FÜRUZAN |giriş|

1.8K 128 45
                                    

|22 Ocak 2023 |

•••••••
Eskimeye yemin etmiş bir defter sayfasının sarıya çalan rengine inat, mürekkebi kurumayan kalem sahibesi, yeni bir dehlizde parmaklarını gezdirmiş ve kimsenin tarihini bilmediği soğuk bir geceye tüm kitap karakterlerini sürüklemiş baş köşeye ise onları yerleştirmişti.

Onlar...

Tüm kalıplara ihanet eden, kuralları çiğneyen ve bazen de el mecbur boyun eğenlerdi.

Onlar...

Birbirlerine düşen gönüllerinden habersiz sürekli sırt sırta verenlerdi.

Ve onlar...

Birbirlerine veda etmeyi beceremeyenlerdi. Ta ki bu geceye kadar.

Genç adam öfkeli gözlerini karşısındaki babasına dikerken, dudaklarına dökülen semi bir an olsun acımadan akıtmış ve büyük konağın içinde kadınların feryatlarının birbirine karışmasını sağlamıştı.

"Gerekirse mezar taşım olmadan ölürüm yine de bu evde durmam."
Masanın üstünde duran ceketini hırsla aldığında bir an olsun düşünmeden arkasını dönmüştü.

Onu duraksatan ise babasının sözleri olmuştu.
"Bu konaktan bir kez çıkarsan bir daha geri gelmene izin vermem Siraç!"

Genç adamın annesi bu sözlere dayanamıyormuş gibi acıyla ağlamaya başladığında, gözü kimseyi görmemeye yemin etmiş olacak ki arkasına dahi bakmadan yürümeye devam etmiş ve yakıp yıkan son sözlerini söyleyip kara bir matem havasının geceye düşmesine izin vermişti.

"Ne ölüne, ne ölüme!"

Bu da son sözlerdi. Soğuk bir kış gecesi tüm zenginliğine rağmen sadece ceketini alıp yalnızlığa yemin etmiş, herkesin aklına hatırlandıkça ağlatacak kötü bir anı bırakmıştı.

Taşlı yolda yürürken adımları sertti. Hiçbir şeyi gözü görmediği gibi düşüncelerine de girmesine izin vermiyordu. Fakat ne yaparsa yapsın aklından çıkaramadığı da vardı.

Zümrüt yeşili gözler nereye giderse gitsin kalbinden sökülüp atılacak gibi değildi.

Adı gibi iyi bildiği yolları son kez onun için adımladığında, ailesini terk edişinde bile sızlamayan yüreği onun yokluğunu düşündükçe cayır cayır yanmıştı.

Adımları avlu kapısının önünde durduğunda, sedirin üstünde oturan kızla beraber derince yutkunmuştu. Az önce çarpıp çıktığı kapıdan ötürü girip girmemekte tereddüt etse de mevzu bahis o, olunca işlevsiz bir makineden farksızdı.

İçeri girdiğinde genç kızın dinlediği kısık sesli müziği duymuş ve usulca yanına doğru adımlamıştı.

Zümrüt yeşilleri onu fark ettiğinde önce şaşırmış ardından ise haylazca sırıtmıştı.
"Siraç ağa, hangi rüzgar attı seni bu saatte buraya?"

Kara gözleri, meftunu olduğu gözlere bir intihar ipiyle asıldığında hafızasından bir an olsun çıkmayacağını bile bile yüzünün her detayını aklına kazırcasına süzmüştü.

Bu bakışlara anlam veremeyen o, sanki hissetmiş gibi oturduğu yerde dikleşmiş ve yüzünden silinen tebessümü ile bir şeyler söylemesi için ısrarcı bakışlarını üzerinden çekmemişti.

FÜRUZAN Место, где живут истории. Откройте их для себя