10# Rica

467 65 45
                                    

30 Nisan 1357

Noah, Jenna'nın doğumu ardından gelen bir ulak ile Ferguson sınır köylerinden birinde tespit edilen vebalı aile haberi dolayısı ile derhal köye gitmiş lakin geç kalınmıştı. Yirmi evlik bir köyde sekizi gittiğinde hastalıklı idi. Kalanı da muhtemelen öyleydi ki üçüncü gününde sayı on beşe dördüncü gün köyün tamamına yayılmış durumdaydı. Alınan tüm önlemlere rağmen sebebini çözememiş olsalar da bir hafta evvelsinde bir düğün yapılmıştı ve kesilen hayvandan bulaştığı kanısındaydı herkes... Ne ise neydi. Noah köyü karantina altına almış zalimce olduğunu bilse de okçular köyü çevrelemişlerdi. Kimse bir yere çıkmayacaktı. Tek şansları ise düğün köy içindeydi. Dışarıdan giren çıkan kimse olmamıştı. Genç adam son üç günde hastaların ağrılarını dindirebilecek ilaçları çok büyük bir önlem ile kapılarına bırakmış yahut cam dışından bir sopa yardımı ile yattıkları yere ulaştırmıştı.

Noah beş asker ile birlikte bugün ilaçları vermek üzere yeniden devriyedeydi. Düğünleri yapılan iki gence ayrı bir özen göstermişti. Noah perdeyi sopa ile aralayıp yattıkları yatağa baktı. Birbirlerine sarılmış uyumaktaydılar. Genç adam derin bir nefes alırken yüzü gözü yara bere içinde olan iki gencin el ele sonsuz uykuya dalmış olduklarını fark ettiğinde sopayı atıp duvarı tekmeledi ve ardından geri çekildi. Askerler yanlarına geldiğinde ise başlarını iki yana sallamalarından hepsinin gitmiş olduğunu da anlamış oldu. Dün iki evi kaybetmişlerdi. Ondan önceki günde üç yaşlı haneyi kaybetmişlerdi. Noah "Ölüm Tanrıdan!" diye mırıldandıktan sonra askerlere baktı. Karga burunlardan kim olduklarını seçemiyordu şu dakika seçmek de istemiyordu. "Yakın" dedi genç adam.

"Lordum, hayvanlar, tahıllar?"

"Hepsini yakın..." Noah başını çevirerek iki gencin yattığı eve baktı bir müddet. En azından kavuşmuşlardı ve bu da onlar için yeterliydi çünkü her gün gülümseyerek aynı şeyi söylemişlerdi. Askerlerin ortada ateş yakması üzerine Noah tahtalardan birini tutuşturup ağır adımlar ile yürüyerek kendilerince döşedikleri minik evlerine güzel yataklarına ve çektikleri tüm ağrılara rağmen yüzlerindeki huzura son kez baktıktan sonra ateşi evin içine attı. Bu maskenin şu dakika yüzünde olmasına şükrediyordu çünkü gözlerinden akana engel olamamıştı Noah... Aptal gururu yüzünden bu iki genç kadar bile şanslı olamayabilirdi. Hatta burada hastalık kapıp öledebilirdi. Bu konu hakkında düşünecek epey vakti olacaktı çünkü Jenna hala kalede kalmaktaydı. Bebek bir kaç haftasını tamamlayıp vaftiz edilene dek odadan çıkmayacaktı bu da demek oluyordu ki Noah eve bu süreçte giremeyecekti. Ne ailesini ne başkalarını riske atamazdı. Karantina sürelerini seviyordu Noah. Kendisiyle bol bol baş başa kalıyor Ormanda bol bol vakit geçiriyordu. Minik tatiller gibi... Genç adam bu minik tatilinde çok büyük bir karar verecekti. Karen'in nişan atması ardından babasının karşısına dikilip yeniden istediğini söylemeye yüzü yoktu. Kadına mektup yazıp reddedilmeyi kaldıramaz ve rezalet çıkarırdı lakin Karen zorda olsa onunla konuşmuş yüzüne bakmış hatta o küçük parmakları ile dokunuşuna karşılık vermişti. Bu nişan istemesi için geçerli bir nedendi. En azından minik bir işaretti ki Noah arzu ile dokunduğu kadınla evlenecekti. Kareni tanıdığı kadarıyla istemediği bir şeyi yapacak bir yapıya sahip değildi. Noah kendi kendine kafa sallarken köyden çıkıp büyüyen alevlerin göğe yükselen dumanına bir süre göz gezdirdikten sonra kendi kendine kafa salladı. Yanmadan evvel en azından kavuşsunlardı. Daha fazla gurur inat olmasındı...

---

7 Mayıs 1357

Brian akşam vakti Noahtan kendisine gelen mektup ile yayıldığı koltukta doğrulup karısına baktı. Noahtan gelen her mektup büyük bir tedirginliğe sevk ediyordu ikisini de. Oğlunun yapmak istediği şeyi elbet takdir ediyordu. Lakin veba ile yeterinden fazla mücadele etmişti. Dahasına müsaade etmeyecekti Brian. Hekim olmak istiyorsa olsundu. Hastalıkları tedavi etsindi lakin oğlu beş yıldır bir fiil hiç durmadan görev yapmıştı. Çoğu hekim korkudan kaçıyordu. O ise klan varisi olmasını dahi umursamamıştı lakin artık umursamak zorundaydı. Lilynin dizini sıvazlayıp elindeki mektubu duraksayarak açması ardından bir müddet daha etrafına bakındı. Tanrıya güzel haberler vermesi için dua ederek gözlerini yavaşça indirip yaka içindeki merceği çıkararak gözüne tuttu. Göremiyordu da artık...

LİMON ÇİÇEĞİMWhere stories live. Discover now