18. bölüm

1.4K 47 3
                                    

Mirza gitti bende bittim.o gün koşarak çıktıktan sonra Ankara'ya döndüm. Dile kolay 2 yıl geçti. Unuttum diyorum ama unutamıyorum.bugün evli olsaydık 2. Yıldönümümüzü kutlayacaktık. Ama ben tek başıma terkedilişimi yad ediyorum. Mirza'nın mektubunu ezberlemiştim.biz ayrı dünyaların insanıyız demişti. Hani sevince bir olurdu iki insanın dünyası. O kadar çok emindim ki bana olan sevgisine .gözlerinden okurum insanları derdim eskiden şimdi diyorum ki hiç bir insanın iç yüzünü bilemeyiz. Hayatıma devam ediyorum ama nasıl. Sevmekten çok korkuyorum.terkedilmekten. geçen hafta kafam dağılsın diye gittiğim dil kursunda arkadaş edinmiştim. Burak beni tanımak istediğini söyledi. Ben sadece hareketsiz bir şekilde kaldım.kalbim mirza'dan sonra sanki hissizleşmiş gibi.sanki hiçbir şey hissetmiyorum. Mirza'a da ya ne kin ne öfke besliyorum sadece sadece beni terk ediş nedenini onun ağzından duymayı o kadar çok isterdim ki. Bu süreçte hep kendimi suçladım.acaba ne yaptım da gitti dedim.suçladıkça kendimden soğudum.kendime olan özgüvenimi kaybettim. Bu süreçte Ece ile mirza'nın erkek kardeşi sevgili oldu. Ece ile bir anlaşma yapmıştık. Mirza hakkında bir tek kelime dahi konuşmayacaktık. Ece de bu konuda her zaman bana destek oldu.sanki hiç bir şey olmamış gibi yaşamaya devam ettik. Hayatıma daha ne kadar ruh gibi devam edecektim. O orda kendi hayatına bakarken ben burda daha ne kadar kahrolacaktım. Artık kendime kötülük yapmayı bırakıcam. Mirza ile yüzleşeceğim. ondan sonra da Burak'ın evlenme teklifini kabul edeceğim. Burak ingilizce öğretmeni anlayışlı sevecen her daim pozitif enerjisiyle yanında kendimi mutlu hissettiğim biri oldu. Arkadaşlıkla başlayan sohbetlerimiz Burak'ın bana aşkını ilan etmesiyle bir sekteye uğramıştı. Ondan düşünmem için zaman istedim. O da anlayışla karşıladı. O günden sonra dil kurslarına da gitmiyordum. Burak'a dürüst bir şekilde kafamda oluşmuş bir düşünceyle gitmek istiyordum. Ama önce yüzleşmem gereken insanla yüzleşmeliydim.yoksa asla geleceğe bakamayacaktım.

Ankara'ya dönünce eski işime geri döndüm hala aynı şirkette çalışıyordum. Akşam eve gelince hemen yemek hazırladım. Eskiden yemek yapmayı dahi bilmezdim.mirza'nın gidişinden sonra pastacılık ve aşçılık kurslarına da gittim. Onu düşünmemek için tüm zamanımı doldurmuştum. Meşgul olursam onu düşünmem diye düşündüm ama öyle olmadı. Bu defteri kapatmak için yüzleşmem neden diye ona sormam gerekiyordu. Ece de geldi. Masaya oturduk. Yemekleri de ece servis etti.

-Eda kuşum bu güzel yemekleri neye borçluyuz

-Ece bugün radikal kararlar aldım. Yemek yapmak bana iyi geldiği için de biraz özendim yemeklere

-neymiş bakalım bu radikal kararların eda. Bak taşınıyorum falan deme ağlarım.

-yok öyle bişey ece. Sadece bugün seninle Mirza hakkında konuşmak istiyorum.

Ece'nin yüzündeki şaşkınlık hala geçmemişti.

-Eda kuşum sen mirza mı dedin .hani bu evde adı bir daha gecmeyecek o varlığın dediğin .

-Evet Ece Mirza dedim. Bugün radikal kararlarım geleceğim ve mirza hakkında.

Eda su içmek için durakladı.

-Anlatsana eda ya meraktan çatlayacağım.

-Ece yemeği yiyelim ondan sonra uzun uzun anlatacağım zaten.

İki kız da anlaşmış gibi hızlıca yemeklerini yediler.bulaşıkları makineye attılar. Ece 2 bardak kahve hazırladı. Sonunda koltuğa oturdular.

-Ece Mirza hakkında ne biliyorsun. Hala yurt dışında mı?

-Eda, Mirza 6 ay önce geldi. Türkiyeye

-Şimdi ne yaptığına dair berzan bişey anlattı mı?

-bildiğim kadarıyla aile şirketinin başına geçmiş.

AŞK'I MARDİNWhere stories live. Discover now