15

6.8K 247 34
                                    

Uyumak istesem bile düşüncelerim bunu engelliyor, beni uykusuz bırakıyordu. Kerem hâlâ banyodan çıkmamıştı, ama ben düşünmekten yorgun düşmüştüm.

Uyumak için yatağa uzandım ve gözlerimi kapadım, fakat korkumu arttıracak olan o ses beni zıplattı.

"Yemek yemeden uyuyamazsın." Diyen Kerem ile yutkundum ve ona cevap vermeden sırtımı döndüm, adım sesleri duyduğumda yatağın sağ tarafı çöktü ve tam çıplak boynumda onun nefesini hissettim, titremeye başladığımda o eliyle saçlarımı okşuyordu.

"Bana sırtını dönme Yağmur, yemek yiyeceksin, sonra istersen uyursun." Dedi, beni daha fazla korkutmaması adına kafamı salladım ve yataktan kalktım, neyse ki Kerem pijamalarını giymişti. Hemen ondan önce aşağı indim ve masaya oturdum, Nastasya ikimize de servis açınca hemen birkaç lokma aldım ve kalktım.

"Ben yatacağım." Dedim ve cevabını beklemeden odaya çıktım, hemen yatağa yattığımda ardımdan ayak sesleri geldi ve kapı kapandı.

"İyi geceler karıcığım." Diyen sese cevap vermedim, yatağın sağ tarafı çöktü ve anında bir kol tarafından Kerem'in göğsüne çekildim. Derin bir nefes aldığımda Kerem'in kokusu burnuma dolmuştu, istemeden ona daha çok yaklaştım ve sıcaklığına sığındım, galiba bu adamı affediyordum, gerçi küsüp küsmediğim bile belli değildi.

...

Gözlerimi büyük bir mutlulukla açmıştım bu sabah, sebebini bilmesem de mutluydum işte. Kerem hâlâ uyuyordu yanımda, karnıma attığı kaslı kolundan kurtulmaya çalıştım ama maalesef ağır bir kolu vardı, ofladım ve ona baktım. Zaten uyanık olduğunu gördüğümde mutluluğum uçtu ve yerine korku geldi. Ben ona korkuyla bakarken o bana düz düz baktı ve alnımdan öptü. Dünden beri beni hep öpüyor, beni kısıtlandırıyordu. Nastasya'nın dedikleri gerçek miydi? Kerem psikopat mıydı?

"Kerem... seni hiç deli hastanesine kapatmak istediler mi?" Dediğim an Kerem'in kasılması aynı anda gerçekleşti, sinirle dişlerini gıcırdattı, aferin bana! Sinirine sinir ekledim.

"Bunu sana Nastasya anlattı değil mi?"

"Evet ama ben istedim, önceden konuşmuştuk." Dedim mırıldanarak, karnımdaki kolu canımı acıtacak kadar sıktığında inledim.

"Ah! Canım acıyor Kerem!" Dedim, Kerem kolunu serbest bıraktı ama çekmedi.

"Evet, bir ara beni deli hastanesine yatırmak istemişlerdi, ama ben deli değilim! Psikopatta değilim!" Dedi, sonlara doğru bağırmıştı, korkuyla ona baktım.

"Tamam, ben artık kalkayım." Dedim ve kolunu çekmeye çalıştım, ama buna izin vermedi.

"Bırak!" Dedim sert bir sesle, bana inat daha çok sıktı.

"Ne yapacaksın?"

"Tuvalete gideceğim Kerem, bıraksana." Dedim sakin olmaya çalışarak, Kerem sonunda beni bırakınca ohladım ve yataktan kalktığım gibi tuvalete girdim.

Banyoda rutin işlerimi hallettim ve çıktım, Kerem hâlâ yatakta yatıyordu.

"İşe gitmeyecek misin?" Dedim, Kerem gözlerini araladı.

"Gideceğim." Diye mırıldandı, onu umursamadım ve aşağı indim. Nastasya her zaman ki gibi etrafta koşturuyordu.

"Günaydın Yağmur hanım, kahvaltınızı hazırlayayım mı?" Dedi, ona kafamı olumsuz anlamda salladım.

"Gerek yok canım." Dediğimde merdivenlerden ayak sesleri gelmeye başladı, korkuyla yutkundum. Yanında yatarken korkmamıştım aslında. Güvende hissetmiştim...

Belimde el hissettiğimde gerildim, bakışlarım ona döndü.

Mavi gözleri ışıl ışıldı ve benim maviliklerime bakıyordu, bir kez daha yutkundum.

"Ben gidiyorum karıcığım, dışarı çıkmak yok." Dedi, son kelimeyi tehdit eder gibi vurgulamıştı. Dudağıma kısa bir öpücük bıraktı ve gitti. O gider gitmez telefonum çalmaya başladı, hemen arka cebimden çıkartıp baktım, babam arıyordu.

"Efendim baba?" Dedim mutfağa girmişken, kendime bir bardak su doldurdum ve babam konuşana kadar içtim.

"Balayına gideceksiniz, hemde yarın." Dedi, kaşlarımı çattım.

"Ama Kerem'in haberi yok." Dedim bahane olsun diye.

"Ona haber verecektim zaten şimdi, ikinizinde bavulunu hazırla." Dedi ve cevabımı beklemeden suratıma kapadı. Şaşkın şaşkın etrafa baktım, ciddi ciddi Paris'e gidecektik.

Bir yanım heyecanlanırken diğer yarım korkuyordu Kerem'e karşı.

Oflaya oflaya ikimizinde bavulunu hazırlamaya başladım, Kerem'in iç çamaşırlarını toplarken yüzüm kızarsa da umursamadım ve her şeyi hazır ettim.

...

Kapı çaldığında okuduğum kitabı hemen bıraktım ve heyecanla aşağı indim, Kerem oldukça sinirli bir şekilde yanıma geldi.

"İyi misin?" Dedim çekinerek, Kerem sinirli bakışlarını bana çevirdi.

"Değilim..." dedi sert bir sesle, ama bağırmamıştı.

"Ne oldu?"

"Seni vuran pezevenki elimden kaçırdım!" Diye aniden bağırdığında irkildim.

"Sakin ol," diyebildim sadece, Kerem bana dehşet verici bir bakış atınca sustum.

"Sakin filan olamam! Zaten bir yandan baban sıkıyor yarın Paris'e gideceksiniz diye!" Dedi bağırarak.

"Gitmek zorunda değiliz." Dediğimde ben bile buna inanmamıştım, babam bizi oraya göndermeden rahat edemezdi.

"Bavullar hazır mı Nastasya?" Dedi yanımızdan geçen Nastasya'ya, kadıncağız ise mahçupça bakakaldı.

"Şey ben hazırlamam gerektiğini bilmiyordum efendim." Dedi.

"Ben hazırladım Nastasya sen işine devam edebilirsin." Dedim gülümseyerek, Kerem ise kaşlarını kaldırdı.

"Sen hazırladın? Sen?" Dedi.

"Evet, ne var bunda?" Dedim bu davranışını garipseyerek.

"Şaşırdım sadece." Dediğinde kaşlarımı çattım.

"Neyse ne! Ben yürüyüşe çıkmak istiyorum." Dedim, Kerem saate baktı.

"Saat neredeyse sekize geliyor, çıkamazsın." Dediğinde sinirle ayağımı yere vurdum, fakat öyle bir bakış atmıştı ki susmak zorunda kalmıştım.

"Lütfen, birlikte çıksak?" Dedim mırıldanarak, Kerem sabır çeker gibi iç çektiğinde boşa çabaladığımı anladım ve çatık kaşlarla mervidene ilerledim, fakat beni aniden kendine çektiğinde basamakta dengemi kuramadım ve kendimi Kerem'in boynuna sarılırken buldum, ikimizde iri gözlerle birbirimize bakarken ondan ayrıldım.

"Tamam, birlikte çıkacağız ve asla yanımdan ayrılmayacaksın." Dediğinde gülümsedim ve üzerime mont giydim.

 ᴘsɪᴋᴏᴘᴀᴛ[Bitti]Where stories live. Discover now