5

120 9 17
                                    

  Merhabalar! Şimdi bütün her şeyi tekrardan yazmak hem benim için zor olucak, hem de olaylar yavaş ilerleyecek o yüzden Chan bildiklerini anlatmış gibi ilerleyeceğim.

——————————

"... yani, o hasta ve tedavisinin durumunu bilmiyorum, ona ne kadar bunu sorsam da hiç söylemedi." Duyduğu cümlelerin doğruluğunu sorguluyordu Changbin ama Chan ona yalan söylemezdi, değil mi ? Chan ise sözünü bitirdikten sonra derin bir nefes alıp iç çekmiş ve odadaki halının desenlerini ezberlemek istercesine izleyen arkadaşına dikmişti gözlerini. Onu anlıyordu. O da ilk öğrendiğinde birkaç dakika boyunca öğrendiklerini sindirmeye çalışmıştı çünkü. Changbin, kuruyan boğazını konuşmaya hazır hale getirmek için sesli bir şekilde yutkunmuş ve gözlerini halı desenlerinden ayırıp Chan'a çevirmişti.

"O, bunu bizden 3 aydır saklıyor muydu ? Şuan tedavisinin sürdüğü bir şeyi değiştirmez, kendin söyledin az önce durumunu bilmediğini. Hatırlıyor musun Minho hyung bir ara çok kötü olmuştu ama sonra toparlanmıştı, o aralıkta, o tedaviyi bırakmış bile olabilir hyung." Changbin, bunları Minho'nun bir sırrını ortaya çıkardığını bilmeden, hem telaşlı hem de sakin bir ses tonuyla bunları söylemişti tabii. Onun sözleri üzerine Chan yutkunmuş, yan tarafta derin nefesler alarak uyuyan bedeni izlemişti kısa bir süre, o olaya hiç bu tarafından bakmamıştı, hiç aklına gelmemişti arkadaşının tedaviyi bırakma olasılığı.

"Tedaviyi bırakmış olabilir, eğer bıraktıysa bile onu tekrardan başlamaya ikna edebiliriz. Ayrıca bunu sadece ben, sen ve Hyunjin biliyor." Changbin'in kaşları çatılmıştı. "O nasıl öğrendi ?" Chan, komidinin ilk çekmecesinden çıkardığı defteri ona uzattı. "Bu her şeyi not aldığı o defter. Hyunjin de onu bulmuş, bulduğunda doğrulamak için benim yanıma gelmişti bende söylemek zorunda kaldım." Kapı tıklatılması ve başını hafifçe kapının içine sokan Felix, Changbin'in konuşması için bir fırsat sunmamıştı bile.

"Hyunglar, gelmeyi düşünüyor musunuz ? Yemekleri çoktan söyledim hatta gelirler şimdi." demesiyle dış kapının zilinin çalması ile oraya koşmuştu Felix. Chan tekrar bir iç çekip bir elini destek verircesine yine halı desenlerini izlemeye dalmış olan Changbin'in omzuna koyup orayı hafifçe okşamıştı rahatlatmak istercesine.

"Hadi gel de yemek yiyelim, bunları sonra konuşuruz. Ayrıca diğerlerine bir şey çaktırma." sözünü bitirip elini arkadaşının omzundan çekmiş ve kapı doğru ilerleyip çıkmıştı odadan. Changbin de uyurken kıpraşan Minho'yu bakıp onu kalın battaniyesiyle örtüp açık bir yer bırakmadığına emin olmuştu. Ona son bir kere bakıp Chan'ın arkasından odadan çıkmış, Minho'yu uyandırmamak için kapıyı arkasından yavaş ve sessizce kapatmış, kapatmadan önce de komidinin üzerindeki gece lambasının açık olduğundan emin olduktan sonra ise açık olan diğer ışıkları kapatmıştı. Biliyordu ki hyungu tamamen karanlık olan odalardan nefret ederdi, ne kadar o buna anlam veremese de.

Yemek yemek için onu bekleyen diğer üyeleri daha fazla bekletip söylendirmemek için hızlı adımlar ile salona doğru ilerledi. Normalde üyeler mutfakta bulunan masada yemelerine rağmen şimdi 7 kişi beraber yemek yiyecekleri için salona kurmuşlardı her şeyi.

"Sonunda geldin hyung, ağaç oldum, kök saldım burada seni beklerken ya!" diye abartıyla bağıran Jisung'u takmayıp ona ayrılan yere oturmuş ve ortadaki masanın üzerindeki tavuklardan birini almıştı. "Hyung, Minho hyung iyi mi ? Uyuyorken bile yorgun görünüyordu, kim bilir ne kadar çalıştı." diyen Jeongin ile Chan, Changbin ve Hyunjin gözlerini birbirlerinde gezdirmişlerdi, kimseye gerçeği söyleme cesaretleri yoktu. Chan ise ortamı germemek ve kimseyi endişelendirmemek adına boğazını temizleyip açıklamıştı durumu "Minho gayet iyi, dediğiniz gibi çok çalışmış ve yorgun düşmüş." onun dedikleri ile gerçeği bilen ikili rahatça bir nefes almıştı, en azından olayı toparlayabilmişleri bir şey söyleme gereği duymadan.

Coraline // HyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin