7

765 75 50
                                    

Derek Stiles'in eline dokunup, hafifçe dürttü; "Çoğu şeyi hatırlıyorum." dedi. Gözlerinde muzip bir ifade gördüğünde ardından ne geleceğini merak etti. "Mesela birlikte uyuduğumuzu. Yatağında." Stiles alt dudağını ısırıp, kafasını salladı. Bakışlarını Derek'e çevirememiş, nedense utanmıştı. Genç adam ise sahte bir alınganlıkla; "Ergen ben yatağında yatabiliyor." diye ekledi.

"Çünkü ergen Derek, yani genç sen-"Gözlerini kısıp, kafasını salladı; nasıl hitap edeceğini bilemiyormuş gibi. Onun bu kafa karışıklığını ve kısık gözlerini izleyen Derek'in, onu ısırmak istercesine dişlerini birbirine sürttüğünü fark etmedi. "Bir yerde sen ama daha hoyrat olanı." dediğinde, Derek hoyrat olanı diye sordu kaşlarını kaldırıp. Stiles elini sallayıp, neyse diye geçirdi. "Kısaca benim yaşımda olduğun halin fazlasıyla sevimliydi. Ve güvenilir."

Derek öyle mi dercesine, kafasını hafifçe eğip; "Ben güvenilir değil miyim yani?" diye sordu. Stiles oflayıp omuzlarını düşürdü. Nasıl anlatacağını bilemiyordu. "Birlikte uyusak sana ne yapacağımı sanıyorsun?"

Stiles ağzını açtı ama ne söyleyeceğini bilemediğinden geri kapadı. Bu nasıl bir soruydu böyle? Gözlerini kaçırmadan önce Derek'in güldüğünü görünce, sinirle yeniden ona döndü. "Bir kere." diye söze başladığında, Derek kollarını önünde birleştirip ee dercesine onu izlemeye başladı. "Sen korkutucusun. Tek elinle boğazımı sarıp, kopartabilirsin."

"Genç halimle de boynunu tek elimle sardım Stiles." Stiles gözlerini devirip, kime laf anlatıyorum dercesine omuz silkti. Derek ise fazlasıyla eğlendiği için sormaya devam etti; "Korkun yatakta mı boynunu sarmam?"

Yaptığı imayı anlayan Stiles; "Seni öldüreceğim." diyerek, kafasını salladı. Derek göz kırpıp; "Lütfen dene." dediğinde çığlık atmamak için kendini zor tutuyordu.

Stiles sinirle yemek torbalarını toplarken Derek gülerek onu izledi. Konuşmaları ve bakışları daha da ileri gidemez diye düşündükçe, yanılıyordu Stiles. Her defasında daha ilerisi oluyordu. Meksika'dan beridir Derek'le arasındaki ilişki garip bir hâl almıştı. Artık bu garipliği sorgulamadan ve sahiplenmeden devam edemiyordu. Yolcu koltuğuna geçerken, eli kapıda durup Derek'e döndü. Bu sefer üzerine gitme sırası bende diye düşünüp; "Benimle uyumak istiyorsan bunu açıkça söyle bence." dedi alayla. Cevap vermesini bekledi ama Derek sadece yan bir gülüş verip, arabaya binmişti.

Sonraki saatler diğerleriyle buluşmalarıyla daha hareketli geçmişti. Planın üzerinden birkez daha geçmişlerdi. Kimsenin içine sinmese de, ses çıkarmamışlardı. Saatin geçmesini bekledir ve sonra da saçma planlarını başlattılar. Lydia'nın bulunduğu koridora giremedikleri için Derek, Scott ve Liam çaresizce Stiles'ın gidişini izlemişti. Sonrası ise beklediklerinden daha kaosluydu. Theo ve sürüsü gelmiş, Lydia kafayı yemiş bir doktor tarafından kaçırılmış ve beynindeki yarık yüzünden istemsizce çığlık atmaya başlamıştı. Lydia'yı bulmak için Theo'yla birlikte çalışmak zorundaydı Stiles.

Bodrum katında Lydia'nın kokusunu ararken; "Şu anda senin ve Lydia'nın hayatını kurtabilecek tek kişi benim biliyorsun değil mi?" diye sordu Theo.

Stiles sabırsızca; "Böbürlenmeyi kesip, odaklanır mısın!" diye bağırdı. "Çünkü umrunda olanın biz değil Parrish olduğunu çok iyi biliyorum."

Theo ilerlemeyi kesip, arkasına dönüp Stiles'ın dibine kadar girdi. "Eğer 4.sınıfta şehirden gitmeseydim en yakın arkadaşın ben olacaktım ve düşmanın da Scott olacaktı." dedi sinirle. Stiles ondan daha sinirliydi, burnundan sertçe soluyordu. "Ve inan bana, Scott gibi başkalarının sözüyle sana arkamı dönmezdim."

"Liam'ın yakın arkadaşı olmaya çalıştın ve sonuç ortada." dediğinde, Theo gülerek; "Aslında başka bir şeyi olmaya çalışıyordum." diye cevap verdi. Stiles'ın kaşları çatıldı. Bu cevabın altında ne aramalıydı ve Liam için endişelenmeli miydi bilemedi.

My Desperate Choice | SterekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin