5

244 30 77
                                    


Düzenlendi.

Dakikalardır burada, bardaktan boşalırcasına yağan yağmurla ıslanmıştı bedenim. Tepki veremez hale gelmiştim. Soğuk, bütün vücudumu, duygularımı, ruhumu dondurmuştu adeta. Gönül isterdi ki kalkıp gideyim buradan, ama gözümü kırpacak halim yoktu benim. Dokunulmuştum, hem de 3 kişi tarafından. Bütün hayatımı kirletmişlerdi. Henüz daha reşit değildim ki olsam bile bu onların bana dokunması anlamına gelmezdi.

"Kang Taehyun!"

Neredeyse hemen arkamda duyduğum ses ile kafamı çevirmek istedim. Ama sadece istedim. Bütün bedenim ele geçirilmişti. Korkuyordum...

....

Beomgyu, evinden hızla çıktı, yağmurun yağdığını gördüğünde içinden lanet okuyup okula doğru koştu. Taehyun'a bir şey olmuştu. Telefonda konuşurken sesi korkmuş, titrek ve yıpranmıştı. Kim neyi neden yapmıştı ki? Bütün bunların cevabını ancak Taehyun'u bulduktan sonra öğreneceğini anlayan Beomgyu hızını daha da arttırmış ve 15 dakikalık okul yolunu 5 dakikada koşarak varmıştı. Okula göz gezdirdiğinde boş olduğunu anlayan Beomgyu ıslak saçlarını gözünün önünden çekmiş ve etrafına bakınmıştı. Ayakları geriye doğru adımlarken bütün gücüyle bağırdı Beomgyu.

"Kang Taehyun!"
Ses gelmeyince tam umudunu kesecekti ki : "Beomgyu!" diye bağıran bir ses duyunca sesin geldiği yöne doğru gitti. Yerde dizlerini kendine çekmiş kırmızı saçları birbirine yapıştığı için yüzünün bir vampir cildi gibi parladığını gören Beomgyu yanına gidip hemen ceketini çıkardı ve Taehyun'a sardı.
"Taehyun Taehyun senin burada ne işin var buz gibi olmuşsun."

Taehyun sadece bakınmakla yetindi.
Geldiğine çok sevinmişti ama soğuk mimiklerini bile dondurmuştu adeta.
"Taehyun, güzelim ne oldu ?"

Taehyun hâlâ cevap veremezken gözünden bir damla yaş düşünce Beomgyu Taehyun'u kucağına aldı ve aynı hızda kendi evine götürdü. Kucağındaki beden Beomgyu'ya fazla ağırlık yapmamak için her ne kadar inmeye çalışsa da Beomgyu onu bırakmamış sonunda evine varmıştı.

İçeriye girdiklerinde direkt Taehyun'u salondaki şöminenin yanına koymuş üst üste battaniye örtmüştü. "G-gerek...y-yok...B-beom-beomgyu."

"Nasıl gerek yok Taehyun, şu an donuyorsun ve sen diyorsun ki gerek yok, iyice saçmaladın şu an!"
Beomgyu'nun sert ve tehditkâr sesine karşılık Taehyun sadece susmakla yetindi. Haklıydı da. Yarım saate yakın beklemişti belki orada. Hasta olacak mıydı? Kesinlikle evet. Ancak o cadoloz karıyı görmektense hasta olmayı tercih ederdi.

"Taehyun, kendini iyi hissedince bana ne oldu ne bitti herşeyi anlatıyorsun tamam mı güzelim?" Kafa salladı Taehyun. Ancak bir şey takılmıştı Taehyun'un aklına. Beomgyu son söylediklerinde yeni bir şey söylemişti, daha kimsenin ağzına yakışmayacak bir kelime...Güzelim demişti. Çok da yakışmıştı ağzına.

"D-daha iyiyim s-sanırsam."

"Pekala, zorlanmadan yavaş yavaş anlat şimdi."

Derin bir nefes aldı ve olanları bütün çıplaklığıyla anlattı Beomgyu'ya.

"Seni aradıktan sonra, Soobin yanıma geldi. Yeonjun ile atıştıklarını söyledi. Kantine gittik falan buraları geçiyorum. Sonra, ben piyano çalmayı çok sevdiğim için müzik odasına gittim ve birşeyler çaldım. Fazla uzun sürmeden içeriye Seojun, Douhyun ve Wonjae girdi."

Gözleri dolunca serbest bıraktı Taehyun. Tıpkı o zamanki gibi..

"Onlara gitmelerini söyledim Beomgyu, a-ama onlar gitmedi d-daha çok yaklaştılar bana en son"

Taehyun o saatler aklına gelince dayanamadı ve bütün içindeki duyguları boşalttı. Beomgyu ise yumruğunu sıkmış Taehyun'un cümlesini bitirmesini bekliyordu.

"B-bana..d-dokundular Beomgyu, bütün ruhumu, vücudumu kirlettiler. Ama yemin ederim ben istemedim zorla yaptılar. Ciddiyim ben iste-istemedim Be-beomgyu g-gerçekt-"
Beomgyu duyduklarını sindirmeye çalışırken bir yandan da Taehyun'un ne hissettiğini anlamaya çalışıyordu.
Taehyun normal düzeyden daha da fazla ağlamaya başlayınca Beomgyu kendini tutamamış ve Taehyun'a sımsıkı sarılmıştı. "B-ben i-is-istemedim a-ama z-zorla d-dokundular b-bana.."

"Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim." Beomgyu bir elini Taehyun'un saçına çıkardı ve kırmızı pamuğa benzeyen saçlarını hafifçe sevdi. Belki bir nebze de olsa sakinleşmesine yerdımcı olabilirdi.
Bir süre öyle kaldıklarında Taehyun'un nefes seslerinin düzene girdiğini fark etti Beomgyu. Uyandırmamaya özen göstererek kucağına aldı ve kendi odasına yatırdı. Odasındaki klimayı kapattı ve etrafın sıcaklaştığından emin olduktan sonra kapıyı kapattı. Salondaki telefonunu eline aldı ve "İlk Yardım Şahsı Eunwoo'm" yazan yere tıkladı. Beklediğinden daha kısa süre içerisinde açıldı telefon.

"Oooo Beom aramış demekki bir sorun var dökül bebeğim."

"Eunwoo Hyung bu sefer iş ciddi."

"Öhm, pekala söyle bakalım ne oldu?"

"Taehyun'u tanıyorsun değil mi? 10.sınıflardan"

"Şu geçen günlerde nöbetçi olan mı?"

"Heh işte o çocuğun hatrına bişi yapmak istiyorum, sen ve mingi'de yarım etmelisiniz. Kabul edeceğini bildiğim için direkt plana geçiyorum."

...

𝑇𝑎𝑒𝑔𝑦𝑢~sıɴıғ ᴅᴇғᴛᴇʀɪ~ ✔Donde viven las historias. Descúbrelo ahora