finale: uğursuzluğunda uğur bulmak

56 9 27
                                    

Batıl inançların nereden geldiğini hep sorgulamışımdır

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Batıl inançların nereden geldiğini hep sorgulamışımdır. Aklımda liste şeklinde duran bu telaş dizisinin nasıl aklıma böylesine mühürlendiğini, bunların nereden geldiğini bilemem. Bana ilk öğretildiği anları hatırladığım tek tük inancım vardır. Ama bugün size listemden çıkardığım bir inancımdan bahsedeceğim. Anısı bol olsa da çürütmesi de bir o kadar bol keseden oldu diyelim.

Benim bir kara kedim var. Genelde karalar bağlar. Sevgi istediğinde göğsüme sırnaşıp ufalır ve tamamen benim olur. Batıl inançtakiler gibi korkutmaz. Bana bir pençe atmışlığı, ısırmışlığı olmadı. Tam tersine hayatıma girdiğinden beri yaşattığı bolluk ve bereketi saysam size bitiremem.

Kedim Karina. Benim kara kedim. Gece gözleri parlayan, insanların pek yaklaşmadığı ama benim koynunda uyuduğum kara kedim.

Benim kara kedim insanlara karşı en sıcak kanlısı değildir. Sesinden kutup soğuğu yayılır, buz kesilir bazı insanlar. Bazı insanlar ise soğuk severler işte. Bazıları da kendisi soğuktur. İyi gelir onlara. Karina'nın soğukluğu bana yaz günü bulduğum bir gölge gibi gelirdi. Kışın ise sobanın ortama yaydığı sıcaklığı.

Kara kedimin gözleri çok keskindi. Öyle keskindi ki insanlar bazen onu yanlış anlarlardı. Hedef gibi hissettiğini söylemişti biri. Hedef olmaktan nasıl gurur duymaz diye kızmak istedim. Sonra kızmadım. Kara kedimin tek hedefi ben olmak istedim. Sevindim. Hedef olmaktan rahatsız olmasına sevindim.
Kara kedimin geceleri gözleri parlardı. Koynuma sokulup uyurken bazı geceler mızmızlanıp kalkar, gözlerime bakardı. Gözlerinin ışığı bana bir yol, bir fener, bir ateşböceği, bir havai fişek olurdu. Kirpiklerinden öper, koynuma geri çekerdim onu.

Kara kedim bazen nankör olabilirdi. Yanıma gelir, ona ilgi vermem için sırnaşır, sonrasında da kaçardı. Peşinden koşmak bana bir uğraş olarak gelmezdi. Tam tersine bu ufak kovalamacayı gün içinde sabırsızlıkla beklerdim. İşin sonunda onu kucağıma alıp döndürür, dudaklarından uzun uzun öperdim. Kara kedim bazen nankör olabilirdi. Lakin dudaklarımdan bir kere bile kaçmadı, dudaklarıma geldi.

Kara kedimin bazen ortamlara uğursuzluk getirdiğini söylerlerdi. Kara kedim bunları uzaktan dinler, sonrasında da gelip dizlerimde ağlardı. Akşam arkada Frank Sinatra plağı çalarken onların değersiz oluşundan bahseder, saçlarını örüp sakinleştirirdim onu. Kara kedim uğursuz olsa bile uğursuzluğunda uğur bulurdum ben onun. Uğursuzluğunda uğur bulmak ne demek bilmeyenlerin konuşmaları naif kalbini kırardı kara kedimin. Kalbini parçalanmaktan korumak için elinden geleni yapardım.

Kara kedimin nazarlı bakışları olduğunu söyleyen de oldu. Bu beni en çok güldüren laftı. Kara kedim her birisini övdüğünde yakınındaki en yakın tahtaya koşup vururdu. Her sunumumun öncesinde yakama boncuk takar, yanağımı öpüp bana iyi şanslar dilerdi. Akşam gidip tütsü yakıp evde kötü enerji olmasın diye gezerdi. Nazara gelmemek için nazarlığını boynundan düşürmez, göze çok önem verirdi. O yüzden nazarlı bakışları olduğunu söyleyince insanlara çok gülerdim. Annem hep nazar için kötü niyet gerektiğini söylerdi. Benim kara kedim kötü niyetin hiçbir harfini bilmezdi.

Küçükken hep kara kedi gördüğümüzde arkadaşlarımızla oyunumuza ara verip saçımızı çekerdik. Oyunun yakartop, seksek, saklambaç olması fark etmezdi. Bazen de kuş arardık gökyüzünde. Kötü şans bizi bulmasın der, korkudan dilimizi ısırıverirdik. Çocuk hâlim bir kara kedinin saçlarımı okşayıp bana hayatım dediğini duysa benim saçımı tutup çeker, Karinamı iterdi. Karinam buna çok kırılırdı. Özür dileyip gidip saçının her tutamını öperdim.

Şimdi size bu batıl inancımın değiştiği asıl anları anlatmak isterim.

Benim Kara Kedim çocukları çok severdi. Olurda bir çocuk düşer veya ben düşerim diye yanında sürekli yara bandı taşırdı. Her çocuk bayramından önce ufak tefek hediyeler belirler ve hediye alamayan çocuklara dağıtırdı. Bazen çocukların resim akademilerine katılır, onlara sanat öğrencisi olarak yardım ederdi. Şu ana kadar çocukların onu çizdiği çizimlerin hiçbirini atmadı.

Benim Kara Kedim şansa çok inanırdı. Her yeni yılda beni kilisiye götürüp dua ettirirdi. Bazen ona dalıverirdim. Çenemden tutup beni geri önüme veriridi. Bana her zaman şans getiren herhangi bir şeyden alırdı. Bana 11.11'de ve 22.22'de mesaj atardı. 00.00'da benimle dilek tutardı. Her sunumumdan önce şans öpücüğü verirdi bana. Çıkışında ise başarı öpücüğü.

Benim Kara Kedim ironik şekilde batıl inançlara fazla inanırdı. Mumları asla eksik olmazdı. Hem bana sarılma bahanesi hem de batıl inanç sebebiyle merdiven altından geçmeye yeltelendiğim an koluma girip beni kendine çeker sonra da beni sarardı. Nazar en önem verdiği konuydu. Evine girişine çıkışına dikkat ederdi. Hangi ayağıyla bastığı onun için bazen bir ölüm kalım meselesiydi. Kırmızı kalem kullanmazdı. Birinin adını yanlışlıkla kırmızı ile yazmaktan korkardı. Gece vantilatör açmazdı. Benim Kara Kedim biraz da korkaktı. Uğursuzluk hakkında çok okusa kâbus görür sonra da kucağıma gelip ağlardı.

Kara Kedim karalar bağlardı. Karalar ile beraber suyu, havayı, galaksiyi özellikle de beni bağlardı. Hayatına, ruhuna, kalbine bağlardı. Tek düğüm atar giderdi. Ben ondan kopmamak için en sıkı bildiğim tekne düğümünü atardım.

Kara Kedim bana âşıktı. Bunu bilmek beni dünyanın en şanslı kadını yapardı. Benlerimi ezbere bilir, en çok öpülmeyi sevdiğim yerlerden öperdi beni. Saçlarımı okşar, dizlerimde kıvrılıp kalırdı.

Kara Kedim karalar bağlardı. Özellikle de beni.

KARA KEDİM KARALAR BAĞLAR ➤ WINRINAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin