1.PERDE : Kayıp Ruhlar Resitali

25 2 4
                                    


"Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın."

Bölüm şarkıları;

Sonne - Rammstein

Shameless - Camila Cabello.

Deep mix - Black sea

🎭

Ölümün soğuk pençeleri, zamanı geldiğinde her insanı içine alır. Ondan kaçmak mümkün değildir. İntihar ise kişinin iradesi seçilen bir yoldur. Daha ilk zamanlar bile dünyanın ne kadar kötü bir yer olduğunun kanıtıymış intihar. Herkes zaman zaman ölmek isterdi ama bir insana ölümden başka seçenek bırakmamak başlı başına bir zulümdü.

Ölmek istemek ve ölmek istemeye mecbur bırakılmak aynı şey değil.

Beni iş üstünde gören herkes lakabımı neden hakettiğimi bilirdi.
Lavinia. Ölüm çiçeği...

Kaç kişi ayaklarıma kapanıp ölmek için yalvardı hiç saymadım. Ama bir gün benim ölmek için yalvaracak duruma geleceğimi söyleseydiniz, yüksek ihtimalle sizde bana yalvaran o insanlarla aynı yerde olacaktınız.

Ben yalvarmazdım, gerekirse o bıçağı bileğime yaslar ve sessizce giderdim burdan. Veda bile etmeden öyle sessiz öyle kırgın...

Parmaklarım, bir kelebeğin dala konduğunu kadar narin bir şekilde,
tıpkı bir adamın sevdiği kadına kıyamayışı gibi dokundu piyanonun tuşlarına. Müzik sanki benim ruhumdan çıkıyormuş gibi büyük bir ızdırapla sahneye işledi. Gözlerim Ala'yı aradı ama o çoktan renklerini almış ve gitmişti.

Benden gitmişti.

Adım seslerini duyuyordum ama buna rağmen gözlerimi açmak istemiyordum. Çünkü açtığım an gerçekler bir tokat gibi yüzüme vuracak ve beni savunmasız bir anımda yakalamak için an kollayacaktı. Maskelerim vardı.

Ala Adin Sancak.

Bu benim. Umutlarını uc uca bağlamış ve boynuna ip yaparak siyah saçlarına asmış olan o kadınım. Bu savaşta olmayan benliğini maskeler ardına saklayan o kadınım. Ben ellerinden çamur ve kan kokusu silinmeyen o kadınım.

Omzuma dokunan eli bir kaç dakika yok saydım. Ama gerçekler biz onları ne kadar yok sayarsak sayalım yok olmuyorlardı. Ellerimi tuşlardan çekerken sanki kalan son ruhumu da onların üzerine bırakmıştım. Sakin hareketlerle omzumun üzerinden elin sahibine baktım.

Kızıl saçları ve yeşil gözleriyle gelen Ezra idi. Benimle aynı kadere mahkum edilmiş ama benden daha az acı çekmiş biriydi.
İkimizde neden burda olduğunu biliyorduk. Ama ne o söylemeye cesaret edebiliyordu, nede ben oturduğum sandalyeden kalkabiliyordum. Gözlerinde ki mahcubiyet ve acıya bakılırsa herşeyin aslını öğrenmişti. Omzumdaki elini çekti ve iki elinide önünde birleştirdi.

"Adin, ben çok üzgünüm. Yaşadıkların için." Dediğinde, dudaklarım alayla kıvrıldı. Ölmüş bir çiçeğe verilen su gibiydi, kırılan kalpten dilenen özür. Özrünü görmezden geldim ve "Nerden öğrendin?" Diye sordum, buz gibi sesimle.
Elimde değildi. Artık hayatımdaki herkesle maskelerin ardından konuşuyordum. Bunu Ezra da farketmişti.
Ve fakretmesi yüzünü utançla önüne eğmesine sebep oldu. Utanmasına gerek yoktu. Sonuçta ne zaman dan beri insanlar gerçekleri söylediği için utanıyordu ki? Soruma hala cevap vermediğini farkedince sorumu yeniledim
"Sana nerden öğrendiğini sordum Ezra?" Dedim, sert bir sesle.

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jul 23, 2023 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Kayıp Ruhlar Resitali Where stories live. Discover now