Prologue

15 1 0
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


90'S RICOCHET

"Zihin bir buzdağı gibidir.Yalnızca yedide biri suyun üzerinde görülebilir." Sigmund Freud


*Willard Kronik Deliler Akıl Hastanesi/Amerika

6 Eylül 1991


Elindeki paspas ile yerleri temizleyen temizlik görevlisi, kuşluk vaktinde meydana gelen ani hazırlığa alışmıştı.
Etrafta koşturup duran hemşireler, hastanın durumunu kontrol eden doktorlar ve diğer hastaların kaldığı yüksek güvenlikli odalar bu durumu yadırgamaya çok uzaktı.

Uzman Psikoterapist Pierre Sullivan, EKT tedavisi için eldivenleri ellerine geçirdikten sonra akımı ayarlamaları için sağlık personellerine işaret verdi.

Hastanın ağzına dilini ısırmaması için tahta yerleştirildi ve elektrotlar kafanın yanlarına yerleştirildi çok uzun bir zaman geçmeden düşük akımda beyine bir elektrik geçişi oluştu. Hasta epilepsi nöbeti geçirir gibi titrerken Doktor Pierre hastayı sabitlemek için hastanın kafatası ve çene altına baskı uyguladı.

Hala nöbet geçirir vaziyette olan hasta rahatsızlıkla titredi ve ayak parmakları kasıldı. Bu görüntüye şahit olan tek kişinin Doktor ve Sağlık Personelleri olması mümkün değildi.

Müdahale odasına inen merdiven trabzanlarına tutunmuş iki kadın aşağıdaki olayı izliyordu.

İçlerinden biri bacaklarını trabzanların altından sarkıtmış, yatağının altına sakladığı sigarayı ciğerlerine çekerken diğeri ise kollarını trabzanlara yaslayıp, tırnağını kemirirken sedyede hala akımın etkisiyle titreyen kadını izliyordu.

Doktor Pierre, burun kemerine inmiş olan yuvarlak camlı gözlüklerini düzeltti. Hastanın son durumunu kontrol ettikten sonra ellerindeki eldivenleri çıkartmak için sırtını cama doğru çevirdi.

"Bayan Ishikawa. Indigo. İkinizin de burada olma iznininiz yok. Hemen odalarınıza dönün bende sizi görmemiş gibi yapayım."

Bacaklarını aşağı doğru sarkıtan kız onları fark etmiş olmasına inanamayarak Doktor Sullivan'a şaşkınlıkla bakakaldı. Indigo ise bunun olacağını biliyormuş gibi ilgisizce gözlüklü adama bakıyordu.

Doktor Sullivan, hızla oradan yangın merdivenlerine çıkıp uzaklaşmak isteyen kıza "Lalita sözümü ancak sen içtiğin sigarayı attığında tutacağım haberin olsun. Sadece ağzındakini değil yatağın altına sıkıştırdığından da bahsediyorum" dedi.

Lalita şaşkınlık ve utançla koşmaya devam ederken yangın merdivenlerini tırmanıp odasına doğru koştu.

Orta yaşlı adam bu sefer Indigoya döndü "Aynı şey senin için de geçerli Indigo. Josephine seni geçen gün Ing ile ot içerken yakalamış."

Indigo konu hala ilgisini çekmemiş gibi, "her rahibeye inanır mısınız Doktor Sullivan?" düşünceli bir biçimde volta atmaya devam etti. "Ben olsam o kadar inanmazdım şahsen Rahibe Josephine hiçbir ilişkisi olmadığını iddia ediyor lakin hasta bakıcı Timothy ile arasındaki münasebet bu iddiayı destekler nitelikte değil."

Doktor kızın söylediklerine karşı sadece kaşını kaldırmakla yetindi. O da herkes gibi biliyordu ki bu hastanenin hastaları dahil yönetim kurulu ve çalışanların dosyaları pek temiz değildi. Sessiz kalmak bir kabulleniş değil fırtına öncesi sessizlikti.

Pierre kızın söylediklerine sessiz kalıp yaka kartını yakasına taktı.

Kız memnuniyetle gülümserken naneli şekeri ağzına atıp odasına gitti.

Önlüğündeki kanı elindeki beze silip 453 numaralı odaya yürüyen Rahibe Josephine, elindeki feneri dikkatlice kavradı.

Siyah odanın önüne geldiğinde karşısındaki manzarayı fark etmeden önce odanın yanında hazır bekleyen güvenlik görevlisine kafasıyla kapıyı açması için işaret etti.

Koridordaki florasan lambalara zıt olarak karanlık gözlerini kısmasına sebep oldu kapının gıcırtısı istemsizce içini ürpertti.

Odada hiç ışık yoktu. Ne bir dolap, kanepe ya da bir pencere sadece bir yatak vardı. Hastanın yatakta bir süredir sesi çıkmadığı için kestirdiğini umuyordu.

Ama sadece ummakla kaldı çünkü odanın kapısı açılınca içeriden dışarıya sızan kan beklenmedikti.

Diğer bir beklenmedik olan şey ise odanın kuytu bir köşesine çekilip rahibeye siyah parlak gözler ve çarpık hastalıklı bir sırıtış ile bakan bir yüzün olmasıydı.

Rahibe korkuyla yutlunarak güvenlik görevlisine döndü, "Bay Mikhael, Başrahibe ve Kardeş Jeremiah'a haber ver. Bu iş bizi çoktan aştı."

"Bayan Ravena'a da haber vermemi ister misiniz Rahibe?"

"Asla. Bunu aklından bile geçirme. Coralin'in bundan haberi olmayacak."

"Anlaşıldı. Ortak salonda görüşmek üzere."

Rahibe odanın kapısını üç kere kilitleyip anahtarı manşetlerinin cebine tıktıktan sonra makosenleriyle kattan ayrıldı.

Ama fark etmediği bir şey vardı. Ve bu Indigo'nun çok işine yarayacaktı. Yedek kopyayı içeride unutmuştu. Eh bu şansı geri tepmek Indigo için çok yazık olunasıydı.

Eski zamanlara ait bir ninni mırıldanarak demir kapının önüne geldi ve elini soğuk metale koyup fısıldadı, "Uzun zaman oldu kardeşim seni yeniden görmek çok güzel."

"

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 16, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

𝟗𝟎'𝐒 𝐑𝐈𝐂𝐎𝐂𝐇𝐄𝐓Where stories live. Discover now