(29) Karım Ol!

397K 19.5K 41.2K
                                    

"Kötüye kötülükle karşılık vermek her zaman yanlış değildir. Bırak onun içindeki iyiliği başkası arasın, sen değil. Başkalarının iyilik meleği olacağına kendi şeytanın ol."




Üç aylık bir tatil düşündüğümden de iyi gelmişti. Kendimi dinlemem için geçirdiğim üç ay hem fiziksel olarak hem de ruhsal olarak bana iyi gelmişti. Artık aynaya bakınca eğri bir burun görmediğim için dış görünüşüme olan özgüvenim geri gelmişti. Ameliyat sonrası için olan süreç benim için biraz sıkıntılı geçmişti çünkü yüzümdeki ödemler geçene kadar bir süre dışarı çıkmamıştım. Kimsenin beni şişmiş bir suratla görmesini istememiştim. Yüzüm bakılacak bir hâle gelince de her günümü bir yerleri gezerek geçirmiştim. Haftada iki kez aldığım psikolojik terapiler ise ruhumu dinlendiriyor, iç huzuru bulmamı sağlıyordu.

Her şey çok iyi gidiyordu ama eksikliğini hissettiğim bir şey vardı. Belki de biri... Evet, bu üç ayda eksikliğini yoğun bir şekilde hissettiğim şeylerden biri de Karun'du. Hak etmediği halde onu ve onunla ilgili her şeyi çok özlüyorum. O orada bensiz keyfine bakarken benim burada onu düşünmediğim tek bir saniyem bile olmuyordu.

İçki şişesini kafama diktiğimde sabahın köründe körkütük sarhoş olacak kadar çok içmiştim. Sabahın yedisinden beri aç karınla içiyordum.
Her şey etrafımda dönerken baygın gözlerle şişeye baktım. "Nasıl gelmez?" Ağlamak isterken sarhoş olduğum için gülmeye başladım. "Suçlu olan ben değilim nasıl gelmez!Narsist herif!" Buraya gelmeliydi. Ben çağırdıysam gelmeli, gelmek zorundaydı çünkü hep gelirdi.

Anlamıyordu, neyi neden yaptığımı hiç anlamıyordu. Gelmesine izin vermedim çünkü bu ayrılıkta ikimizin de yalnız kalıp duygularını dinlemesini istedim. Birbirimiz için tam olarak ne hissettiğimizi anlamanın tek yolu ayrılıktı. Bu itirafı yapmak hiç hoşuma gitmiyor ama sanırım onu seviyorum. Üç ay boyunca duygularımı enine boyuna tartınca ortaya çıkan tek sonuç buydu, ona olan sevgim. Bunu kabullenmek üç ayımı almıştı. Hak etmediği hâlde onu seviyorum. Bu çok saçma! Bana ettiği onca şeye rağmen nasıl sevebildim onu? Serhat'tan sonra bile uslanmamıştı yüreğim ve gidip Serhat'tan daha kötüsüne vurulmuştu.

Zoruma gidiyordu, Karun'u sevmiş olmak çok zoruma gidiyordu çünkü benim tarafımdan sevilmeyi gerçekten hak etmiyordu. Aslında o kimse tarafından sevilmeyi hak etmiyordu. Son nefesine kadar yalnızlıkla lânetlenmiş olması için her şeyimi verebilirim çünkü bir yanım onu delice severken bir yanım da ölesiye nefret ediyordu!

"Boşanacak benden." Çağrıma cevap vermediyse boşanmayı bekliyordu. "İyi de ben artık boşanmayı istemiyorum ki." Onu sevdiğimi anlamışken nasıl boşanırım?

Bunu engellemenin bir yolu olmalıydı.

Ona gitmek istiyorum ama gururum buna izin vermiyor. Aynı şekilde arayıp gel de diyemiyorum. Ona gel demeden buraya getirmenin bir yolu olmalıydı. Öyle bir şey olmalı ki duyar duymaz hemen uçağa binip bana gelmeliydi. Biliyorum o da gelmeyi çok istiyordu ama tıpkı benim gibi gururdan bunu yapamıyordu. İkimize bir bahane lazımdı. Aklıma bir şeyler geliyor ama ne kadar doğru, bilmiyorum.

Telefonumu alıp ayağa kalktığımda fazla içmekten başım dönüyordu. Mesajlara girip Kadem'e yazdım. "Üç aydır burada beni takip ettiğini ve yan odamda kaldığını biliyorum. Otelin barındayım buluşalım," diye yazdıktan sonra telefonu masaya bıraktım. Birini sinsice takip etmek ona göre bir şey değildi, fazla dikkat çekiyordu.

Ayakta durmakta güçlük çektiğim için tekrar kalktığım sandalyeye oturdum. Burası neden bu kadar dönüyordu? Bir süre sonra görüş açıma Kadem girdi. Aceleyle odadan çıkmış olmalı ki ceketini daha yeni giyiyordu. Gömleğinin yakasını düzeltirken etrafına bakıp beni bulmaya çalıştı. Bar tezgâhının önünde oturup içtiğimi görünce yüzünü hoşnutsuzluk içinde buruşturdu. "Bu saatte içtiğine inanamıyorum," diyerek bana doğru yürümeye başladı. Otelin barı her saat açıksa istediğim kadar içebilirim.

SAKA VE SANRIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin