BÖLÜM 1: TOZ PEMBE

238 14 0
                                    

   Serdivan tepeye çıkmış şehrin ışıklarına bakarak acımı haykıra haykıra ağlıyordum. Bu nasıl bir acıydı bilmiyordum. Aşkın acısı yakıyordu canımı, ruhum sanki beni sıkıyor görünmeyen bir el boğuyordu beni nefes alamıyordum. Oysa ne çok sevmiştim seni. İlk aşkımdı, ilk tutulduğum ilk tutkum. Hayatımın, herşeyimin ilk olanı adam dün evlenmişti. Bu aldanış bu aldatılış canımı çok yakmıştı. Söyleseydi bana " Sena seni istemiyorum, bitsin" deseydi acımı aşkımı içime gömer bitirirdim. Giderdim hayatından. Ama öyle olmadı...
    Anlayacağınız, aşk denen illet gözleri kör, insanı salak yaparmış. Aşk ruhumuzu zehirleyen bir sarmaşıkmış. AŞK APTALLIKMIŞ..

~~~~~~~~~🍀🍀🍀🍀~~~~~~~~~

         ###   1 AY ÖNCE ###

  İlkbaharın ilk ışıkları odama merhaba diyordu. Bugün Nisan'ın 1 idi. Yatakta sağa sola dönerek uyanmaya çalıştığımda telefonun alarmı ile kalktım saate baktımda 07.30 du. Acele ile yataktan fırladım eğer yatakta biraz daha oyalanırsam hem işe geç kalıcaktım hemde Ayşe Sultanın gazabına uğrayacaktım. Bu arada ben kim miyim??  Ben Sena 4 kardeşin 3 numarası, 28 yaşında kadın hastalıkları ve doğum doktoruyum. Staj yaptığım hastanede çalışmaya başladığımda hayatımın aşkıyla Burak ile tanıştım. 3 yıllık birlikteğimizi geçen ay sözlenerek taçlandırmıştık.  Şuanda dört bir koldan düğün hazırlıklarımız annelerimiz ve ablalarımızın yardımıyla devam ediyordu.
   Yataktan kalktığım gibi odamın karşısındaki lavaboya girdim, bugün önemli bir gündü. Hemen günlük rutinlerimi hallettikten sonra saçlarımı düzleştirdim, hafif bir göz makyajı ve rujumu sürdükten sonra banyodan çıktım. Odama girdiğimde kırmızı kalem elbisemi üstüme geçirdim ve hemen kenarda duran bej rengi tek bant topuklularımı ayağıma geçirdim.

   Kahvaltı için aşağıya indiğimde ev ahalisi kahvaltı yapıyordu

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

   Kahvaltı için aşağıya indiğimde ev ahalisi kahvaltı yapıyordu. Herkese "Günaydın" dedikten sonra kahvaltımı yapmaya başladım. Kahvaltı devam ederken babam;
-" Kızım seminerlerin nasıl gidiyor?" diye sordu
-" Çok iyi gidiyor baba. Yakında doğu seminerlerimiz başlayacak inşallah. Bazı okullarla görüşmeler yapıyoruz. Bugün de milli eğitim müdürleri ile toplantımız var. Dua edin güzel geçsin ve 'ORKİDEM' projem onaylansın. " dediğimde babamın gözlerinde minnet ve gurur görmüştüm, bu beni daha da mutlu etmişti.

-" Ulaaa susunda kız kahvaltısını etsin, habu proje diye diye çırpı gibi kaldı, " deyince babaanneme baktım ve gülerek
-" Ayşe Sultanım haklı. " diyerek uzaktan bir öpücük yolladım.

   Çayım bitmiş tam çıkıyordum ki telefonum çaldı, Burak arıyordu.
-" Efendim hayatım"

-"Hadi sevgilim hazırsan sitesinin çıkışında seni bekliyorum. Hastaneye ben bırakayım seni."

-"Hemen geliyorum" diyerek telefonu kapattım. Babaannemin ters bakışlatına yakalanmadan " Akşama görüşürüz ÇİL Ailesi" diyerek evden kaçar gibi kendimi dışarı attım. Sitenin dışına çıktığımda Burak'ın arabaya yaslanmış  ellerinde kırmızı güllerle beni beklediğini gördüm de koşarak yanına gittim ve sarıldım.

-" Yavrum biran hiç gelmeyeceksin sandım,"

-"Aşkım abartma 10 dakikacık geç kaldım," deyip düdaklarımı büzerek üzülmüş gibi yapmıştım. Her zaman işe yarıyordu.

Dudağımın kenarını öptü ve

-" Bunlar sana yavrum, hem biliyorsun şaka yapıyorum. Ben seni ömür boyu beklemeye razıyım." diyerek arabaya bindik. Yaklaşık yarım saat sonra hastanedeydik. Arabadan inmeden Burak'ı eğilip dudaklarından öptükten sonra "görüşürüz" diyerek ayrıldım.

    Muayeneme girdiğimde hem sekreterim hem de best friends'im olan Zeliş ile bugün ki toplantının son dokunuşlarını yapıyorduk. O arada kapı çalmıştı " gel" dediğimde Sunay bey

-"Sena hanım misafirleriniz geldi, toplantı odasına aldık. Bilginiz olsun" dedi

ben de " Teşekkür ederim Sunay abi" diyerek odadan çıktım.

    Doğunun bazı bölgelerinden milli eğitim bakanları gelmişti. Hepsini hoşlandıktan sonra sosyal sorumluluk kapsamında başlattığımız "ORKİDEM" projesini anlatmak için projeksiyon cihazını açtım ve slaytlar ile anlatmaya başladım. Yaklaşık 2 saatin sonunda sunumu bitirmiş son komuşmaları yapıyorduk;

-" Sayın müdürlerim biz bu proje ile çocuk gelinlerin, genç yaşta üstüne kuma gelen kadınların önüne geçmek istiyoruz. Ağaç yaş iken eğilirmiş diye bir atasözümüzde var. Biz kızlarımıza anlatalım anlatalım ki regl kanının evlilik yaşı olmadığını bilsinler. Ufak bir jinekolojik sorundan hamile kalamadıkları için üstlerine kuma gelmesine göz yummasınlar. Bizler anlatalım ki bilsinler. Siz değerli büyüklerimden bu projeye destek bekliyorum. Dinlediğiniz için teşekkürler. " dedikten sonra Mardin milli eğitim müdürü Seydi bey söz almıştı ;

-" Sena hanım projenizin pilot bölgesi olmayı seve seve kabul ediyorum. Okullara broşürleri astırıyorum.  3 gün sonra sizleri Mardin'e bekliyorum. " dedi ve projemizin turneleri başlamıştı.

    Sırasıyla diğer şehirler ile konferans gün ve saat ayarlamalarını da yapmıştık. 1 aya yakın bir süre doğu turunu tamamlayacaktık. Ekibim ile birlikte misafirlerimizi yolcu ettikten sonra odama geçtim.

     Saatin kaç olduğuna baktığımda 4 saat geçmişti. Burak meraktan çatlamıştı kesin. Hemen çantamdan telefonu elime aldığımda gelen aramalar ile telaşlandım. Burak 30 kere aramış 12 kere mesaj atmıştı. Tamam normalde de merak ettiğinde arardı ama bu aramalarda bi problem olduğu barizdi. Hemen numarasını tuşlayıp aradım ama açmıyordu. Aradım aradım... Ama ne açan ne cevap veren vardı. İyice telaşlanmıştım. Hemen mesajlara girdiğimde,  gördüğüm mesajlarla şok olmuş bir şekilde sandalyeme oturdum, oturmak denmezdi ki buna sanki bacaklarımın dermanı kesilmiş gibi yıkılıp kaldım.

Gönderen: Gönlüm
"- Sena neden açmıyorsun telefonu? Sana söylemek istediklerim var."

Gönderen: Gönlüm
"- Sena ben ölüyorum..."

Gönderen: Gönlüm
"- Senden sakladığım için özür dilerim Senam... Ben kanserim, ben lösemiymişim. Ölüyorum Sena son evresine gelmiş...."

~~~~~~~~~~🍀🍀🍀🍀~~~~~~~~~

MAHSENWhere stories live. Discover now