(DÜZENLENECEK)
Artık bambaşka bir dünyadaydım. Bu zamana kadar yaşadığım her şey, burda çok farklıydı. Yeni bir ailem ve hiç bilmediğim daha önce adını bile duymadığım bir diyara gelmiştim.
Eskisi gibi değildim, bir şeyler değişmişti...
Yeni soru...
Arkadaşlar öncelikle kafanızı karıştırmak istemiyorum bu yüzden hikayeye geçmeden önce sizler için hazırladığım bir soy ağacı var bunu inceledikten sonra anlatıcağım bölümde kafanız karışmayacak.
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Şimdi size yukarıda verdiğim soy ağacının asıl hikayesini anlatmak için bir bölüm ayırdım baştan anlatmak istiyorum ve hikayemiz işte bu bölümle başlıyor...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
İyi okumalar :)
PRENSES AMARİS'İN AĞZINDAN:
Saraydaki hizmetlilerin işlerini düzenli bir şekilde yapmalarını sağlamak benim görevimdi. Babam yani kral Dylan, benimde saray'da çeşitli görevlerimin olduğunu bana bir kez daha hatırlatmıştı. Hizmetilerle ilgilenmek bu görevlerden sadece biriydi.
Sabahın ilk ışıklarıyla salon, çok ferah görünüyordu. Sarayın hemen arkasında bulunan deniz'in kokusu sarayı doldurmuş, adeta yaz havası katıyordu.
Kahvaltı masası henüz hazır olmadığı için biraz bahçede dolaşıp temiz hava almak istiyordum. Hem bebeğim için daha sağlıklı olurdu. Sarayın arka kapısından çıktığım zaman sım sıcacık güneş beni karşıladı. Havanın güneşli olduğuna çok aldanmamak gerekirdi, çünkü su krallığı'nda yaşıyorsanız her an yağmur yağabilirdi.
Yağmuru çok severdim altında dolaşmayıda öyle tabi ki. Ama on üçüncü yaş günümde havanın yağmurlu olduğu bir günde, dışarı çıkmıştım. Yağmurda dolaşmak ve denizin o tuzlu kokusunu içime çekmeyi her zaman çok sevmişimdir. Ama ters giden bir şeyler olduğunu anlamam çok uzun zamanımı almadı.
Ellerim karıncalanmaya başlamıştı yüzüm, gözüm her yerim sanki yanıyordu. Bunun anlamı güçlerim artık ortaya çıkmaya başlamıştı fakat güçlerimi kontrol etmeyi bilmiyordum ve o an tek başıma ne yapacağımı düşünüyordum. Kendi kendime sakin olmam için telkinler verip duruyordum ama yağan yağmurun altında böyle bir durumun içinde olmak sakinleşmemi engelliyordu.
Gücüm kontrol edemiyordum ve düşüncelerim beni ele geçiriyor gibiydi. Bu sebepten dolayı sarayın aşağısında kurulan bir köye sel baskını olmasına sebep oldum ve bazı insanların evlerinin su altında kaldığını farkettim. Bu benim yüzümdendi isteyerek yapmamıştım. Halktan bazı kişiler suyu kontrol ederek olay çok fazla büyümeden ve yayılmadan durdurmuşlardı. Ve şimdi, şu an bile yağmurlu havada dışarı çıkmam katiyen yasaktı. Babam çok katı kurallar koymuştu.
