4. bölüm

84 14 6
                                    

Sirius ve Remus öğleye doğru tekrar Dursley'lere geldi. Kapıyı çaldıklarında bu sefer onları Petunia karşıladı. Yüzünde iki adamı görmekten dolayı büyük bir hoşnutsuzluk vardı. Kapının önünden çekildiğinde iki adam bir bavulun üstüne oturmuş çocuğu fark etti.

Remus "Bizimle gelmeyi kabul ediyorsun sanırım."dedi mutlu bir şekilde. 'Kabul etmekten başka çarem yok ki' diye düşündü Harry. Onlarla gitmeyi kabul etmezse zaten teyzesi ve eniştesi sonunda onu evlerinden kovacaktı. Yine de bu iki adamın kötü olmadığını hissediyordu. Hisselerinin doğru çıkmasını umuyordu.

Harry sadece kafasını salladı. Sirius ona yaklaştı ve önünde diz çöktü. "Bizimle gelmeyi kabul etmene çok sevindim Harry. Remus ve ben yanımızdayken hep mutlu olman için elimizden geleni yapacağız. Gitmeden önce vedalaşmak istediğin birileri var mı?"

Harry kafasını salladı. Burada vedalaşacağı tek bir kişi vardı ve ona çoktan veda etmişti.

"O halde gidebiliriz. Gitmeye hazır mısın Harry?"diye sordu Remus. Harry kafasını salladı. Remus ve Harry dışarı çıkarken Sirius evde kısa bir süre kalmış ve bir kaç dakika sonra yanlarına vardı.

Üçü siyah bir impalanın yanındaydı. Remus Harry için kapıyı açtı. Hemen sonrasında iki adam da araca bindi. "Yolumuz biraz uzun. Uyumak istersen uyuyabilirsin. Başka bir şeye ihtiyacın olursa söyle bana evlat."dedi Sirius. Harry tekrar kafasını salladı ve pencereden dışarıyı izlemeye başladı. Ön taraftaki iki adamın birbirlerine attıkları bakışları fark etmedi.

Yaklaşık altı saat sonra Harry uyandı. Üstüne bir ceket örtülmüştü ve biri onu taşıyordu. Kimin onu taşıdığını öğrenmek için kafasını yukarı kaldırdığında Sirius'u gördü.

Sirius ona bakan çocuğa gülümsedi." Uyuyorsun uyandırmak istemedik. Yeni evine geldik."dediğinde Harry etrafına bakınmaya başladı. Sokağın iki ucunda da Privet Drive gibi sıra sıra evler vardı. Ama oradaki gibi aynı görünmüyorlardı ve evler çok daha büyüktü.

Üçü eve girdiklerinde Sirius onu yere indirdi. "Evi dolaşmak ister misin yoksa biraz daha uyumak ister misin? "Dedi Remus küçük çocuğa.

"Çok yorgun değilim. Evi gezmek isterim."dedi Harry. Remus çocuğa gülümsedi ve "Pekala hadi sana yeni evini gezdirelim."dedi. Harry heyecanla adama baktı bu arada Sirius"Bende bize bir şeyler yapayım. Arabadayken hiç bir şey yemedin."dedi.

Sirius mutfağa giderken Remus çocuğu oturma odasına götürdü. Odada ki duvarlardan biri tamamen camdı ve arka bahçeyi gösteriyordu. Oda çok genişti ve turuncu,bordo ve kahve rengiyle dekore edilmişti. Oda da bir de şömine vardı. Üstünde bir sürü fotoğraf vardı. Remus fotoğraflara baktığını fark ettiğinde şömineden bir fotoğraf aldı ve Harry'e verdi.

Fotoğrafta iki kişi vardı. Kızıl saçlı ve yeşil gözlü bir kadın ile ona sarılmış siyah saçlı bir adam. Adam Harry'e çok benziyordu.

"Bunlar kim?"diye sordu Harry merakla.

Remus bir an dondu ve ne söyleyeceğini bilemedi. Hemen Kendini toparladı ve yüzünde yumuşak bir gülümsemeyle "Bunlar senin annen ve baban. Lily ve James."dedi.

Harry uzun uzun resime baktı. "Onlar çok, çok güzeller"dedi. Küçük çocuğun gözleri yaşarmıştı, ilk kez anne ve babasını görmüştü. Remus hemen dökülen göz yaşlarını eliyle sildi. "Canım ağlama lütfen."bir yandan çocuğun saçlarını okşuyordu adam.

"Sonra gezeriz. Hadi mutfağa gidip Sirius'u neler yaptığına bakalım. Ne dersin?"

Harry kafasını salladı ama hareket etmeden önce kısık bir sesle sordu."Bunu da yanımda götürebilir miyim?"

"Sorman hata elbette alabilirsin."dedi Remus ve böylelikle ikisi de mutfağa gitti.

Mutfak sadeydi. Pencereleri ön bahçeyi gösteriyordu. Mutfağın tam ortasında büyük bir ada vardı ve etrafında bir kaç sandalye dizilmişti. Sirius içeri girenleri fark etmeden sesizce şarkı mırıldanarak adanın üzerine yiyecekleri koyuyordu.

Gelenleri fark ettiğinde gülümsedi ama Harry'nin kızarmış gözlerini gördüğünde yüzü endişeli ve meraklı bir ifade belirdi. Remus gözleriyle fotoğrafı işret etti. Sirius un yüzü anlayışlı bir hal aldı.

"Hey evlat aç mısın? Çünkü harika pastırmalar yaptım."Remus kendini övmesine izin vermeden hemen "Bundan başka bir şey yapamıyor zaten."dedi. Sirius elini kalbine götürdü ve derin drama dolu bir nefes aldı."Ben mi? Harry'nin önünde bana nasıl böyle dersin Aylak! Kırıldım."

Harry adamın tepkilerine güldükten sonra merakla konuştu."Aylak mı?Bu ne anlama geliyor?"

"Bu bir lakap. Sirius'un da bir lakabı var. O pPatiayak. Babanın da bir lakabı vardı."dedi Remus.

"Onun lakabı ne?"

"O da Çatalak'tı."

"Benim de bir lakabım olabilir mi?"heycanla sordu küçük çocuk. İki adam gülümseyerek başlarını salladı."Elbette olabilir ama düşünmemiz lazım. Ama istersen şimdilik sana Çatalak jr diyebiliriz."

Harry babasıyla aynı lakaba sahip olacağı için mutlulukla kabul etti. "Peki hadi yemek yiyelim. Çünkü gerçek ten kurt gibi acıktım" dedi Remus.

......

Akşama doğru Harry tüm evi gezmiş ve kendi odasını görmüştü. Yakında ona yeni eşyalar alacaklardı. Harry buna gerek yok dese de içten içe sevildiğini hissediyordu ve bu onu çok mutlu hissediyordu.

Akşam yemeğinden sonra yeni odasına geldi yatağına yattı. Uyumadan önce bir kaç aydır yaptığı gibi gözlerini kapattı ve hayal etti. Karşı sında duran Tom'a gülümsedi. Tüm gününü ona anlattı. Sonunda uykuya dalmaya başladığında ona iyi uykular diledi ve kendini uykunun kollarına bıraktı.

_____

Nasılsınız beklerim?

İzninizle klasik sorularımı soracağım.

Kitabın gidişatı ile ilgili ne düşünüyorsunuz?

Sezce ne olsa daha iyi olurdu?

Umarım kitabı beğeniyorsunuzdur. Sizin yorumlarınızla yola çıkarak biraz şekillendirmek düşünüyorum. Bu sayede sıkılmadan okursunuz♡

𝕻𝖆𝖗𝖈𝖚𝖒 𝕻𝖚𝖊𝖗𝖎Où les histoires vivent. Découvrez maintenant