12:"Nerdesin Yüzbaşı?"

592 55 0
                                    

Anya'dan

Hastaneye yatışımın üzerinden 2 hafta geçmişti olabilecek en basit yöntemi denemeye karar vermiş ve Tony'nin gelmesini beklemiştim. Bütün gece ortalıkta yoktu.

Steve Rogers ise bu sabah gelen telefonla gitmesi gerektiğini, hemen döneceğini söylemişti.

Bayılmalarım gittikçe artıyordu, Steve'e ya da Tony'ye söylemesem de burnum da kanamaya devam etti.

Pepper'ı sabah kahvaltısından bu yana görmemiştim. Herkes bir yerlerdeydi.

Odamdan çıktım ve dolaşmaya başladım ta ki kendimi bahçede çocuk parkında bulana kadar.

Parkta bir çocuk vardı benden tahmini 2 3 yaş büyük olmalıydı ve garip bir şekilde yüzü çok tanıdıkı oysa daha önce hiç görmediğime yemin edebilirdim.

Ona baktığımı fark ettiğinde gözlerimi kaçırdım ve uzağa bakar gibi yaptım, Tanrım! Bu şey ne kadar zordu. En az 5 dakkika bana baktığına yemin edebilirdim.

"Sarışın, etrafına bakınmayı bırakıp konuşmak ister misin?" Diye sordu ve hemen ardından yanıma yaklaşarak sağ elini gösterdi.

"Cooper Barton."

İşte şimdi her şey anlaşılmıştı!

"Sen Clint Barton'un oğlusun, seni bir yerden tanadığımı biliyordum!" Dedim, olabildiğince, sessiz bir biçimde.

Çocuk gülümsedi.

"Amaris Anya Rogers." Diyerek elini sıkacaktım ki;

"Steve Rogers senin baban mı!" Diye çığlık attı. Ben bir yandan gülerken bir yandan da diğer elim ile ağzını kapattım.

"Sessiz ol şampiyon burada işler o kadar basit değil!" Diyerek, onu sessiz olması konusun da uyardım.

"Vay canına, Yüzbaşının herkesin seni bu kadar iyi saklaması oldukça etkileyici!" Dedi hayranlıkla.

Bu çocuk kesinlikle Kaptan Amerika fanıydı.

"Hey, hey! Peki senin babanın tarzı hakkında konuşabilir miyiz? O okçuyla karşılaştım ve baban inanılmaz birisi. Kaptan Amerika'ya hayran olsan da, Clint Barton' da aynı şekilde davrandı. Eşitiz kanka!" Dedim ve göz kırptım.

Tamam tamam, yalandı.

Eşit değiliz Cooper Barton!

Kaptan Amerika buzun içinde seneler geçirdi, Adam 100 yaşında!

Bunu düşünmemle kendi kendime duraksadım. Nüfusuna kayıtlı olduğum adam 100 yaşındaydı.

Cooper, sessizce etrafı izlerken kendimi ona seslenirken buldum.

"Siz niye buradasınız?" Diyerek bir soru yönelttiğim de gülümseyerek"sen neden buradasın?" Dedi.

"Cooper!"

Gülerek"tamam sakin ol söyleyeceğim" dedi.

"Senin için! Kendini Clint Barton'a sevdirmeyi başarmışsın, tebrikler. Harika haber şu ki artık en iyi arkadaşız."

Hadi canım!

Bir dakika, çok ciddi gözüküyordu.

Gülümsemeyi denesemde ağzım yüzüm yamulmuş gibiydi.

"Tamam Cooper, ben hemen dönerim!"

Hızlıca hastaneye girdim ve odama çıktım. Tony yada Steve -ki bu hiç fark etmiyor- bana haber vermeden Clint Barton'nun oğlunu çıka getirmişlerdi.

Telefonu kulağıma görürdüm ve çalış zilini karşı taraf açana kadar dinledim.

"Anya, iyi misin? Bir şey mi oldu?"

"Seni büyükannemin çocuğu, bana hiç bir şey söylemeden Barton'un oğlunu mu yolladın!"

Küfür ettiğimi bilse babam beni kesin yerdi yani şey diğer babamdan bahsediyorum. Biliyorsunuz, Steve Rogers'dan.

"Neyden bahsettiğin hakkında tek gram fikrim yok. Anya, ayrıca sen 8 yaşında olduğuna emin misin yoksa Steve sana yaşlılık büyüsü mü yaptı da genç duruyorsun. Büyümüş de küçülmüş gibisin. Bir daha  duymayayım böyle kelimeler! Şaka şaka ben bir şey demem de, Kaptan Amerika'yı bilmiyorum. Ayağını denk al sarı kafa!"

Sus artık be adam! 

"Açığını bulmama az kaldı, Tony Stark! Göreceksin. Steve Rogers bile seni elimden alamayacak!"

Tony ile bu 2 haftayı böyle geçirmiştik, sürekli birbirimizi tehtid ederdik, genellikle tehtid edilen taraf Kaptan Amerika'ya şikâyet edilirdi.

İronik ama sarışın babam dahi bu küçük oyunumuzun içindeydi. Durun belki Happy ve Pepper'da öyledir!

Onlar büyükannemin çocuğu olmadığına göre... Aman neyse!

"Görüşürüz sarı kafa!"

"Görüşeceğiz Tony Stark!"

Tony ile olan sözde oldukça kısa konuşmamın ardından Steve Rogers'ı aradım. Ona Tony'ye davrandığım gibi davranamazdım çünkü o biraz şey... Çok nazikti!

"Hey, baba sana bir şey soracaktım?"

"Dinliyorum."

"Cooper Barton neden hastanede ve benim için burada olduğunu söylüyor?"

En başta karşıdan ses kesildiğinde onun çağırdığını düşünmüştüm ama sonradan ses bilmiyorum, Clint ile konuşayım dedi ve yok oldu.

"Baba?"

Ses gelmiyordu.

"Baba, orada mısın?"

Hat birden kesilmişti, kimsenin sesi gelmiyordu. Burnum soğuktan kızarmış, gözlerim ise dolu doluydu sonuçtan o Kaptan Amerika'ydı ve sürekli göreve çıkardı.

Ağlamamayı deneyerek Natasha'yı aramayı denedim.

Telefon cevaplandığın da olabildiğince sesli konuşarak "Nat, babam nerede!" dediğimde, Natasha Romanoff beni geçiştirmeyi uygun buldu.

"Bebeğim, bekle ben sana haber vereceğim. Şuan konuşamıyorum" dedi ve yüzüme kapattı.

Bir şeyler olmuştu ve bana söylenmiyordu. Yanım da kimse yoktu, tek başımadaydım.

Kim 8 yaşında birisini tek bırakır ki!

Tony ile konuşurken bir şey yok gibiydi, benimle oldukça güzel konuşmuştu.

Tanrım, kahretsin!

Nerdesin Yüzbaşı, nerede?

_

"Sarışın iyi misin? Burnun kanıyor."

"Anya, aç gözlerini lütfen!"

_

Sevgili Günlük; yine oldu ve ben yine hiçbir şey yapmadım.

<>

Üstte bıraktığım videoyu izlemeyi unutmayın!!

ASLA | Amaris Anya Rogers? Stark? Where stories live. Discover now