outro

89 12 18
                                    

3 yıl önce, salı günü. Akşamüzeri 17:10

"Ne dersin, sence beğenir mi?" Büyük bir beklentiyle arkadaşına ışıldayan gözlerle bakan Beomgyu, konuşması bittiğinde dudaklarından kaçan heyecanlı kıkırtılara engel olamamıştı. Elindeki siyah kutunun içindeki gümüş rengi alyansların olduğu kutuyu kapatmadan önce uzunca onlara bakmıştı. Karşısında duran arkadaşı Kai, onun bu sevimli haline gülümserken arkadaşını bu kadar heyecanlı görebilmenin mutluluğunu yaşıyordu.

"Elbette beğenir. Taehyun'a sadece kocaman gülümsediğinde bile birden dünyadaki en mutlu kişi oluveriyor. Evlenme teklifi ettiğinde ne yapar, tahmin bile edemiyorum." İçinde taze çileklerin olduğu sepetin kapağını her iki taraftan örttüğü sırada konuşmuş, sepeti kucaklayarak doğrulmuştu Kai. O sırada Beomgyu, siyah kadife kutuyu ceketinin cebine atmış ve diğer sepeti kucaklamıştı arkadaşına yardım etmek için. "Ben de. O yüzden hemen yanına gitmek istiyorum. Öyle heyecanlıyım ki şimdiden aptal aptal gülümsemekten yanaklarım acıyor."

Birlikte yürümeye başlayıp, güneşin en güzel vurduğu saatlerdeki çiçek kokulu bahçeden ayrılmışlardı. Patikadan yürürken Beomgyu'nun aklından bir sürü senaryo geçiyordu. "Ama o şapşalın bir süre donuk bir yüz ifadesiyle sadece bana bakacağına eminim. Hatta sonrasında şöyle diyecek, 'Hı? Gyu? Ciddi misin, bu olay şu an yaşanıyor mu yoksa hayal mi görüyorum ben?" Taehyun'un şaşkın sesini taklit ederek konuşan Beomgyu, Kai'nin dayanamayarak kahkaha atmasına karşın kollarındaki sepeti gevşeterek gülmüştü. Kai, ona sesinin neredeyse aynısını taklit ettiğini söylediğinde gülüşleri birbirine karışmıştı yakın arkadaşların. Beomgyu'nun taklitlerine her zaman hayran kalmıştı Kai.

Çileklerin olduğu sepetleri arabaya taşıdıktan sonra, Beomgyu derin bir nefes vermiş ve arabanın bagajına yaslanmıştı. "Of, fena yoruldum. Sen nasıl taşıyorsun bunları böyle? Kol kaslarının çıkmasına şaşmamalı."

Güneşin renkli tenini aydınlattığı arkadaşına gülümseyerek bakmıştı Kai. Beomgyu böyle konuştuğunda aklına küçüklüğü geliyordu. Hiç değişmemişti, Kai arkadaşının böylesine saf ve çocuksu kalmasına sevindiğini hissetmişti o anda. Yıllar geçse bile, hâlâ arkadaşı olduğu için, her anında yanında olduğunu hissettirdiği için minnettardı.

Beomgyu'nun o an aklına aniden bir şey gelmişcesine gözleri parıldadı ve Kai'nin cevap vermesine fırsat vermeden birden oturduğu bagajdan kalkıverdi. "Söylemeyi unuttum! Son zamanlarda dükkâna gelen müşteri sayısı bir hayli arttığı için Taehyun bir akşam üstü dükkanı kapatıp sadece bizim için ufak çaplı bir parti vermek istiyor. Sonuçta bu dükkânda siz çocukların emeği çok geçti, ve son zamanlarda hepimizin yoğun olan programına ilaç gibi geleceğini düşündük." Beomgyu, arkadaşına yaklaşarak sanki başka birileri onları duyabilirmişcesine elini yanağına koyup fısıldadı. "Ama Taehyun'un henüz tekliften haberi yok, yani muhtemelen ondan sonra yaparız bu minik partiyi." Ardından kıkırdayarak elini indirdi ve arabanın bagajını kapattı.

"Yılışık aşıkların da haberi yok sanırım bu haberden?" Kai'nin iğneli konuşması Beomgyu'nun gülmesine sebep olurken beraber Kai'nin rengarenk çiçeklerinin olduğu küçük bahçeye ilerlemeye başlamışlardı.

"Evet, parti günü onlara da sürpriz olacak. Yeonjun biraz mızmızlanacak gibi ama.. Kakaolu kurabiyelerimle ona bunu unutturmayı düşünüyorum." Kai beyaz çiti açıp Beomgyu'ya yol vermişti. "Hem üstelik o şapşalın girdiğimiz iddiadan bana bir çilekli süt borcu vardı. Oh olsun ona."

Kai, Beomgyu'nun bu tavırlarına gülerken arkadaşlarını düşünmüştü. Soobin ve Yeonjun, birbirlerinden kopamayan aşıklardı. Çocukluklarından beri asla ayrılmaz, elleri birbirinden ayrılmazdı. Yeonjun'u bir yerde tek başına mı gördünüz? Anında Soobin arkasında biter ve ellerini sevgilisinin beline sarardı. Eh, bu temas bağımlılıkları arkadaşlarının diline de düşmüştü elbette. Ancak birbirlerini böyle seviyorlardı. Arkadaşlıkları her şeyden önemliydi.

hurts like hell, taegyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin