three

776 56 11
                                    

"Şu konuda anlaşalım, pahalı hediyeler yok." İçeri girer girmez konuştum. Sesimde uyarıcı bir tını olmasına dikkat etmiştim, beni ciddiye alması için gerekliydi.

Beni kendisiyle tanıştıracağını söylediğinde heyecanlanmıştım. Normalde insanlar bu şekilde tanışmazdı çünkü. Zamanla kendiliğinden olurdu her şey, olacağı varsa tabii. Ama bu adam akışa karşı çıkarak beni hayatına almak istemişti ve bu nereden baksanız heyecan vericiydi.

Ve kesinlikle beklentim, sabahın köründe kapıma ederi neredeyse tüm mal varlığıma eşdeğer olan bir çantanın gelmesi değildi.

Neymar kapıyı kapattı ve rahat adımlarla önüme geçti. "Beğenmedin mi?" diye sordu gözlerimin içine bakarak.

"Mesele beğenmek değil." Beğenmediğimi söyleyemezdim çünkü gerçekten hayatımda gördüğüm en güzel çantaydı. Neymar Junior'ın kadın ruhundan anladığını söylemek mümkündü. "Ben hayatım boyunca buna verdiğin parayı kazanmadım muhtemelen, Junior."

Omuz silkti. "Ama ben kazandım." Ben gözlerimi devirmekle meşgulken yanıma ulaştı ve ceketimi omuzlarımdan nazikçe sıyırarak kapının dibindeki dolaba astı. "Ve bu benim hediyem."

İç çekmekle yetindim. Kendince haklıydı çünkü. Ama ben onunla maddiyata dayalı bir ilişki istemiyordum, adı arkadaşlık dahi olsa. Ve birinin bana kendi başıma elde edemediğim imkanları sağlaması, ondan faydalanıyormuşum gibi hissettiriyordu. Buna ebeveynlerim de dahildi.

Gülümsemesini bozmadan bir elini belime yerleştirdi ve beni muhtemelen salonuna geçmek üzere yönlendirdi. Bir yandan sağa sola bakıyor, bir yandan da direktiflerini takip ediyordum.

Evin dekorasyonuna siyah ve gri hakimdi, bu beni oldukça şaşırtmıştı çünkü günlük hayatında oldukça "renkli" görünen bu adamın, böyle evleri sıkıcı bulabileceği önyargısına sahiptim. Neymar Junior, yine ve yeniden beni yanıltmıştı.

Hayatının ihtişamından uzak, sade, modern ve konforlu bir evi vardı.

"Ne içersin?" diye sordu ben cam kenarındaki koltuğa yerleşirken. Bir çocuk edasıyla koşarak oturmuştum çünkü bu koltuk tam tur dönüyordu! Cam kenarında olması da muhteşem bir detaydı, istediğin zaman manzarayı izleyebiliyordun. 10 puan.

Kıkırdayarak yanıma ulaştı ve kol dayama yerlerinden tutarak beni kendine çevirdi. Yüzlerimiz oldukça yakındı, öyle ki gözlerinin çekim alanına girmiştim. "Çanta yerine bundan almalıymışım... Gözlerin parladı."

Omuz silktim. Tanımadığın bir kadına lüks çanta almak iyi bir seçenek olabilirdi belki, bilemiyordum. Ama benim için hediyenin kıymeti maddi karşılığıyla belirlenemezdi, içeriden gelen hediyeleri çok daha fazla benimsiyordum.

"Oraya gelmişken," dedim ve az önce sehpanın dibine bıraktığım poşeti ona doğru uzattım. "Bunu kabul edemem, gerçekten." Kendim kazansam bile bir çantaya bu kadar para vermezdim, başkasının benim için vermesi beni bu yüzden rahatsız ediyordu.

Gözlerini devirdi Neymar. Omuzları pes ettiğini haykırırcasına gevşerken poşeti elimden aldı ve arkadaki kanepeye bıraktı. Ardından benimkileri yakaladı bakışları.

Elleri dizlerimi bulurken, koltukta oturmama rağmen düşüyor gibi hissetmeme engel olamamıştım. "Ne var biliyor musun?" diye sordu ve diliyle dudaklarını ıslattı. Kaşlarım devam etmesini istediğimi belli ederek havalandı. "Herkesle anlaşabiliyorum, herkesi memnun edebiliyorum. Sadece sen... Sana gelince kafam allak bullak oluyor."

"Neden?"

"Bilmem." Parmakları saçlarımdaki yeni maviye boyadığım tutamları buldu. "Nasıl davransam bilemiyorum, hep bir hata yapacakmışım da seni incitecekmişim gibi."

a lonely night | neymar jrHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin