" Diye sordu ciddi bir tavır takılarak yanına kurulan oğlana döndü. Uzun zamandır Ayaz'ın başına açtığı belalarla uğraşıp birde arkadaşlarının dalga geçmeleri ile uğraşıyordu.

"Benimki mi? Seninki tabi." Dediğinde omzuyla Melih'i dürttü. Demir tövbe estağfurullah çektiğinde, Melih ve Yavuz kaş göz yapıp kafa salladı birbirlerine. İşte şimdi başlıyorlardı eğlenmeye..

"Yani kardeşim Yavuz doğru söylüyor, insan sevdiği ile uğraşırmış." Dediğinde keyifle arkasına yaslanıp çayını ses çıkararak içti Melih. Yavuz köşede kıs kıs gülerken Ahmet boş boş baktı ikisine.

"Ne alakası var yarram? Ben mi çocukla uğraşıyorum o geliyor bana sataşıyor." Dedi Demir sertçe bardağı bırakırken. Garip hissetmişti birden üstüne gelindiğinde. Durduk yere sinirlenmişti şimdiden.

Eh, boşuna deli Demir denmiyordu.

"Ohoo kardeşim, sen çoktan bitmişsin." Diye alayladı Melih. "Biz Ayaz'ı kastetmiştik zaten." Diye doğrusunu açıkladığında, Ahmet suratını buruştururken Demir afalladı.

"Nasıl yani? Ayaz beni?" Diye sorduğunda devamını getirmeye dili varmamıştı. Yavuz dudaklarını birbirine bastırıp gülmesini durdurduğunda, Melih ciddiyetle kafa salladı.

"Çocuk bir ayrılmadı senden, baksana sürekli onu gör diye neler neler yapıyor." Alaylı tavrına Demir sinir olsada birkaç saniye duraksadı. Ayaz onu sevdiğinden mi uğraşıyordu?

"Lan delirteceksiniz adamı, durduk yere saçma sapan şeyler demeyin." Diyen Ahmet ile Yavuz kaşlarını çattı. Ahmet'in bu konuyu pek sevmediği anlaşılıyordu.

"Hayırdır kardeşim ben Melih ile olsam da rahatsız mı olursun?" Diye sorduğunda kastının Ahmet'in homofobik oluşu olduğunu masadaki herkes anlamıştı. Ahmet'in çakır gözleri alevlendiğinde, kaşlarını çattı.

Melih ise kendi üzerinden verilen örnekle göğüslerini kapatıp omzuyla Yavuz'a vurdu. "Namusumda gözün mü var selvi boylu oğlan?" Diye cilve yaptığında, derdi ortamı yumuşatmaktı.

Çünkü Yavuz'un homofobiklere alerjisi vardı ve son derece homofobik olan Ahmet ile birazdan patlama noktasına gelecek gibi duruyorlardı.

"Melih'e hallendiysen o da senin midesizliğin kardeşim!" Diye bastırdı Ahmet ortada konuşup duran Melih'i umursamadan. Ortada bir gerilim hattı oluşmuştu adeta.

"Melih bi öpsene beni." Dedi Yavuz karşısındaki homofobik oğlanın inadına. Melih gözlerini büyütüp geri yaslandığında, Ahmet suratını buruşturup sigarasından bir dal çıkardı.

"Tamam hadi cıvıtmayın Yavuz." Ortamdaki gerilimi bitebilecek tek kişi olan Demir devreye girdiğinde karşılıklı tersleşen oğlanlar hâlâ birbirine öfkeyle bakıyordu.

"Onu yanındaki orospu çocuğuna de sen." Diye bastırdı Yavuz. Altta kalma gibi bir niyeti yoktu ve bu konuda asla Ahmet'e gün yüzü göstermek istemiyordu.

Elindeki çakmağı sertçe masaya bırakan Ahmet ayaklanıp oturduğu sandalyeyi sertçe geri itti. Pastanedeki müşteriler irkilip tüm ilgilerini onların masasına çevirdiğinde, Ahmet masanın üstünden Yavuz'un yakasına yapıştı.

"Bir daha desene lan!" Diye yükseldiğinde, Demir ve Melih anında ayaklanıp onları ayırdı. Melih öfkeden deliren Yavuz'u zar zor tutarken, Demir kırmızı gören boğa gibi deliren Ahmet'i tutuyordu.

"Ne kuduruyorsun lan homofobik orospu çocuğu!" Yavuz bağırıp Ahmet'e atıldığında, müşterilerden birkaç kişi Yavuz'u durdurmak için önüne geçti.

Ahmet kıpkırmızı olan suratıyla boynunda beliren kabarık damarları ile gerilim hattı gibiydi. "Düzgün konuş lan şerefsiz!" Diye bağırdı. Gözleri öfkeden kararmıştı artık. Garsonlardan iki oğlan Demir'e yardım edip zorlukla çıkardı Ahmet'i kafeden.

Demir onu arka bahçeye sürüklediğinde, yardıma gelen garsona döndü. "Tamam koçum siz geçin içeri." Dediğinde genç garson emin olamadan baktı ikiliye. Ahmet duvarı yumruklamasın diye kolundan tutuyordu Demir.

"Bi su getirseniz kafi, ben ilgilenirim." Dediğinde garson oğlan kafa sallayıp içeri koştu.

Demir zorlukla oturttu eski sandalyeye Ahmet'i. Demir siyah kot pantolonunu düzeltip önüne çöktüğünde, yumruğunu sıkan oğlanın yumruğunu açmaya çalıştı. Ahmet'in dolan gözleri yumulduğunda, Demir göğsüne yasladı onu. "Shhh, sinirinden dedi onu, düşünme oğlum." Dediğinde Ahmet hıçkırmıştı.

Zayıflığından vurulmuştu Ahmet...

"Demir kanıma dokunuyor." Diye fısıldadı ağlayan oğlan. Titreyen elleri durmak bilmiyordu. "Bilmiyor Yavuz, bilseydi der miydi oğlum düşünme öyle." Dediğinde sırtını pat patladı Demir.

Demir arkadaş grubunun babası gibiydi. Derdi olan önce ona koşardı. Olgundu, sır tutardı, güven verirdi...

"İğreniyorum." Dedi göz yaşları dudaklarına sızan Ahmet. Demir anlayışla sırtını sıvazladı. "Haklısın oğlum ama bilmiyordu, kötü niyeti yoktu sakin ol." Dedi sabırla Demir. Titreyen ellerini başına yaslayıp kafasını eğdi Ahmet güçsüzce. Demir gelen garson kıza doğru yürüyüp elinden suyu aldığında, baş selamı verdi kıza. Kız anlayışla karşılık verdiğinde, Demir Ahmet'in önüne çöktü.

"Hadi iç kardeşim." Suyu ona uzattığında, Ahmet titreyen ellerle kavradı bardağı. "İyi misin aslanım?" Diye sordu Demir anlayışla. Ahmet usulca başını salladığında, gözlerini yumup tekrar başını eğdi.

Ahmet'in babası kırk sekiz yaşında bir adamdı. Ahmet her eve geldiğinde birinin altından alırdı babasını. Her seferinde babası hakkında duyduğu edepsiz kelimeler gururuna dokunuyordu. 'İyi siktim babanı.' Derlerdi giderken sırf Ahmet'i delirtmek için. 'Babanın götü gibi güzel mi seninki de?' Diyerek sulanırlardı Ahmet'i sıkıştırıp. Kaç kez kavga edip yara almıştı babasının getirdiği adamlar yüzünden. Gelenler hep genç insanlardı, babası tüm parasını yattığı adamlara yedirirdi...

Homofobik oluşu babasına olan nefretinden gelirdi.

Tüm tramvaları, tüm delirmeleri babası yüzünden olurdu. Şimdi de masada öpmekten bahsettiklerinde babası aklına gelmişti. Midesi bulanıyordu artık bu şekilde yakınlaşan iki erkek gördüğünde.

Yavuz'un orospu çocuğu demesi kanına dokunmuştu. Babasının öyle oluşunu bilmek daha da kırıyordu kalbini...

Demir bardakta yarım bırakan suyu kafasına diktiğinde, bardağı betona bırakacakken duyduğu sesle arkasını döndü.

Garson olan kızıl saçlı oğlan koşarak Demir'e geliyordu. "Abi seninki kavga etmiş, fena dövmüşler." Dediğinde kaşlarını çatıp gözlerini kıstı Demir. "Benimki kim oğlum? Ne diyorsun?" Dediğinde bardağı betona bırakıp ayaklandı.

"Ayaz işte abi, fena dövmüşler okulun arkasındaki ormana atmışlar." Dediğinde Ahmet anında kafasını kaldırdı. Demir'in şaşkınlığı yerini endişeye bıraktığında, hızla oğlanın yanından geçip ana kapıya koştu.

"Ulan gün bitseydi bari." Dedi Demir sinirle masanın üstünden arabasının anahtarını kavradı. "Biri bitiyor biri başlıyor." Dediğinde çoktan arabasına binmişti. Böyle konuşsa da öfkeliydi.

Belalar bir değildi ki...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 23, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DELİ OĞLAN | GAYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin