Bölüm 11

54 15 0
                                    

Ağlıyordum. Her şeyini kaybetmiş bir savaşçı gibi hissediyordum. Umutlarım, hayallerim yok olmuş gibiydi. Ben de yok oluyordum. Savaşmaya gücüm kalmamıştı.

"Hatırlamak gelmiyorsa içinden, orada unutmak istediğin anıların olduğu içindir. Peki unutmaman gereken birini unuttuysan...
Sence o kişi hatırlanmaya değmez mi?"

"Peki ya kimi unuttuğumu bile bilmiyorsam..."

Kiminle konuştuğumu bile bilmiyordum ama bir şeyi unuttuğumu hissediyordum. Unutmamam gereken bir şeyi.

"Eğer o kişi senin için önemli biri değilse onu hatırlaman imkansız."

"Ama hatırlamak istiyorum. Çünkü hatırlamam lazımmış gibi hissediyorum."

"Eğer gerçekten istersen bir gün mutlaka hatırlayacaksın."
***************************************
Kağan nefes nefese açtı gözlerini. Sanki birisi boğazını sıkıyordu da nefes alamıyordu.

"Yardım edin!"

Sesini birilerine duyurmak istercesine bağırmaya başladı Kağan.
Boğuluyordu.
Karnında yeniden yoğun bir sancı hissederek elini Karnına koydu.  Tam o sırada gözlerinin önüne bir sahne geldi.

****************************************
"Kağan bunu tek başına yapamazsın."

Kağan nefes nefese tuvaletin kapağını kapatıp üzerine oturdu.
"Ne yapabilirim başka Mira ha?"

Kağan'ın rengi kıpkırmızı olmuştu. Boynundaki damarlar kendini göstermeye başlamıştı.  Dişlerini sıktığı için nefes egzersizi yapmayı bırakmıştı artık. Tek amacı bağırmamaya çalışmaktı.

"Lütfen çık artık içimden. Tek istediğim bu." 
Sesine kontrol olamayarak tüm gücüyle bağırmıştı.
**************************************
Kağan, hatırladığı anı ile korku dolu gözlerini karnına dikti.

"O, benim karnımdaydı, ben bir denektim."

Kağan, her şeyi hatırlamanın şoku içerisinde yattığı yerden kalktı. O sırada odanın kapısı açılınca Kağan, gözlerini kapıya çevirdi.

"Uyanmışsın. Şimdi nasıl hissediyorsun?"

Kağan, odaya giren hemşireyi takmayarak odadan çıktı. Hemşire de Kağan'ın arkasından çıkarak önüne geçti.

"Saatten haberin var mı senin. Bu saatte hasta hasta nereye gideceksin?"

"Sen benim annem değilsin. Sadece çekil önümden!"

"Evet, senin annen olmayabilirim ama hastalarımın sağlığını düşünmek zorundayım."

Kağan, vaktinin daraldığını hissediyordu. Sabırla içine bir nefes çekerek konuşmaya başladı.

"Bak! Görevini yerine getirmek istemeni anlıyorum ama eğer çıkmama izin vermezsen bu hayatta sahip olduğum tek aileyi sayende kaybetmiş olacağım. Benim annem ve babam öldürüldü ve ben şu an da yaşıyorsam bu hayatıma giren biri sayesinde. Ama şu anda onu da kaybetmek üzereyim. Belki de o da ailem gibi Ölecek ve ben yine hiç bir şey yapamayacağım. O yüzden çekil önümden."

Kağan, gözyaşlarına hakim olamamıştı. Bu yaşlar aslında onun ne kadar çaresiz olduğunu gösteriyordu. Aynı acıyı tekrar yaşamamak için ne kadar çabaladığının göstergesiydi gözünden akan yaşlar.
Hemşire de karşısında göz yaşlarına hakim olamamıştı. Kenara çekilerek hüzünle Kağan'a baktı.

"O kişi her kimse onu bul ama lütfen sağlığını da hiçe sayma."

Kağan, olumlu anlamda başını sallayarak hastaneden çıktı.

DENEK 301Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin