otuz üç

2.8K 139 12
                                    

Unutmuşsunuzdur diye elbiseleri medyaya yeniden ekledim canlar♡

Azhar ve Meltem'i Allem edip kullem edip birleştimiştim.
şu an pistte dans ediyorlardı.

Biraz sonra pasta getiriceklerimiş dört gözle onu bekliyordum. Annem arkadaşlarıyla Kevser hanımı yerden yere vuruyordu. Bende sıkılmaya başlamıştım onları dinlemekten.

Bir tarafta romantik aşıklar bir tarafta Kevser hanımın dedikdusu alın beni buradan.

Uykumda gelmişti saat 11:42 idi.

birazda şarap kaçakçılığından olsa gerek.
hala pasta yok.

Neden bu kadar abartığımı düşünüyorsanız, hem dügün pastaları ayrı lezzetli hemde bu amaç uğruna buradayım pes edemem ve yemeden de gidemem.

Müzik durmuştu ve herkes yerlerine geçmişti. Ufuktan görünen pastalara göz göze geldim ama atladıgım birşey vardı üzerinde böğürtlen vardı. Pastayı önüme koyan çocukla şaşkınca pastaya baktım.

Sonra çocuğa baktım, abi bu mu yani ben sabahtandır bekliyorum meyveli yerine çikolatalı pasta olamazmıydı.

Çocuğa o hayati olan çok önemli soruyu sordum. " Kremasında yada kekinde böğurtlen varmı." Gülümseyerek " evet hanım efendi kremasında bulunuyor.

Elimi hızla uzattım, sanırım abim gilden gizli içtiğim şarapların etkisiyle de biraz sarhoştum.

Pastaya parmağımı soktum ve bulaşan kremayı yaladım bu süre zarfında garson gitmiş diğer masalara servis yapıyor, diğer abi tayfasıda arkadaşlarıyla felan konuşuyor. Ayberk ise Azhar la bişeyler konuşuyordu.

Annemde arkadaşlarıyla konuşuyordu.
Kevser bitmiş Ayşe başlamıştı abi bu ne ya bu gacıların diline düşene Allah yardım etsin.

Bende fırsattan istifade Meltem'le hem Azhar'ı çekiştiriyor hemde şarapları yürütüyorduk annem sorunca da ya yenilediler yada geçen biri aldı içti deyip uyduruyorduk. İnanmıyor da olabilir ama pek takmıyorduk.

Bir yudum aldım ve şerefe deyip ikinci yudumu alıcakken biri elini dudaklarıma kapattı ve bardağı alıp tekte içti.

Kim olduğuna bakınca pek bişey  göremedim ışık gözüme çarpıyordu ve gözlerim bulanıklaşıyordu, biri (pars) beni kucağına aldı, dönerek "onu eve bırakıcam sema hanım" dedi ben ne olduğunun asla farkında değildim, sadece çok uykum vardı ve kendimi bırakmıştım. O pastanın böğurtlenide vucudumu sarhiş ediyordu.

Her zaman böğürtlen yesem böyle olurdu önce vücudum ağrır ve uyuşur ikinci gün ise çok fazla kaşınırdı. Öyle ki kendimi kanatıcak kadar kaşıdıgım günlerim olmuştu.

Sadece yürüyüşünü hissediyordum bir ara durdu ve birileri ile birşeyler konuştu sonra yine devam etti ve ilerledi dışarıya şıkınca titremiştim ve daha fazla sokuldum o kişiye o da beni daha sıkı sardı.

Araba sesleri, insan sesleri derken algımı tümden kaybetmiştim, bir yere uzandırıldım sonra motor sesi ve sonrası hayal meyal aklımda
...
Biri beni kucağına aldı ve yürüdü.

Midem bulanıyordu ve başım çok fazla dönüyor, ağrıyordu.

*

Bir an karşımda Manolya yı gördüm.

Çok hızlı koşuyordu ve bende peşindeydim.

'Dur Manolya' diye seslendim, elimi ona uzatarak.

Bir anda döndü ve bana sarıldı. Çok fazla sıkıyordu kemiklerimi. Bir anda boşluğa bırakılınca uyandım.

DALYA Opowieści tętniące życiem. Odkryj je teraz