✞︎Chapter Three✞︎

110 18 107
                                    

Levi: "İyiyim. Neden sordun?" dedi gözlerini yoldan ayırmadan.

"Ellerinle direksiyonu ne kadar sıkı tuttuğunun farkında değilsin galiba, hmm?" dedin ona bakarak. Sana doğru döndü. Daha sonra hemen önüne döndü.

"Gergin misin, Levi?" diye sordun.

Levi: "Belki biraz." dedi.

"Neden dolayı gerginsin? Bugün olacak toplantı yüzünden mi?" diye sordun. Levi olumlu anlamda başını sallayınca neden gergin olduğunu daha rahat anlamıştın.

"Gergin olmana gerek yok, Levi. Bence sen her durumun üstesinden gelecek kadar güçlü bir adamsın. Ayrıca ben sana güveniyorum, bence rakip şirketi çok kolay bir şekilde ikna edeceksin." dedin onun gerginliğini gidermek amacıyla. Fakat bunları söylerken çok utanmıştın.

Kalbin yerinden çıkacaktı. Levi'ın tepkisini görmek için şuan da onun yan profiline bakıyordun. Ve bir kez daha onun ne kadar yakışıklı bir adam olduğunu düşündün.

Levi: "Teşekkürler Y/N. Sen olmasan ne yapardım, bilemiyorum.." dedi. Bir süre onun yüzüne şaşkınca baktın. Daha sonra Levi ne dediğini idrak ettiğinde öksürmeye başlamıştı.

Levi: "Yani demek istediğim, senden başka kimse bana böyle bir konuşma yapmamıştı.." dedi çevirmek amacıyla. Ama sen onun ilk söylediğine ciddi anlamda takılmıştın ve çok hoşuna gitmişti. Mikasa bile sana öyle bir cümle kurmamıştı hayatın boyunca.

"Anladım, Levi. Kendini açıklamak zorunda hissetme, lütfen. Benim yanımda rahat olabilirsin.." dedin. Şuan o bayağı bir telaşlı gözüküyordu. Zaten gergindi, bir de ortaya bu çıkmıştı. Ortamın gerginliğini azaltmak için gülümsedin.

Levi bir kafenin önünde durmuştu. Arabadan inip kafeye girdiniz. Cam kenarındaki masalardan birine oturdunuz. Buraya fazla kişi gelmediğinden dolayı -ve temiz olduğundan dolayı- Levi'ın favori yerlerinin arasındaydı.

Levi'ı gördüğü anda onun ne istediğini anlayan barista hemen çayları yanınıza getirmişti.

Levi: "Beğendin mi burayı?" diye sordu ortamdaki sessizliği yok etmek amacıyla.

"Evet, çok güzel bir yermiş." dedin. Ve çayından bir yudum aldın.

Levi: "İstersen daha sık gelebiliriz. Kafa dağıtmak için mükemmel bir yer." dedi ve o da çayından bir yudum aldı.

Arkana yaslandın. "Olabilir." dedin. Memnun olmuş olmalı ki artık ellerini sıkmıyordu, serbest bırakmıştı.

"Burayı nasıl keşfettin, Levi? Temizliğe önem verdiğin için her yerde çay içemezsin sanıyordum." dedin. Biraz şaşırmıştın doğrusu.

Levi: "Barista benim yakın arkadaşım. Adı Farlan. Birkaç ay önce bana bir kafe işletmek istediğini söylemişti. Bende yardımcı oldum. Öyle yani-" dedi.

"Çok tatlı." diye mırıldandın. Levi senin ne dediğini çok net bir şekilde duymuştu. Ve sözü yarım kalmıştı. Biraz utanmıştı fakat belli etmiyordu.

Levi: "Ne tatlı?" diye sordu.

"Arkadaşlarına sürekli yardımcı olman çok tatlı geldi gözüme. Her ne kadar soğuk biri gibi davransanda içten içe herkesi önemsiyorsun, değil mi?" diye sordun ona.

Bir süre cevap vermedi. Şaşkınlıktan mıdır yoksa utandığı için midir, bir süre sadece senin yüzünü izledi.

Levi: "Nerden.. biliyorsun?" dedi.

"Kendine gel, Levi. Biz Ackerman'ız. Bilememe gibi bir ihtimalim mi var?" dedin. Levi bir süre daha seni izledi.

Sen 'Biz Ackerman'ız.' dediğin anda kendisini gerçekten senin kocanmış gibi hissetmişti. Ve bu biraz onu utandırmıştı.

Levi: "Doğru." dedi gözlerini senin gözlerinden çekerek. Gözleri gerçekten insanı kendisine düşürebilecek kadar derin ve güzellerdi.

Ortam biraz sessizleşmişti. Ve sende bu sessizliği yıkmak için harekete geçmiştin.

"Levi, sevdiğin herhangi biri var mı?" diye sordun. Bu kadar yakışıklı bir adamın sevgilisi veya sevdiği biri vardır diye düşünüyordun. Biraz kıskanmıştın.

Senin soruların Levi'ı gerçekten çok çıkmaza sokuyordu. Evet mi demeliydi? Yoksa hayır mı? Bir an sevdiği kişinin sen olduğunu söylese tepkin ne olurdu acaba? Gerçekten içi içini yiyordu.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Feb 02, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

☘︎ 𝑻𝒆𝒙𝒕𝒊𝒏𝒈 || 𝐿𝑒𝑣𝑖 𝑥 𝑌/𝑁 ☘︎Where stories live. Discover now