1 Yıl Önce

8 0 0
                                    

"Kızım uyuyacaksan sabah bölümünü seçseydin. Git elini yüzünü yıka." Hoca dersinden birini daha gönderdiğinde on kişi falan kalmıştık. Gece üniversitesi baya zordu. Sabahları uyuyup geceleri buraya geliyorum. Tıp bölümünde iki yıldır gece üniversitesi okuyorum ve artık vücudum alıştı uykusuzluğa. Bileğimdeki saate baktım. Dersin bitmesine üç dakika vardı. Yavaştan çantamı toplamaya başladım. O kadar dağıtmıştım ki masamı. Sınıfın duvar kenarında, en arkada oturuyordum. Çıkış kapısı da arkamda kalıyordu. Turuncu, kıvırcık saçlarımı arkadan gelişigüzel topladım. Cebimden aynamı çıkarıp gözlerime baktım. Gözaltlarım hafiften çökmüştü. Mavi gözlerimin beyaz kısmı şu anda yine hafifçe kırmızılaşmıştı. Aynayı kapatıp gerime cebime koydum. Zil çaldığında çantamı tek omzuma  atıp sınıftan çıktım. Merdivenlere geldiğimde telefonumu almak için elimi cebime atım ama... Telefonum yoktu. Diğer cebimde de yoktu. Hızlıca köşede gördüğüm bir banka oturdum ve çantamı karıştırdım. Yok. Hiçbir yerde yok. Sınıfa geri döndüm. Kapıyı pat diye açtığım için köşede birbiri ile konuşan kişiler irkilmişlerdi. Hızlıca sıramın önüne geçip altına eğildim. Ah, burada.

Telefonumu alıp sınıftan geri çıktım. Çıktığımda otobüs durağına kadar koşmaya üşenip taksi çağırdım. Sonra anneme mesaj atıp eve geçmiş geleceğimi söyledim. Taksinin gelmesini beklerken köşedeki açık bir bakkala girdim. Bu saatte çok az açık yer bulurduk. Burası da üniversitenin yanı diye açık. İçeceklerin olduğu dolabın yanına gidip kahve aldım. Aslında doğrudan eve gidip yatmak vardı ama yetiştirmem gereken konular var. Geçen hafta derslere katılamadım. Parasını ödemek için kasaya geçtiğimde gözüm karpuzlu şekerlere takıldı. Almak ile almamak arasında kalınca elimi oraya uzattım. Ama sonra param yetmezse düşüncesiyle elimi cebime sokup cüzdanımı çıkardım. Sonra adama kahveyi uzattım. 

"On sekiz lira." dediğinde cüzdanımdaki yirmi lirayı adama verdim. Para üstünü ve kahvemi aldıktan sonra arkamı döndüğümde ki birine çarptım. 

"Affedersin." dedim. Kafam eğik olduğu için kim olduğunu göremiyordum. Bu saatte buraya biri geldiyse muhtemelen üniversitedendir. Sola doğru kayıp gidecekken çarptığım kişi de sola kaydı. Sağa kaydığımda o da sağa kaydı. Oflayıp kafamı kaldırdım. Bir çift kahverengi göze bakıyordum. Sırıtıyordu. Sinirle derin bir nefes alıp;

"Çekilir misin?" dedim. Önce cıkladı sonra, "Olmaz." dedi. Ona dik dik baktığımda gülmeye başladı ve elini bana doğru uzattı. Bu sefer de eline dik dik bakmaya başladım. Daha derin bir nefes alarak;

"Ne istiyorsun?" dedim. 

"Tanışmak." dedi. Ona boş boş baktım. Sonra elimle dışarıyı gösterdim.

"Dışarda konuşalım mı?" Olumlu anlamda kafasını salladı. Dışarı çıktığımızda elimi kolyeme götürdüm. Bu sıradan bir kolye değildi. Kolye kapaklıydı ama tüp gibi. Alt tarafını çıkarınca kapağa bağlı olan bir neşter çıkıyordu. Kolyeyi boynumdan çıkarıp avucumun içine sakladım.

 Kolyeyi boynumdan çıkarıp avucumun içine sakladım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Dışarı çıkınca bakkalın yan tarafına geçtim. O da peşimden geldi. 

"Benimle neden tanışmak istiyorsun?" dediğim gibi elini çantasına götürdü ve bir şey çıkardı. Hızlıca kolyemin ucunu çıkarıp ona doğru tuttum. Bir adım geriye gittim ve sessizce tısladım;

"Bana zarar vermeye kalkarsan bunu sana saplamaktan hiç çekinmem. Duydun mu?" Çocuk gözlerini kocaman açmış elimdeki neştere bakıyordu. Yavaşça bana bir adım atınca ona doğru daha da yaklaştırdım. Geri doğru adımladı. Bir suçlu gibi ellerini havaya  kaldırınca gülmek istedim ama ciddiyetimi bozmadan ona bakmaya devam ettim. Sağ elinde bir defter tutuyordu. 

"O elindeki ne?" dedim. 

"Eğer o elindekini bırakırsan söylerim." dedi. Önce emin olmak için ona emin misin der gibi bir bakış attım. Sonra da kolyeyi geri birleştirdim. Rahatlamış gibi tuttuğu nefesini bıraktı. Ellerini indirip kağıtları bana uzattı. 

"Bunlar ne?"

"Geçen hafta derslerin hiçbirine gelmemiştin. Bende derslerden kalma diye sana notları getirdim. Ha, sen şimdi sorarsın. Beni nerden tanıyorsun? Doğrusu tanımıyorum. Ama aynı sınıftayız. Derslere o kadar odaklanmışsın ki sınıftakilerin fotoğraflarını getirsem bunlar kim dersin." dedi soluksuz bir şekilde. Bir elindeki notlara bakıyordum bir de ona. 

"Peki bunu neden kabul edeyim?" dedim. Aslında bir konuda yanılıyordu.

"Çünkü-" derken sözünü kestim.

"Yanıldığın bir konu var. O da, ben etrafımda olan biten her şeyi fark ederim." 

"O zaman benim senden hoşlandığımın da farkındasındır. Değil mi?" dediğinde gözlerim kocaman açılmış bir şekilde ona bakıyordum. Kamera nerde? Bir yerden çıksa iyi olur. Çocuğun gözlerine ne kadar süredir bakıyorum emin değilim ama çocuk bir şeyler söylediğinde kendime geldim. 

"Ne?" 

 "Ne ne?"

"Ne dediğinin farkında mısın?" 

"Evet." Ya sabır!

"İsmin ne?" dedim.

"Burak ve seninki de Asya. Tanıştığıma memnun oldum." Bu sefer de ağzım açılmıştı. 

"Adımı nerden biliyorsun diye sormayacağım?" dediğimde gülmeye başladı. Gözüm gülüşüne kayınca iki yanağında oluşan çukurlarla tanıştım. 

"Bencede. Çünkü çok kolay oldu." Gözüm arkada kaldırıma yaklaşan taksiyi görünce ona doğru dönüp;

"Yarın ders arasında konuşuruz. Ben gidiyorum. Görüşürüz." dedim. O da başını sallayıp, "Görüşürüz Asya." dedi. Tam arkamı dönüp gidecekken Burak kolumdan tutup, "Notları unutuyordun." dedi ve bana notları uzattı. Ona gülümseyip taksiye bindim. Taksiciye evimi tarif ettikten sonra notlara bakmaya başladım. 

Birden bire bir çocuk karşıma çıkıyor ve benden hoşlandığını söylüyor. Ve bunun üstüne birde bana eksik notlarımı veriyor. Ve bende bu çocuğu neşterimle tehdit ediyorum. Cidden sıkıntılıyım. Kıkırdadığımda taksici aynadan bana bakıp "Allah Allah" dedi. Ne var be? Aklıma bir şey geldi ona güldüm. Gözlerimi devirdikten sonra camdan dışarıyı seyrederek eve kadar dersteki konuları kafamda tekrar ettim.

Kalan dört yılımı da başarılı bir şekilde bitirip iyi bir doktor olmak istiyorum. Ve bunu başaracağım da...

Ölüm kalım olmazsa öyle planlıyorum...

felaketWhere stories live. Discover now