5

4.4K 315 382
                                    

medyadaki şarkıyı bölüm bitene kadar geri sarın lütfen, eğer görünmüyorsa

şarkı adı - remembrance

.

.

.



hayat öyle bir şey ki seni tek başına bir savaşın içine atar ve savaşmayı bırakınca sana bir silah verir. kendimi asla bu halde bulacağımı bilemezdim.

birbirimizi ihtiyaçla ve şehvetle öpüyorduk. beni tek hamlede kucağına alıp ellerini belimde gezdiriyordu. bense alt dudağını emmekle meşguldum dudaklarımızın ıslaklığı birbirine geçiyor dillerimizi birbirbiriyle kavuşturuyorduk. ağzıma gönderdiği dilini usulca emdikten sonra üstü dudağına geçtim. ikimizde nefes nefese kalmıştık. kalbim uzun süredir bu kadar hızlı atmamıştı. bu kadar heyecan benim için çok fazlaydı. tek elimi saçlarına götürüp parmaklatımı saçlarının arasına geçirdim, okşadım. nefes almak için ayrıldığımda baygın bakışlarımdan tahrik olmalı ki nefes almama fırsat vermeyip beni kendine çekip dudaklarımızın şehvetli raksını devam ettirdi. beni yatağa yatırıp üstüme çıktığında aklıma gelen düşüncelerden dolayı kendimi serbest bırakmıştım. intikam için çıktığım bu yolu böyle mi sonlandıracaktım. bana bu yakışıyordu. hayır kesinlikle aşık olmayacaktım. onu öpmeyi bıraktığımda çekilip bana baktı. ölü bir beden gibi sadece tavana bakıyordum. gözlerimde hapsettiğim yaşlar yavaş yavaş yanağımdan yatağa doğru süzüldü.  hiç bir şey demedi. hiç bir şey demedik. sadece boş bakışlarla yataktan doğruldum ve gözlerimden süzülen yaşlarla ona baktım.

"kapıyı açar mısın?"

sesim bir çocuk gibi çıkmış, titremişti. bir şey söylemeden kapının kilidini açtı, ama kapıyı açmadı. kapıya doğru ilerledim ve kapıyı açtım gitmeden önce ona döndüm. ağzımdan kelimeler döküldü.

"ben özür dilerim.. yapamam."

kendimden nefret ediyordum çünkü hâlâ kendimi çocuk gibi yetiştiriyordum. ya da büyümek istemiyordum. çünkü çocuk kalırsam annem ve babam benimle kalacak. ama büyüdüğümde öleceklerdi. karanlık ve uzun koridorda tek başıma kalmıştın yine. koğuşuma doğru yürürken durmayan göz yaşlarımı sildim. o kadar nefrey ediyordum ki kendimden çocuk gibi sevişmekten bile korkuyordum, aşık olmaktan, karanlıktan, terk edilmekten. 5 senedir kimse ile arkadaşlık kurmuyordum yapa yalnız kalıp ölecektim. her şeyi geçtim, bana karşı bu kadar hassas olan bir adamı bile mutlu edemedim.

insan sevişmekten korkar mı?

bu soru kafamda dakikalarca yankılanıyordu. sonum zaten belliydi, ya hapishanede ölecektim ya da delirecektim. koğuşun kapısını açtım ve geri kapatıp yatağa giderken yastığın altında sakladığım albümü aldım. şuan annem ve babam beni bırakıp gitmeselerdi bu utanç verici durumda olmazdım. iğrenç hissediyordum, hâlâ çocukluğumu atlatamamıştım. çünkü çocukluğumda bıraktığım bir şey vardı, ebeveynlerim. onlarsız hayat çok zordu. dayanamıyordum artık. kimi suçlayacağımı şaşırdım. kendimi yatağa atıp sessiz hıçkırıklarımın arasından derin bir nesef aldım. bu çok can yakıyordu. saat kavramını yitirmiş sadece üstümdeki yatağa boş bakışlar atıyor, bu hallerime bir çare arıyordum. taşıdığım, daha doğrusu altında kaldığım yük çok fazlaydı. saatlardir ağlıyor, üstümedi yatağa bakıyordum. bu düşüncelerden kurtulmak, normal bir insan olmak istiyordum. artık her güzel şeyi mahvetmek istemiyorum. sadece kendim mahvolmak atiyordum. eğer yok olursam en azından öldürdüğüm insanların aileleri mutlu olur. artık ağlamaktan başım ağrıyor, ağrıdıkça ağlıyordum. ailemin sıcak kollarında olmak varken neden bu soğuk odada saatlerdir ağlıyorum. bunlatı hakedecek ne yaptım. belki 3 belki 5 saattir aynı pozisyonda kaldım. tek yaptığım şey ağlamak. işte ben buydum. tek yaptığım her şeyi mahvedip ağlamak. ben bu kadar ezik, acınası ve iğrenç bir haldeydim. sikeyim böyle hayatı. sikeyim böyle hissleri. daha aşık olmayı bile beceremiyordum, daha sevişemiyorum bile. 24 yaşında koskoca adam doğru düzgün kararlar bile veremiyor. elimi saçlarıma götürdüm. çektim, çektim acıdan dayanamayacağım noktaya geldiğimde bıraktım. başıma vurmaya başladım deli gibi ve çok can acıtacak bir şekilde. artık ne evim ne ailem ne de arkadaşım ne de.. sevdiğim birisi vardı. başımın ağrısını durdurabilmek için daha şiddetli vurdum kafama. yetersiz gelince kafamı duvara vurmaya başladım.

1921 | taekook ✓Where stories live. Discover now