Karanlığın İçindeki Işık

296 207 59
                                    

                                                        Uzun bir aradan sonra sizlerleyim...

                                                                       Keyifli Okumalar...

                                                                                Şarkı:

                                                         Lana Del Rey/Say Yes To Heaven

                                                      BÖLÜM 3: Karanlığın İçindeki Işık

Ağacın arkasında Berk'in kucağında öylece duruyordum. Berk bana bakıyordu bense tam bileğimin üst kısmıyla kırılan ayağıma.

Caner yanımızdaki ağacın oradan seslendi "Burada bekleyemeyiz gitmemiz lazım eğer burada kalıp ayının gitmesini beklersek hava kararacak ve tehlike daha fazla artacak."

Ama ben bu haldeyken nasıl yürüyeceğim veya koşacağım diye sordum çünkü bu mümkün olmayan bir şey idi. Hem elbiseyleyiz hem de topuklu ayakkabıyla.

Berk şaşkın bir ifadeyle bana döndü ve "Tabi ki ben seni kucağımda götüreceğim o nasıl soru öyle."

Bunu söylemesi hoşuma gitti. Ama şu anda önemli olan kaçabilmekti.

"Hadi şimdi çıkacağız ve arkamıza bakmadan gideceğiz." diye söyledi Caner

'Ama yolun nereye gittiğini bilmiyoruz ki' diye düşündüm ama sormayacaktım.

Caner önden, Damla peşinden ben ve Berk ise en arkadan gidiyoruz. Biraz ağaçların içinden ilerledikten sonra artık yürümek zorlaştığı için yola yani asfaltın üstüne çıktık.

Hava kararmaya başlıyordu ama yol bitmiyordu. Ayı falanda görünürde yoktu.

Berk'e yoruldun mu diye sordum. "Yok, ben iyiyim. Sen rahat mısın?" dedi bana. Bende evet anlamına gelecek şekilde kafamı salladım.

Hava artık iyice kararmıştı. Halen yürümeye devam ediyorduk. Damla "Ben yoruldum artık yürüyemeyeceğim." dedi ve yolun kenarına geçip oturdu.

Üstündeki elbisesi nedeniyle rahat oturamadığı çok belliydi. Tabi birde topuklusu ayağını acıtmıştır diye düşünürken Damla ayakkabılarını çıkardı. Caner ona dedi ki "Şuan her türlü tehlikedeyiz, eğer çok fazla yorulduysan gel seni sırtıma alayım öyle devam edelim."

Damla "Yok öyle olmaz o zaman sen yorulursun." deyip ayağa kalktı. Ama Caner yerinde duramadı ve Damla'ya arkasından yaklaşıp bir anda kucağına aldı.

Tabi o arada da biz onları sinema filmi izler gibi izliyoruz.

Damla "İndir beni!" diye bağırıp dururken arkada bir ışık fark ettim ve hemen Berk'e benim gördüğümü görüyor musun dedim.

"Neyi görüyor muyum?" diye sordu bende parmağımla işaret ettim bak orada bir ışık geliyor deyince Caner'le Damla da duraksadılar ve işaret ettiğim yere doğru baktılar.

Hadi gidelim ne ışığı o orada diye bakalım dedim. İlerlemeye başladık ve orada kırmızı ve mavi ışık daha vardı evet bu polis arabasıydı. Ama bu saatte polis arabasının burada ne işi vardı ki.

Oraya doğru koşar adımlarla ilerledik. Arabanın içinden sadece bir kişi indi. Galiba başka biride yoktu. Yaka kartında 'Selim' yazıyordu. Bize dedi ki, "Siz burada ne yapıyorsunuz?"

Kanlı Tören YoluDonde viven las historias. Descúbrelo ahora