ASANSÖR

133 18 3
                                    

(YAZARIN ANLATIMIYLA)
Bir gün doğumunu daha izleyen çiftimiz her gün aynı saatte aynı anda kalkıp gün doğumunu izliyorlar. Bıkmadan usanmadan her gün eşini kaldıran masum Berat, her gün eşi tarafından kaldıran Nazlı. Bu hep böyle devam edecekti. Artık onlar eş denilen kelimenin tam anlamıyla yaşadıklarını ve gerçekten
eş olduklarını onlarda kabul ediyorlardı.

Kahveler yapılmış üstler giyilmiş ve dışarı çıkılmıştı. Hava yağmurlu, esen rüzgar Nazlı’nın saçlarını savuruyor. Yağmur yağsa da bu onlara etki olmaz. Onlar ne de olsa beraberler. Bir bütün halinde.

“Üşüyor musun ufaklık? “
Ne üşümesi yiğidim sen varsın yanımda üşümem. “
“İç sesim artık istediğini söyle kale almayacağım seni “

“Hayır yanımda sen varsın, yoksa sen mi üşüyorsun?”

“Hayır çünkü güzelliğin içime güneş saçıyor üşümek mi asla. “ yanağıma bir buse kondurdu yetmedi anlıma ve tabi ki boynuma da bir buse kondurdu.

“Delikanlı az yavaş bu da kalp

“Üşümek yok sevgilim. “
“Yok SEVGİLİM. “

Şirkete giden çiftimiz şirketin kendine ait asansörüne binip yukarı çıktılar. Asansör bir, iki, üç tam üçüncü katta durdu.

“Sevgilim ne oluyor niye durdu bu lanet asansör? “

“Bilmiyorum sevgilim babamı bir arayayım. “

Telefon çaldı çaldı ama açılmadı. Tekrar çaldı çaldı ve tekrar açılmadı. Neler oluyordu? Gene asansör de kalmış olamayız dimi olmayalım lütfen.

“Ne oluyor niye açılmıyor?”

“Bilmiyorum. “

Nazlı tam ağlamak için arkasını dönerken birden Berat’ın yere eğildiğini gördü. Neler oluyordu?

“Berat ne oldu? Kalksana ayağa. “
“Sevgilim beni dinle. “

“Dinliyorum ama yerden kalka ne yapıyorsun? “

“Seninle tanışmamız babalarımız sayesinde oldu. Bunun için babana teşekkür ederim. Senin gibi bir
kızı kaybetmek dünyada istediğim son şey bile olmaz. Sen çok farklısın şu ellerine, şu kızıl saçlarına, yüzündeki gülümseme hepsi apayrı güzel. Bunun için sana edemediğim teklifi etmek istiyorum. “

“Ne teklifi Berat? “ elleri titriyordu. Kalp atış hızı tavan yapmıştı.

“Dinle senin kadar güzel bakan, senin kadar güzel seven bir insan dahi çıkmadı karşıma. Ben ilk defa sana aşık oldum. Aşık olmam dediğim kişiye yani sana aşık oldum. Bir ara pişman olurum vazgeçerim bu sevdadan dedim ama olmadı. Yapamadım senibırakamadım. Bu saatten sonra da bırakmam. Sen
benimsin. Ellerin, yüzün, kalbin, dudakların hepsi benim. Ben şu konuşma işinde pek becerikli değilim
sadede geliyorum.”

“Evet gel bakalım. “ yüzü kızarmış elleri hala titriyordu.
Yüzük mü bu bir evlenme teklifimi? Ne yapıyor bu deli asansör bozulmuş bu yüzük derdinde.

“Evliyiz biliyorum ama bu teklifi etmek gerekirdi. O evlilik formaliteydi şimdiki gerçek olsun bari. Benimle bir ömür boyu gün doğumu ve batımını, her gün kahvaltı yapmayı, benimle yaşlanmayı, yağmurda ıslanmayı, olacak çocuklarımızın annesi, bir ömür boyu karım olarak kalmak ister misin? yani kısacası beni kabul eder misin? BENİMLE EVLENİR MİSİN ”


Nazlı ne diyeceğini bilemedi. Sözlerine gözlerinden akan yaşlar tercüme oldu. Hem ağlıyor hem de
evet demek için bekliyordu. Hiç tereddüt etmeden atladı Berat’ın kolları arasına. Saçını okşadı,
yanağını öptü.

+Evet, evet. “

“Seni çok seviyorum. “

“Bende seni çok seviyorum. “ dudaklarını dudaklarına hapsetti.
Kocaman asansör onlar için bir ev bir yuva bir kalp olmuştu. Bu olaylar onların kaderleriydi. Kim
inanırdı Berat’ın aşık olacağına? Kim derdi ki bizim sırık olan bizim kıza aşık olacak evlenme teklifi edecek? Kimse tahmin edemez dimi kime aşık olacağını. Sen hey kime aşıksın aklında, kalbinde kim var?

Her şey bir oyundu. Evlenme teklifi edilmesi için küçük bir organizasyon gibiydi.
İşlerini bitirip şirketten çıktılar. Daima olduğu gibi el ele ve bir bütün gibi...


İmkansız aşk diye bir şey yoktur. Her şeyin ilacı zamandır.

Bölümün güzelliği der gene susarım arkadaşlar...

DÜŞMANDAN AŞKA Where stories live. Discover now