8.BÖLÜM

487 35 8
                                    

Herkese selamlar sanki kısa bir bölüm ile karşı karşıya kaldık. Kusura bakmayın sınavlarımdan dolayı daha uzun bölüm atmaya yetişemiyorum :))
Sınavlardan sonra uzun bölümler ile tekrardan karşı karşıya kalacağız, seviliyorsunuz💘

***                                       
Eren Aydın

Hayata dair olan savaşlar, hiçbir zaman boş savaşlar değildi. Sürekli yaşama çabası vardı. Bu savaşlar hiçbir zaman durmazdı. Stabil kalmazdı. Son durağa ulaşana kadar giderdi. Bazen hızlı, bazen yavaş, bazen ise trafikte dururdu. Hayat akışı böylece devam ederdi. Sadece yapabildiğimiz şey,yönleri kendimizin belirlemesi olmasıydı.

Ne tuaf öyle değil mi? Hayatımızın tek bir noktasına sözümüz geçerdi. O ise sadece yön verebilmemizdi. Yönleri veriyorduk ama sonucunu tahmin edemiyorduk.

Bende yönlerimi seçerek koşuyordum, sonumu bilmeden koşuyordum. Ne zaman koşmayı bırakırdım işte onu bilmiyordum.

Oturduğum kaldırımdan kalkarak, etrada göz gezdirdim. Doğduğum, büyüdüğüm o eve geldim. Bir zamanlar o evde yaşayanlar vardı şimdiyse kimse yoktu. O evde yaşayanlardan biri...

Annem.

Babam.

Abim.

Ve ben...

Harebeye, hatta yanmış eve baktım. Kül olmuştu resmen. Tüm anılarım ya da anılarımız bu evde kalmıştı. Bu evde ben ailemi ve çocukluğumu bıraktım. O gün buraya küçük erkek çocuğunu bıraktım. O günden sonra o çocuk büyüdü.

12 yaşındaki bir çocuk büyüyebilir miydi?

Ben büyümüştüm. O gün o evde yangın çıktığında, ailemi bırakıp gittiğimde ben büyümüştüm.

14 Yıl Önce

Odamda öylece koşuşturuyordum. Tek amacım abimi sinir etmekti tabiki. Abimle aramız bir o kadar iyiyken, bir o kadar da sürekli kavga ederdik. Yine ve yine abimi sinir etmek için odamıza koşturdum.

"Abi bana bir miktar para verir misin?"

Sinsi bir şekilde sırıtıyordum.

"Eren işine bak, hadi abiciğim."

Araladığım kapının arasında beklemeye devam ettim. Abim ise yüzüme bakmadan, telefonuna bakarak sırıtıyordu. Kesinlikle ağalarıyla ya da çorap değiştirir gibi değiştirdiği manitalarından biriydi. Büyüyünce kesinlikle abim gibi olmayacaktım. Abime bir kez daha sırıtarak baktım.

"Emin misin?"

"Eren dayak yemek istemiyorsan,defol odadan işim gücüm var."

"Sigara içtiğini babama söyleyeyim o zaman be-"

Abim hışımla kalktığında, koşarak dış kapıya doğru ilerledim. Arkamdan geldiğini görünce merdivenlerden inerek, kendimi dışarı attım.

Ama işte o an birşey oldu. Bir adım geriye doğru sendeledim korkuyla. Annemin çığlıkları. abimin yalvarışları, babamın ise haykırışları...

Kulağımda sesler çınlanıp duruyordu. Kulağımı kapattım. Kendime "hiçbir şey yok." diyordum.

Ama vardı. Gözlerimin önünde ne patladığını bilmiyordum, ama ev darma duman olmuştu. Kocaman alevler harlanıyor, daha da çok diyordum.

Ayağa kalktım, içeriye tam adım atmak üzereydim ki, kolumdan birinin çekmesiyle ağlamaya başladım. Büyük biri sanıyordum, ama küçücük bir şeydi karşımdaki şey.

Kelebeğin ölüm dansıWhere stories live. Discover now